YAPAY ZEKA DESTEKLİ OTOMATİKLEŞME VE OTONOM SÜRÜŞ

[vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column][vc_column_text]Günümüz yapay zekâ teknolojileri otomotiv sektöründe yankı bulmaya devam ediyor. Sürücüye konforlu sürüş sağlama odağında geliştirilen teknolojiler; sürdürülebilirlik prensibiyle, güvenlik standartlarını yükseltmeyi, sürüş deneyimini dönüştürmeyi ve trafik akışını iyileştirmeyi hedefliyor. Gelişim potansiyeli açısından gelecek vaat eden yapay zekâ destekli otomatik sürüş teknolojisi, son yıllarda hızla gelişen bir alan olarak önemli bir dönüşüm potansiyeline sahip. Yapay zekâ destekli otomatik sürüş teknolojisinin, otonom sürüşle otomotiv sektöründe yeni bir çağ yaratacağı ve bu alanda yatırımların daha da artacağı öngörülüyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Otomatik Sürüş ve Otonom Sürüş

[vc_column_text]Otonom araçlar, nihai hedef olarak tamamen sürücüsüz araçların yer aldığı, otonom teknolojisindeki zirve olarak tanımlanıyor. Elbette, bu seviyeye gelme süreci de otomatikleşen sürüş deneyimini gerektiriyor. Otomatik sürüş, sürücüye destek sağlayan teknolojilerin sürüş deneyimini konforlu hale getirmesidir. Diğer yandan otonom sürüş kavramı tamamen sürücüsüz bir sürüş deneyimi anlamına gelir. Otonom sürüş teknolojileri, otomatik sürüş sistemlerinin kullanımıyla geliştirilir.

Sürüş niteliği anlamında farklı seviyelerdeki otonom sistemler 6 farklı seviyede tanımlanır. Bu altı seviye, otomasyonun seviyesine göre hiç otomasyonun olmadığı sıfır seviyesinden, altıncı seviye olan tamamen otomasyonla çalışan araç teknolojisine uzanan sürüş deneyimini içerir. Günümüzde ulaşılan seviye ise: seviye 4 olarak tanımlanıyor. Tüm aşamalar otonom sistemli olmakla birlikte; pratikte kullanımı için hala iyileştirmeye ihtiyaç duyuluyor. Sonraki seviyenin gerektirdiği karmaşık senaryolarla baş edebilme aşamasına gelinmediği için, konuyla ilgili çalışmalar devam ediyor. Sonraki seviye olan: seviye beş (sıfırıncı seviye dâhilinde toplamda altıncı seviye) tam otomasyon hedefi olarak açıklanıyor. Bu, sürücü müdahalesiz seviye için, makine öğretimi modellerinin eğitimine ilişkin iyileştirmelere ve inovasyonlara ihtiyaç duyuluyor.

Birçok güçlü otomotiv markası, yapay zekâ destekli otomatik sürüş teknolojisine yatırım yapıyor. Her marka, farklı özelliklerde farklı çözümler sunan teknolojilerle ön plana çıkarken; rekabet iyileştirmelerle ve gelişmelerle günden güne hareketleniyor. Mercedes-Benz: Mercedes-Benz, S-Class sedan modelinde “Drive Pilot” isimli bir otomatik sürüş sistemi sunuyor. BMW’nin “Driving Assistant Professional” isimli otomatik sürüş sistemi; bazı modellerinde yer alıyor. Audi, “Audi AI” adını verdiği bir dizi yapay zekâ destekli sürüş özelliğine odaklanıyor. Ford, “Ford Co-Pilot360” adlı bir sürüş yardımcı sistemi kullanıyor. General Motors, “Super Cruise” adlı otomatik sürüş sistemini; Nissan, “ProPILOT” adını verdiği otomatik sürüş sistemini; Hyundai, “SmartSense” adı altında bir dizi otomatik sürüş sistemini; Toyota, “Toyota Safety Sense” adlı bir sürüş destek paketini; Honda ise “Honda Sensing” adı altında bir dizi otomatik sürüş özelliğini sunuyor. Diğer yandan Volvo, “Pilot Assist” adlı bir otomatik sürüş sistemi sunmakla birlikte; 2022’den itibaren tamamen otonom sürüş yapabilen “Highway Pilot” adlı bir özelliğin de sunulacağını duyurdu.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Yapay Zeka Destekli Otomatikleşme Teknolojilerinin Otomotiv Sektöründeki Etkisi

[vc_column_text]Otomobillerde yapay zekâ, araç güvenliğini iyileştirmeyi, yakıt verimliliğini artırmayı ve sürücülere gelişmiş bağlantı özellikleri sağlamayı amaçlar. Bu teknoloji, araçların kendi kendine sürüşü için bir dizi algoritma, sensör ve bilgisayar sistemlerinin entegrasyonuyla çalışır.

