Türkiye ’ye her sene artan bir şekilde milyonlarca turist gelmektedir. Bu yabancı uyruklu şahısların taraf oldukları trafik kazalarındaki tazminatlar da nasıl tahsil edilir veyahut bu yabancı uyruklu şahıslara Türk vatandaşlarından başka bir prosedür mü uygulanır soruları vatandaşın kafasında yer etmektedir. İşte bu makale bu soruların daha iyi bir şekilde yanıtlanması için vatandaşın anlayacağı şekilde mümkün olduğunca hukuk dilinden uzak bir şekilde yazılmıştır. Çünkü yabancılık konusu hukukta ayrı bir dal olduğu gibi aynı zamanda tazminat hukuku bu işin içine girdiğinde vatandaş için durum daha karmaşık hale gelebilmektedir.
Ülkemizi ziyaret için gelmiş bir turistin trafik kazası yapmış olması durumunda veyahut çalışma – oturma izniyle bir yabancının Türkiye’de yaşaması durumundaki koşullar farklıdır. Trafik kazası yaptıktan sonra ülkesine dönmek durumunda olan yabancı turistin en büyük çekmiş olduğu sıkıntı trafik kazasından kaynaklanan vücudundaki zararlarıdır. Türkiye’de yaralanma gibi durumların ispatı için sıkı şartlar söz konusudur. Araştırma hastaneleri veyahut adli tıptan alınan maluliyet raporları delil niteliğinde olduğundan yurtdışından getirilen raporlara da aynı şartlar uygulanmaktadır. Bu durumda yabancı şahsın ülkesinde bir adli tıp kurumundan belge alması gerekmektedir. Yargıtay yabancı ülkeden getirilen adli tıp raporlarını kabul etmektedir ancak bir çok adli tıp raporu Türkiye’deki yönetmelik ve standartlarla uyuşmamaktadır. Bu yüzden mahkemeler bu raporları tekrar bilirkişilere göndererek Türkiye standartlarına göre yazılmasını istemektedirler.
Sakatlık oranları ülkelere göre değişebilmektedir. Dolayısıyla her olayın yabancı ülkede maluliyet yüzdesi olarak gösterilmesi Türk Mahkemelerince kabul edilmeyebilir. İtalya ve Fransa gibi sistemimize yakın ülkelerin raporları kabul görebilmekteyken Almanya’dan gelen bir raporun yeniden incelenmesi gerekliliğini Yargıtay belirtmiştir. Burada açılmış bir dosyada istinabe yoluyla yabancının yaşadığı yerden adli rapor istenebilir ancak çoğu zaman diğer mahkemeler bunda dönüş yapmamaktadır. Bunun ana nedeni ülkelerinde tüm hastane raporlarının zaten başlı başına delil olduğudur. Dolayısıyla özellikle Avrupa’daki bir yabancının neden devletinin hastanesinden aldığı raporun kabul edilmediğinin anlaması mümkün değildir.
Dolayısıyla burada zor olan ama işin uzamaması için yabancının yapması gereken şey tekrar Türkiye’ye gelerek bir hastaneden maluliyet raporu alması gerekliliğidir. Türkiye’den alınmış bir maluliyet raporuyla yabancı uyruklu kişi tazminat talep edebilir. Dava olayın yaşandığı yerde açılabileceği gibi Sigorta şirketlerinin merkezinin İstanbul’da bulunmasından dolayı İstanbul’da da açabilir.
Mahkemeler ve Sigorta Tahkimi yabancının getirdiği gelir belgesini kabul etmektedirler. Gelir belgesi getirmemesi durumunda Türkiye’deki asgari ücretten tazminattan hesaplanması hukuka aykırı olmakla birlikte bilirkişilerin bu eğiliminin olduğunu söylemek gerekir. Tazminat o ülkenin yaşam standartlarına göre belirlenmelidir örneğin PMF tablosu yaşam standartlarına göre belirlenmesi gereken tazminatın bu dikkate alınmaksızın verilen kararı Yargıtay bozmuştur.
Anlaşılacağı üzere burada yabancı uyruklunun trafik kazasında uğramış olduğu tazminatı istemesi içini en idealinin Türkiye’ye gelmesi ve Türkiye’de rapor alarak dava açmasıdır. Ayrıca gelir belgesinin önemi çok büyüktür aksi takdirde Türkiye’ye nazaran yaşam standartları yüksek ve alım gücünün daha iyi olduğu ülkelerin vatandaşlarının tazminatı asgari ücret nisbetinde hesaplanacaktır. Yabancılardan kira gelirleri , oturdukları evin yeri, değeri yaşam starndartları manevi tazminat talebiyle istenebilir. Bazı durumlarda Türk mahkemeleri istinabe yoluyla bunu öğrenmeye çalışmaktadır. Bunun yanlış bir uygulama olduğu kanaatindeyiz çünkü başka bir ülkenin emniyetinden bu gibi bilgileri istemek istihbarati bir faaliyet olarak algılanabilir. O şekilde anlaşılmış olacak ki bir çok ülkeden olumsuz dönüş alınmaktadır.
Yabancı uyrukluların Türkiye’de oturması hali zararın ispatı açısından daha rahat bir durum oluşturacaktır. İkametgahı Türkiye’de olmayan yabancı şahıslara uygulanan yabancılık teminatının MÖHUK kapsamında burada da mümkün olduğunu belirtmek gerekir. Dolayısıyla yabancılık teminatından muaf olmayan ülkelerin vatandaşlarının tazminat miktarı kadar para depo etmeleri gerekebilir. Ancak kısmi dava açılması halinde bu söz konusu olmayacaktır.