Bu yazımda Vodafone İstanbul Yarı Maratonu tecrübelerimi sizlere aktarmak istiyorum. Tabi şunu en başta söylemekte yarar var. Ben yarı maraton değil 10K koştuğumu peşin peşin belirteyim sonra yarı maratoncu arkadaşlar bana kızmasın.
Doğrusunu söylemek gerekirse bu benim hedef yarışımdı ve antrenman programım bu yarışa göre kategorize edilmişti. Bundan bir önceki yarışım 24 Mart 2019 tarihinde yapılan Akbatı 10K Koşusuydu ve 00:42:02 süre ile bitirerek hedeflediğim sürenin altında ve yaş kategorisi 4. lüğü ile tamamlamıştım. (Tecrübe yazımı okumak için buraya tıklayın .)
Akbatı koşusu ile bu yarışı kıyasladığımızda
İkisi de 10K parkur olmasına rağmen, Akbatı Koşusu parkuru daha inişli çıkışlı ve daha zor bir parkur, İstanbul Yarı Maratonu parkuru ise nispeten daha düz ve kolay bir parkur olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Yani kendi performans istatistiklerim, antrenman özetlerim İstanbul Yarı Maratonu’nda, Akbatı koşusuna göre daha hızlı koşacağımı doğruluyordu. Özetle hedefim, bu koşuyu 40 dakikada tamamlamak olsa da, 00:42:11 süre ile bitirerek hedeflediğim sürenin 2 dakika üzerinde ve yaş kategorisi 9. luğu ile tamamladım.
Peki neden hedefime göre 2 dakika geç kaldım?
Akbatı Koşusunda hiçbir problem yaşamamış olmama rağmen, yarıştan 6 gün sonraki Cumartesi günü Bahçeşehir Gölet’te yapttığım Interval antrenmanımda yeterli ısınma ve esneme yapmış olmama rağmen sağ ayağımı sakatladım. Demek ki yeterli ısınma veya esneme yapmadım. Yada bilemiyorum yanlış bir basış, herhangi bir zorlamada olabilir. Her ne olduysa ciddi ciddi sağ ayağımda sıkıntı oluştu. Pazar günü ful dinlenme yapmış olmama rağmen ağrı geçmeyince, Pazartesi antrenmanımı bisiklet ile değiştirerek 50K sürüş yaparak tamamladım.
Koşu darbeli bir spor olduğu için ayaklarımız, dizlerimiz sürekli darbeye, baskıya maruz kalıyor. Bisiklet öyle değil tabi ki, bende bu arada ayağımın biraz daha dinlenmesine olanak sağlamış oldum. Salı gününü de ful dinlenme olarak geçirerek, vücuduma toparlanma süresi için fırsat verip, Çarşamba günü tekrar bisiklet ile 70K sürüş yaparak antrenmanı tamamlamış ve yarın için ayağımı test etmeye karar vermiş oldum.
Ertesi gün olan Perşembe ayağımı test etmek için 5k koştuğumda, ağrı ufak ufak kendini hissettiriyor olsa da çok fazla bir sıkıntı yaşatmadı. Olsun diye düşünerek, ben her ihtimale karşı Cuma gününü de toparlanma ve dinlenme olarak geçirip, yarıştan bir gün öncesi Cumartesi 5K olarak son koşumu tamamlayıp kendimi Pazar günü Vodafone İstanbul Yarışına hazırlamış olmayı hedefledim. Aslında tam istediğim gibi hazırlanamamış oldum. Son Intervalde yapmak isterdim ama sağlık olsun.
Ayağımın beni zor durumda bırakacağını biliyordum.
Ayağım yarış öncesi son antrenmanımda ciddi sıkıntı çıkartmıyor olsa bile yaptığım antrenman “easy run” olduğundan dolayı ağrı kendini fazla hissettirmiyordu. Zone4 nabız aralığında tempo yaptığımda her an her şey değişebilirdi.
Nitekim yarışta da öyle oldu. Ayağımın ağrısı tekrar nüksetmeye başlayıp beni ciddi anlamda üzmeye başladı. Aslında doğru olanı şuydu; koşuyu olduğu yerde bırakmak. O an ki yarış atmosferinde, mental olarak bunu yapamıyor, kendimi frenleyemiyordum. İlk 5K mesafeyi 4.15, kalan 5K’yi 4.00 pacelerde koşarak 00:42:11 süre ile tamamlayıp, Genel Klasman 3897 kişi içinde 43. lük, 35-39 Erkekler yaş kategorimde 452 kişi arasında 9. olarak tamamlamış oldum.
Sonuç olarak; çok ciddi kalabalık bir yarış ve parkurda binlerce kişi olması insanı çok sevindiriyor. Ülkemizde sporun ve katılımın sürekli gelişiyor olması insana gerçekten mutluluk veriyor.
Yarıştan sonra ve şuan size bu yazıyı yazarken halen ayağım ağrıyor olsa bile çok keyif aldığım, çok eğlendiğim bir yarışı tamamlamış olduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Artık seneye hedefimizi tekrar gözden geçirip 40 dakika altında bu parkuru tamamlamak olacağını belirtmek istiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Görüşmek ümidiyle. Sağlıkla ve sporla kalın.