Türk Dil Kurumunda;
Vicdan:
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
Psikolojide ise
vicdan
:
Yapılan ve düşünülen eylemlerin doğru veya yanlış olduğuna karar veren içselleştirilmiş ahlaki ilkeler toplamıdır.
Vicdani Kanaat, bu anlamların birleşimi olan bir kavramdır. Hâkim somut olgulardan yola çıkarak maddi gerçeğe dayanan bir karar verir. Bu kararda vicdani kanaatinin de etkisi büyüktür. Hatta Ceza muhakemesinde vicdani kanaat kararın merkezinde bulunur.
Kavramların sözcük anlamlarını açıkladıktan sonra aslında genel anlamda ne olduğunu anladık. Ahlaki değerler var. Ancak bu ahlaki değerler evrensel olsa da herkes için aynı değil. Çünkü kavramların anlamlarından anlaşılan, kişinin kendi ahlak değerleri olduğu ve davranışlarını bu kendi ahlak değerleri ile karşılaştırması ve doğruluğunu kontrol etmesi. Peki vicdani kanaat buna göre nedir. Buradan hareketle vicdani kanaat ise Hâkimin, kendi ahlaki değerleriyle süzerek bir kanaat oluşturması. Hem ceza hukukunda hem de özel hukukta Anayasanın hükmü gereği hakimler vicdani kanaatlerine göre karar verirler.
Vicdan kavramının insanlarda nasıl oluştuğunu irdelersek, aileden aldığı eğitimle başlamak üzere, hemen hemen aldığı tüm eğitimler, yaşamı boyunca karşılaştığı olaylarda yaşadığı duygular ki bunlar; sevgi, merhamet, hoşgörü, nefret, kızgınlık ve daha saymadığımız birçok duygu. Doğuştan içerisinde mevcut olan vicdan duygusu ve bu duygunun yaşamı boyunca aldığı eğitimlerle yoğrulması, sonrasında da karşılaştığı duygularla şekillenmesi. Aslında çok karmaşık işlemlerden geçerek oluşan bir kavram vicdan. Daha da önemlisi her insanda aynı şekilde sonuç vermeyen bir süzgeç diyebiliriz. İşte böylesi zor ve hassas bir oluşma süreci var vicdanın. Benzer bir eğitim yapay zeka için de geçerlidir.
Peki veri madenciliğinden faydalanan yapay zekanın ceza muhakemesindeki karar aşamasında rolü ne olabilir? Acaba dijital bir vicdan nasıl kararlar verebilir? Bilgisayarların vicdanı olur mu? Daha bugüne kadar sadece bilgisayarın vicdanına bırakılan bir ceza davasında karar verilmedi. Ama sürekli kafaları meşgul eden bir soru bu. Artık hemen hemen her şeyin dijitalleştiği bir dünyada neden adalette dijitalleşmesin?
Önleyici güvenlik kapsamında dünyada birçok ülkede uygulanan yapay zekâ uygulamaları olduğunu biliyoruz. Burada büyük veri dediğimiz, geçmişten gelen verilerin analizleri sonucu tahminler söz konusu. Tabi ki sadece istatistiki bir işlem değil. Öyle olsaydı sadece en bilinen istatistik yazılımlarından MATLAB ile çözerdik tüm problemi. Büyük veriyi yapay zekâ yazılımlarını eğitmekte derin öğrenmeyi gerçekleştirirken kullanıyoruz. Bizim Yapay Zekadan beklediğimiz sadece geçmişte olanlara bakarak gelecekte olacaklar hakkında basit tahminde bulunmak değil. Bir çok değişkenin büyük veriden gelen analizle harmanlanması ve bir nevi karar oluşturulması. İşte bu işlemler Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık başta olmak üzere birçok ülkede önleyici güvenlik sitemleri kapsamında kullanılabiliyor.
Bizim istediğimiz yapay zekânın ceza muhakemesi adımlarında önce soruşturma aşamasında savcıya yardımcı olması sonrasında ise kovuşturma aşamasında hakim için karar destek kapsamında yardımcı olması. Gelecekte ise belki ütopik bir düşünce olacak ama Hakim yerine karar veren bir Yapay Zekâ. Tabi ki sonrasında bir üst mahkemede insan hâkimler tarafından kararın mutlaka kontrol edilmesi.
