İçerikte Neler Var ?
Yalan tanıklık suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 272. Maddesinde düzenlenmiştir.Tanıklık, bir vaka hakkında görgüsü ya da bilgisi olan bir kişinin beş duyusu ile aldığı bilgileri olay ile ilgili dinlemeye yetkili olan mercie anlatmasıdır. Tanık kişi, yargılaması yapılan olay ile ilgili bilgilisini ve gördüklerini tam olarak açıklamakla sorumludur.
TCK m.272/1’e göre, hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Kanunda suç yerine hukuka aykırı fiil kavramı kullanılmıştır. Fiil yalnızca ceza hukuku değil tüm hukuk düzeni kurallarıyla çatışma içinde olabilir.Yani hukuk mahkemesinde verilen beyanlar da bu suçun oluşmasına sebebiyet verebilir.
TCK 273. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun oluşabilmesinin şartları şunlardır;
Üç şartın bir arada gerçekleşmesi ile yalan tanıklık suçu oluşacaktır.
Yalan tanıklık suçunun cezası, yalan tanıklığın nerede ve nasıl yapıldığına bağlı olarak belirlenir. Soruşturma esnasında bu suçu işlemek 4 ay ile 1 yıl arası, mahkeme huzurunda 1 – 4 yıl arası ceza verilir. Ancak, söz konusu dava eğer büyük cezai suçları içeriyorsa bu ceza daha fazla olabilecektir. TCK’nın 272. maddesi gereği bu cezaları alır. Yalancı tanıklık suçu aynı zamanda sicile de işleyen bir suç olduğu için bu konuda hükmün giyilmesi, sosyal hayatta oldukça sıkıntıya yol açabilir.
Yalan tanıklık suçunda aşağıdaki durumlarda ceza artırılmaktadır:
Bu durumlarda kanunda belirtilen oranlarda ceza artırılmaktadır.
Yalan tanıklık suçunun faili, tanık sıfatına haiz kimselerdir. O halde, sanık veya mağdur yalan tanıklık suçunun faili olamayacaktır.
Yalan tanıklık suçun mağduru ise aleyhine yalan tanıklık yapılan kimsedir.
Yalan tanıklık suçunun cezasının sınırı nedeniyle görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olup yetkili mahkeme ise de suçun işlendiği yer mahkemesidir.
Şikayete tabi olan suçlar, kanunda özellikle belirtilmiştir. Şikayete tabi olan suçlarda, yargılama aşaması şikayete bağlı tutulmuş olup suçtan mağdur olan kişinin şikayetçi olmaması halinde yargılama aşaması da başlatılmayacaktır. Yalan tanıklık suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır . Ayrıca yalan tanıklık suçu şikayete tabi olmadığından zamanaşım süresi olan 8 yıl içerisinde şikayet etme hakkını kullanabilir.
Yalancı tanıklık suçu uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. Uzlaşma tanım olarak yargılama sürecinde şüpheli veya sanık ile suçtan zarar görenin görevlendirilen uzlaştırmacı aracılığıyla anlaştırılmalarıdır. Yalancı tanıklık suçunda uzlaşma söz konusu değildir.
Etkin pişmanlık, kişinin işlemiş olduğu suçtan bir süre sonra kendi iradesi ile vazgeçmesidir. Yalancı tanıklık durumunda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için, failin yalan söylediğini itiraf etmesinin yanında gerçeği söylemesi gerekmektedir.
Yalancı tanıklık suçunda etkin pişmanlık halinde uygulanacak hükümler:
Mağdur hakkında gözaltı ve tutuklama tedbiri uygulanmışsa, yalan tanıklık yapan iki suçtan cezalandırılacaktır. TCK m. 272/5 hükmü uyarınca, “Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. “
Yalan tanıklık suçunu işleyen kişi hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi ya da cezada indirime gidilmesi mümkündür.
TCK 273/1-a hükmüne göre, “Kişinin kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması” halinde cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Evet, hukuk yargılamalarında yalan tanıklık yapılmışsa HMK 375/1-e ve ceza yargılamalarında yalan tanıklık yapılmışsa CMK 311/1-b hükmü uyarınca yargılama yenilenebilir.
Yalan tanıklık suçu, iki seçimlik hareket ile tanımlanır ve varlığı bu hareketler ile ispatlanmaktadır. Gerçeğe aykırı tanıklık yapmak yani yargılama konusu üzerine bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, yalan söylemek ve gerçeği inkâr etmek bu seçimlik hareketlerden ilkidir. Tanık kişinin kendisine sorulan sorularda olay hakkındaki bilgilerini bilerek kasıtlı bir şekilde az ya da çok saklaması ve gizlemesi suretiyle gerçekleştirdiği bu hareket de seçimlik hareketlerden ikincisini oluşturmaktadır.Bu nedenle tüm aşamalardaki beyanlar ve ifadeler titizlikle incelenmelidir. Alanında uzman bir ceza avukatıyla sürecin yönetmekte fayda vardır.
Yalan tanıklık suçu ile ilgili her somut olaya etki eden kendine has özellikler bulunur.Bu nedenle olaya bütüncül bakmak ve ihtimalleri değerlendirerek süreci takip etmek gerekir.Bu süreçlerin sorunsuz bir şekilde takibi için bir ceza avukatından destek almak önem arz etmektedir.