Vasi; 18 yaşından küçük veya 18 yaşından büyük olmasına rağmen kanunda öngörülen sebepler nedeniyle kısıtlı kişilerin, hukuki anlamda haklarını koruyan ve çıkarlarını gözeten kişidir. Yani fiil ehliyeti olarak tanımlanan kişinin yaptığı işlemlerden sorumlu olması durumuna kanunen sahip olmayan kişilerin vasi aracılığıyla işlemlerinin yapılabilmesidir.
Karşımıza üç çeşit dava çıkmaktadır.
olmak üzere vasilik ile ilgili karşımıza çıkacak davalar sayılanlardır.
Kanunda sayılan hususlara göre kişilerin haklarının zarar görmemesi için zor durumda olanlara vasi atanması gerekmektedir. Vasi atanması ile kişi kısıtlanacak ve vasi, kişi yerine işlemleri yapacaktır.
sebepleri ile kişinin kısıtlanması durumu söz konusu olmaktadır. Mahkemeye sunulacak bu kısıtlanmaya dair talep, vasi atanması talebidir.
Bir kişinin vasi olabilmesine engel oluşturacak durumları kanunumuz açıkça saymıştır. Bunlar:
Kanunumuz bir kişinin, mahkeme sonucunda kısıtlı bir kişiye vasi olarak atanması halinde vasilikten kaçınılabilecek durumları saymıştır. Bunlar:
olmak üzere kanunumuzda vasilik yapmaktan kaçınmaya hakkı olanlar olarak düzenlenmiştir.
Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. Yani mahkemece verilen vasilik kararının kendisine bildirilmesinden sonra 10 günlük süre içinde vasi olmak istenmediğinin belirtilmesi ile vasilik görevi ortadan kalkacaktır.
Vasiliğe itirazda ise ilgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.
Vesayet makamı yani sulh hukuk mahkemesi, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine bildirir.
Kanunumuz vasi olarak atanan kişinin görevlerini açıkça saymıştır. Bu görevlerin içeriklerini de ilgili madde de açık bir şekilde ifade etmiştir. Kanunumuzun vasiye yüklediği görevler;
şeklinde düzenlenmiştir.
Vasilik süresiz ve denetimsiz olarak yerine getirilen bir görev değildir. Vasi olarak atanan kişi, kural olarak iki yıl için atanır. Vesayet makamı yani sulh hukuk mahkemesi, bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilir. Dört yıl dolduğunda ise vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
Kanuna göre vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır denmektedir. Vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi istek üzerine veya re’sen vasiyi görevden alabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin görevden alınmasını isteyebilir. Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı ise vasiyi re’sen görevden almakla yükümlüdür.Fakat vesayet makamı, gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dinledikten sonra onu görevden alabilir. Vesayet makamı, ağır olmayan durumlarda vasiye görevden alınacağı konusunda uyarıda bulunur.
Gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabileceği gibi gerekirse muhtemel oluşacak zarara göre vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir. Ayrıca vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür.
Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur. Yani vasi görevi gereği yaptığı işlemlerinde hatalarından sorumludur. Vasinin yaptığı işlemlerden kaynaklı verdiği zararlar vasinin sorumluluğu davasıyla tazmin edilebilecektir.
Vasinin işlemleri yaparken ayrıca özen yükümlülüğü bulunmaktadır ve bu özen yükümlülüğüne uygun hareket etmek zorundadır. Özen yükümlülüğü vasinin işlemleri yaparken baştan savma değil kendisi için nasıl yapacaksa o titizlikle işlemleri yapmasıdır.
Kanunumuz vasinin sorumluluğu davasında zamanaşımı süresi öngörmüştür. Eğer bu süreler içinde dava açılmazsa dava hakkı olan kişiler dava açma haklarını kaybedeceklerdir.Kanunumuzda iki ayrı zamanaşımı düzenlenmiştir. Bunlar:
Vesayet işleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme; vesayet altında olan yani küçük veya kısıtlının yerleşim yeri mahkemesidir.
Görevli mahkeme ise yapılan işlemin niteliğine göre Sulh Hukuk Mahkemesi veya Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Vasinin sorumluluğu davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.