Yalnızlıkta Yalnız Değilsiniz!

Yalnızlık denildiğinde aklınıza gelen üç kelime nedir? Kimsesizlik, depresyon, mutsuzluk…

2019 yılında İstanbul’un 39 ilçesinde yaşayan 18-55 yaş arası yaklaşık 2000 kişi ile bir araştırma yapıldı ve bu araştırmada kişilerin yalnızlık algısı ölçülmeye çalışıldı. Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ile Method Research Company’den bir ekip bir araya gelerek, insanların yalnızlık algısı ile yalnızlık ve diğer duygular arasındaki ilişkiyi demografik özellikleri de dikkate alarak incelediler.

Araştırma sonuçları kamuoyuna duyurulduğunda çok sayıda yüksek tirajlı gazete ve dergi ile çok takip edilen radyo ve televizyon kanalları çalışmaya büyük bir ilgi gösterdiler. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi “İstanbulluların yarısından çoğu kendini yalnız hissediyor” başlığıyla çalışmayı yayınladı, hemen hemen tüm basın organları yalnız hissetme oranının çok yüksek çıktığı gençleri işaret etti.

Aralık 2019’da “21. Yüzyılda Birey, Toplum ve Yalnızlık” ismiyle organize edilen uluslararası sempozyumda felsefe, sosyoloji, tarih, siyaset, psikoloji gibi farklı alanlardan konuşmacılar yalnızlığı farklı boyutlarıyla ele almışlar ve tıpkı İngiltere’deki gibi Türkiye’de de “Yalnızlık Bakanlığı kurulabilir mi?” sorusunu gündeme getirmişlerdi. Çalışmanın böylesine ilgi çekmesinin altında yatan en önemli sebeplerden biri, İstanbul gibi kalabalık, hareketli ve kozmopolit bir şehirde yalnız hissetme oranlarının bu kadar yüksek çıkmasıydı. Bu çelişkili durum kalabalıklar içindeki yalnızlık kavramıyla bizleri karşı karşıya bıraktı.

Peki Yalnızlık Araştırmasının Sonuçları Bize Neler Söylüyor?

Araştırma, insanların yalnızlık algısını, kendilerini ne kadar yalnız hissettiklerini, buna yol açan sebeplerin neler olduğunu ve kendilerini yalnız hissettikleri zaman yaptıkları aktivitelerin içeriklerini incelemeyi amaçlıyordu. Sonuçlara göre katılımcıların %53’ü çok sık ya da ara sıra kendilerini yalnız hissederken; %47’si ise yalnız hissetmiyordu. Kendini en fazla yalnız hissedenler arasında ilk sıralarda dul/ boşanmış kimseler, evde tek yaşayanlar, arkadaşları ile ya da yurtta kalanlar, göçmenler, bekarlar ve gençler yer alıyordu.

Katılımcılara sorulan “Yalnızlık denildiğinde aklınıza gelen üç kelime nedir?” şeklindeki açık uçlu soruya, verilen 6000’e yakın cevap sistematik bir biçimde sınıflandırıldı. Temel iki ayrım bu çağrışımların negatif ya da pozitif anlamı olup olmaması ile ilgiliydi. Buna göre; katılımcıların %92’si yalnızlığı negatif kelimelerle tanımlarken, %44’ü pozitif kelimeler kullanmıştı. Bu sözcüklerden en sık tekrarlanan 5 kelime ise şu şekilde;

1.Kimsesizlik

2.Depresyon

3.Mutsuzluk

4.Huzur

5.Karamsarlık

Görüldüğü üzere yukarıda listelenen 5 kelimenin dördü negatif bir anlam dünyasına işaret ediyor. Kadınlar, çalışmayan kişiler, gençler, öğrenciler, düşük eğitim seviyesine sahip olanlar, 46-55 yaş aralığındaki kişiler ve evli çiftler diğerlerine göre yalnızlığı daha büyük oranda negatif sözcüklerle tanımlıyor. Diğer yandan erkekler, çocuklu aileler, profesyoneller, orta eğitim seviyesine sahip olanlar ile zengin ve orta tabaka üzerindeki kişiler yalnızlığa pozitif anlamlar yüklüyor. Pozitif anlam yükleyen kişilerin kişisel yorumları incelendiğinde yalnızlığı bireysel bir tecrübe edinme için fırsat olarak kabul ettikleri görülüyor. Hatta bu kişilerin bir kısmı yalnızlığı huzur, kafa dinleme, tek başına kalabilme özgürlüğü gibi ifadelerle dile getiriyor. Burada da elbette şehrin, profesyonel iş yaşamının, gündelik hayatın koşuşturma ve keşmekeşinin getirdiği yıpranma hâlinin de dikkate alınması gerekir. Farklı bir örnek olarak, mahalle kültürünün devam ettiği, sosyal bağların komşuluk, hemşehrilik, akrabalık gibi sosyal yapılar üzerinden devam ettiği bölgelerdeki katılımcılar için yalnız kalmak o kadar da pozitif bir deneyim değil; aksine kişiler dahil oldukları yapılar ile birlikte sürdürdükleri kolektif yaşamdan memnunlar.

