Ülkemiz yine bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldı. Her deprem felaketinde olduğu gibi aynı gün yaşadığımız bu iki büyük deprem felaketinden sonra da aynı tartışmalar gündeme geldi; Yapay Deprem.
Yapay deprem, depremin dışarıdan müdahale ile meydana getirildiğine inanılması, yıllardır üzerinde güçlü bir enerji biriktiren fay hatlarının insan elinde bulunan bir teknoloji ile tetiklenerek güçlü depremlerin ortaya çıkarıldığının düşünülmesidir. Her büyük depremden sonra gündeme gelen yapay depremleri tartışmaya açan teknoloji ise Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal Araştırma Programı adıyla bilinen HAARP.
HAARP, radyo iletişimleri, izleme ve navigasyon teknolojilerini iyileştirme potansiyellerini araştırmak için iyonosferi analiz eden bir sistem olup İngiliz BAE Systems tarafından inşa edilmiş, ABD Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Defansif İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiştir. Yapay deprem, iklim kontrolü veya zihin kontrolü gibi birçok komple teorisine konu olmuştur.
17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük’te yaşanan 7.4 büyüklüğünde deprem sonrasında bu konu çokça konuşulmuştur. Jeofizikçi Ahmet Mete Işıkara, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in Gölcük Depreminin komplo olduğunu düşündüğünü, kendisinden araştırmasını istediğini açıklamıştır. Hatta Başbakan Bülent Ecevit’in, kendisine “Depremi Amerikalılar Yapmış Olabilir Mi?” şeklinde bir soru yönelttiğini de ifade etmiştir.
Komplo teorisyenleri Gölcük’te yaşanan depremin bir saldırı olduğunu şu teorilerle desteklemişlerdir; deprem günü Gölcük’te ABD ve İsrail üst düzey komutanlarının bulunması, olay basına yansımadan İsrail’in yardım çalışmasına başladığı, depremin uzun sürmesi, gökyüzünün renginin değişmesi ve depremden önce denizde bir ateş topunun ortaya çıktığı iddialarıdır.
6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan Kahramanmaraş ilimizde iki büyük deprem felaketi yaşandı. Yukarıda bahsettiğimiz hususlar gündemi yeniden meşgul etmeye başladı.
ABD savaş gemisi USS Nitze 3 Şubat 2023 günü İstanbul Boğazı’na demirlemişti. Aynı gün Emekli Amiral Cem Gürdeniz, savaş gemisinde bulunan ABD bayrağının olması gerekenden beş kat büyük olduğunu bunun bir mesaj olduğunu dile getirmişti. Emekli Büyükelçi Süha Umar ise bu durumun normal olmadığını, bunun bir mesaj olduğunu ancak içeriğini kestirmenin güç olduğunu ifade etmiştir.
Bu olaylar ve açıklamaların ardından İstanbul Kağıthane’de 3.1 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Bu küçük sarsıntıyı ABD savaş gemisiyle ilişkilendiren iddialar ortaya atıldı. Hatta bu küçük sarsıntıdan sonra İstanbul Kağıthane’de ışık hüzmeleri görüldüğüne ilişkin söylentiler yayıldı.
Bu gelişmelerin akabinde 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilimizde gerçekleşen büyük depremin yapay olduğuna ilişkin tartışmaların fitilini de ABD savaş gemisinin İstanbul Boğazı’na demirlemesi olmuştur. Zira Gölcük Depremi’nden önce de Gölcük’te Amerika Birleşik Devletleri’ne ait uçak gemisi bulunmaktaydı.
Kahramanmaraş depreminin yaşanmasıyla, komplo teorisyenleri depremin önce İstanbul’da denendiğini ancak başarı sağlanmayınca yine enerji bakımından stres yüklü bir başka fayda denendiğini bu deneme sonucunda da 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerin ortaya çıktığını iddia etmişlerdir. Birçok ülkenin Türkiye’de bulunan özellikle İstanbul’da bulunan konsolosluklarını kapatması teorisyenlerin tartıştığı bir başka husustur.
Prof. Dr. Naci Görür, 5 Şubat 2023 tarihinde İstanbul Kağıthane’de yaşanan depremin Kuzey Anadolu Fay Zonuna bağlı küçük faylar üzerinde yaşanan depremlerden birisi olduğunu ifade etmiş ve özel bir anlam yüklenmemesini de eklemiştir.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 21-27 Kasım Dezenformasyon Bülteni ile (Bültene Ulaşmak İçin Tıklayın) Düzce’deki deprem sırasında kayda alınan bazı görüntülerdeki ışımalarla ilgili “ABD HAARP Sistemiyle Depremi Tetiklemiş Olabilir” iddialarının herhangi bir bilimsel bilgi ya da veriye dayanmayan komplo teorilerinden ibaret olduğunu belirtmiştir.
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, bu konunun Gölcük depreminden beri tartışıldığını belirterek deprem yaratacak güçte saldırı yapabilecek bir yetenekte savaş gemisinin üretilmediğini ileterek “bilimsellikten uzak” görüşüne yer vermiştir.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeofizik Bölümü Anabilim Dalı Prof. Dr. Sabri Bülent Tank da geçmişte 1999 Depremi’ndeki HAARP ile ilgili depremleri tetiklemesinin mümkün olmadığını ifade etmiştir.
Yukarıda iki başlık altında yapay depremin ne olduğuna ilişkin açıklama yapılmaya çalışılmış ve komplo teorisyenlerinin teorileri ile bazı bilim adamlarının bu doğrultudaki görüşlerine yer verilmiştir.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazı’na demirleyen ABD gemisinin komutanının geliş nedenini açıklaması, geminin Türkiye’ye gelişi ile ilgili basına yansıyan bazı haberlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşaoğlu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarının yer alması, bu tür iddialarla ilgili geçmişten günümüze kadar bir çok içeriğin yer alması ancak hiçbir bilimsel karşılığının bulunmaması depremin yapay olduğuna ilişkin iddiaları çürütmektedir.
Ancak bana göre buradaki en önemli husus depremin yapay veya doğal olması değildir. Deprem yapay da olsa doğal da olsa, ülkemiz birçok fay hattını bünyesinde barındırmaktadır. Tarih boyunca birçok büyük deprem yaşamış ve yine büyük depremlerle karşı karşıyadır.
Depremin yapay olduğu tartışmaları suçluyu dışarıda aramak, içerideki gerçek suçluları perde arkasına itmekten başka bir şey değildir. Ülkemiz ne yazık ki geçmişteki hiçbir depremden ders almamıştır. Geçmişte de kusurlu müteahhitlere 25-30 yıl ceza verilmiş, gizli af olarak kabul edilen infaz yasalarıyla üç beş yıl sonra müteahhitler tahliye olmuş ve inşaat işlerine devam etmişlerdir.
Yapay veya doğal fark etmez, depremin gerçekliği kabul edilerek sivil sorumlulardan siyasi sorumlulara kadar herkes soruşturulmalı ve bundan sonraki denetim ve onaylar daha özenli yerine getirilmelidir.