Aslında tartışmak istediğim yapay zekânın hâkim olarak karar verip veremeyeceği değil. İnsanda vicdan oluşma sürecinin yapay zekânın eğitilme süreci ile benzerliğini karşılaştırmak. Eğer bu oluşum sürecindeki değişkenleri doğru tespit edebilirsek güzel bir karşılaştırma yapabiliriz. İnsan doğduğunda bir doğal vicdan altyapısı ile doğuyor. Yapay zekâ yazılımı da bir öğrenme algoritması ile başlıyor yazılım hayatına. Sonra her ikisi için de bir çevresel etkiler giriyor işin içerisine. İnsan için yaşam süreci diyoruz bu sürece. Her yaşadığı olaydan, çevresindeki herkesten bir şeyler öğreniyor. Birçok olay yaşıyor. Yine bu olaylar sonrası öğrendiklerini içselleştiriyor. Her geçen gün içselleştirdiği kavramlarda değişiklik yaşamaya başlıyor. Belli bir yaşa veya olgunluğa geldiğinde artık vicdan olgunlaşıyor. Yapay zekâ ise yaşanmışlıkları topluca alıyor hızlıca yaşıyor. Büyük veri yığınları dediğimiz, insanın yaşam sürecindeki her şeyi bu yazılım hızlıca yaşıyor. Bir nevi hızlandırılmış yaşıyor. Böylece dijital vicdan da olgunlaşıyor.
Birde bu öğrenme sürecinde kesin çizgiler belli kurallar var. Biz bunlara insan tarafından yapılan kanunlar ve dini kurallar bütünü diyoruz. Bir de ahlaki değerler var. Bu ahlaki değerler aslında insan eliyle yaratılan kanunlar ile dini kuralların bir sentezi gibi. Sözün özü bazı kesin çizgiler var. Bunlar insanda yavaş yavaş öğrenilen sabit kurallar. Yapay zekâ yazılımına ise bu kesin kurallar yazılımcılar tarafından baştan verilip tüm büyük veriden öğrenme sürecini kontrol edebiliriz, ya da sonradan verip öğrenme sürecini bukesin kurallara göre en son aşamada süzebiliriz. Her ikisi de mümkün. Hangi yöntemin daha güzel bir sonuç vereceğini deneyerek test edebiliriz. Ya da insanın öğrenme süreci gibi belli bir algoritma ile yapay zekanın öğrenme sürecinin içerisine yayabiliriz. Bu da insan öğrenmesine en yakın yöntem olur. Bu tercihlerden hangisinin daha iyi olacağına deneyerek ulaşılabilir.
Bu aşamada ilk akla gelen ise büyük veri dediğimiz yığının oluşturulmasında gösterilen hassasiyetin dijital vicdan oluşurken taşıdığı önem. Verinin toplanması, saklanması, bütünlüğünün bozulmaması gibi veri için hayati önem taşıyan kuralların tam ve doğru olarak uygulanması, yapay vicdanın sağlıklı kararlar verecek şekilde oluşması için hayati öneme haizdir. Sağlıklı eğitim için sağlıklı veriye ihtiyaç vardır. İşte bu bölümde insanın vicdanın oluşması süreci le benzerlik gösteriyor. İnsan da çocukluğundan itibaren nasıl bir ortamda büyüdüyse, onu büyüten ebeveynlerinin ahlaki değerleri nasılsa ve çevresinden aldığı girdilerin içeriğine uygun olarak eğitilir. Tabi ki vicdanı da bu değişkenlere göre oluşur. Görüldüğü üzere çok benzerlerdir. Burada tek bir fark oluşur. Aynı ailede aynı ortamda büyümüş kardeşlerin farklı vicdanlara sahip olabilmeleridir. İşte burada kişilik kavramı öne çıkıyor. Bu da insan olmanın benzersiz farkıdır. Binlerce bilgisayar aynı veri kümesiyle aynı algoritma ile eğitilirse aynı girdilere aynı sonuçları veren binlerce yapay zekaya dönüşebilir. Ancak aynı hayatı yaşayan insanlar aynı vicdanlara sahip olamazlar. Aynı davada aynı delilleri inceleyip aynı süreci yaşayıp aynı kararı veremeyebilirler.
Sonuç olarak insanda bir vicdan süzgeci oluşuyor. Yapay zeka algoritması da aynı veri kümesiyle eğitilmiş yapay bir vicdana dönüşmüş oluyor. İşte bu andan sonra aynı girdiler için nasıl sonuçlar alınabileceği bize hangi vicdanın daha doğruya yakın sonuçlar vereceği şimdilik sadece bizim hayallerimizde ve kabullerimizde mevcut. Tek bildiğimiz ise bu sorunun cevabının denemeden bilinemeyecek olması.
İlgili Bağlantılar :