Kısacası kişisel gibi görünen duygu durumlarımız, içinde bulunduğumuz sosyolojik ve ekonomik yapıdan ayrı düşünülemez. Yalnızlık gibi tanımlanması bile problematik olan bir konuda sayısal verilere dayanan bir araştırma yürütmek hiç de kolay değil. Çünkü sorular ve cevaplar değişken, muğlak ve bazen de yönlendirici olma tehlikesi taşır ve bu da bilim insanının işini zorlaştırır.

Kalabalıklar İçinde Yalnız Olmak

Çalışmanın İstanbul ölçeğinde sürdürülmesi, Türkiye temsili sağlaması açısından önemlidir. Çünkü İstanbul dip yoksulluktan ultra zengine kadar tüm sosyo-ekonomik sınıfları içinde barındıran, farklı eğitim geçmişine sahip kişilere ev sahipliği yapan çok kültürlü bir merkezdir. Hareketin 24 saat devam ettiği ve milyonlarca insanın sürekli karşılaştığı bir metropoldür. Araştırmaya katılanlar insansızlıktan şikayet etmez. Bilakis çevrelerinde başvurabilecekleri, konuşabilecekleri ve kendilerine yakın hissettikleri kişiler vardır. Bir grubun dışına itilmiş hissetmezler fakat sosyal ilişkilerini yüzeysel bulurlar ve kimsenin onları gerçekten anlamadığını düşünürler. Yalnızlıkla ilgili titizlikle üzerinde durulması gereken ve anlaşılması gereken nokta belki de bu kısımdır; kalabalıklar içinde yalnız olmak ne demek? Yalnızlık durumdan duruma değişebilen bir duygu hâli midir? gibi sorular önemlidir. Öte yandan yalnızlık algısı kültüre ve coğrafyaya göre de değişiklik gösterebilir. M. Ruhat Yaşar (2007) makalesinde şu ifadeyi kullanır: “Yalnızlık Akdeniz kültürleri gibi bireysel mesafenin dar ve ilişkilerin yakın olduğu ortamlarda genel olarak terkedilmişliği, kimsesizliği çağrıştırken Batı toplumlarında bireyleşmek, kendi ayakları üzerinde durmak anlamlarına gelir.”

Son olarak, bu sonuçların pandemiden hemen öncesini yansıttığı unutulmamalı. Pandemi sonrası yapılan çalışmalar yalnızlık olgusunu başka bir boyuta taşıdı ve başka bir yazıda bu konuyu detaylarıyla ele alacağız.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: Sürdürülebilir Toplum Yazı Dizisi-Birinci Bölüm: 2030’A Hazır Mıyız?

Notlar:

İstanbul Yalnızlık Çalışması Ebulfez Süleymanlı, Tuğba Aydın Öztürk, Deniz Ülke Arıboğan, Hale Aslı Kılıç ve Seyda Aydın tarafından gerçekleştirilmiştir.

Referanslar:

Yaşar, M. R. (2007) Yalnızlık, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 1, s.237- 260. Öztürk, T.A., Süleymanlı, E., Arıboğan, D.U., Kılıç, H.A, (2020) Yalnızlığın sosyolojik ve psiko-politik sonuçları: İstanbul örneği, Azerbaijan Journal of Educational Studies, Sayı 690, s. 117- 137.

https://yalnizliksempozyumu.uskudar.edu.tr/2019/program

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/istanbullularin-yarisindan-cogu-kendini-yalniz-hissediyor-1706795

https://www.haberler.com/yalnizlikta-ezber-bozuldu-gencler-daha-yalniz-12693411-haberi/