Yapay zekâ destekli otomatik sürüş teknolojisi, otomotiv sektöründe büyük bir dönüşüm potansiyeli taşıyor. Güvenlik, ekonomi, çevre ve tüketici tercihleri açısından birçok olumlu etkisi olduğu istatistiklerle destekleniyor. Dünya genelinde otomobil üreticileri ve teknoloji şirketleri, otomatik sürüş teknolojisine yatırımlarını günden güne artırıyor. Bu alana yapılan küresel Ar-Ge yatırımlarının 2020 yılına göre %30 artarak 22 milyar doları aştığı ifade ediliyor. Gelişen yapay zekâ algoritmaları ve sensör teknolojileri, otomatik sürüş sistemlerinin daha güvenilir ve hassas olmasını sağlamaya odaklı. Bu nedenle, sürüş performansı ve güvenliği; bu teknolojinin odaklandığı konuların başında geliyor. Tesla Autopilot ve diğer şirketlerin çalışmalarında, bu teknolojinin mevcut uygulamaları kullanılıyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Otonom Sürüşte Yapay Zekânın Rolü

[vc_column_text]Otomatik sürüş teknolojisinin temeli, nesneleri algılayarak verileri işleyen sensörlere dayanır. Sensör teknolojisi; lidar, radar, kameralar ve ultrasonik sensörler gibi farklı tiplerden oluşur ve araçların çevresini sürekli olarak tarayarak insanın gerçekleştiremeyeceği şekilde 360 derece görüş sağlar. Bu sayede topladığı verileri yapay zekâ algoritmalarına ileterek mükemmel bir çevresel bilinç oluşturur. Gelişmiş yapay zekâ algoritmalarının, derin öğrenmeyle buluşması; sensörlerden gelen verileri işleyerek nesneleri tanımlayabilmesi; trafik işaretlerini algılayabilmesi; yavaşlaması gereken senaryolara uygun şekilde yavaşlaması veya diğer araçların hareketlerini tahmin edebilmesi gibi birçok niteliği beraberinde getirir. Derin öğrenme ve yapay sinir ağları gibi karma teknikler, bu algoritmaların daha karmaşık ya da olağan dışı durumlar için doğru kararlar verebilmesini sağlar. Ayrıca, Uluslararası Otomobil Mühendisleri Birliği (SAE) tarafından belirlenen otonom sürüş seviyeleri, otomatik sürüş teknolojisinin gelişimini sınıflandırmak için kullanılır. Başlangıçta SAE Otonom Sürüş Seviyesi 0 olan araçlar, sürücünün tam kontrolündeydi. Oysa günümüzde SAE Seviye 2 ve SAE Seviye 3 araçlar kullanılıyor. SAE Seviye 2 araçlarda kısmi sürücü desteği varken, SAE Seviye 3’te, yalnızca özel durumlar dışında, sürücü müdahalesine ihtiyaç duyulmaz. Geliştirilmekte olan yapay zekâ algoritmaları ve sensör teknolojileri ile gelecekte SAE Seviye 4 ve SAE Seviye 5 otonom araçların yaygınlaşması ön görülüyor.

Araçların sürüşündeki emniyeti ve konforu sağlayarak güvenliği artırmayı ve sürüş deneyimini dönüştürmeyi getiren yapay zekâ destekli otomatik sürüş teknolojileri, kazaların büyük oranda azaltılmasını sağlar. Amerikan Ulaşım Araştırma Enstitüsü’ne göre, insan hatası nedeniyle meydana gelen trafik kazalarının yaklaşık %94’ü, otomatik sürüş teknolojisi kullanıldığında önlenebilir. İnsani hataların büyük ölçüde ortadan kaldırılmasını sağlayan bu teknolojiler yaygınlaştıkça trafiğin de sürüş konforunun da farklı bir anlam kazanması mümkün. ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’nin raporuna göre, otomatik sürüş teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte yılda ortalama olarak 30.000 trafik kazasının ve 10.000’den fazla ölümün önlenebileceği tahmin ediliyor. Yapay zekâ destekli teknolojiler, hassas şekilde algılayıp verileri yorumlayarak derin öğrenme ile sürüş deneyimini farklı bir boyuta taşıyor.

Tesla, Tesla Autopilot sistemiyle, otonom sürüş teknolojisinin önemli bir öncüsü. Tesla araçlarında bulunan sistem, sürücülere otomatik şerit takibi, hız kontrolü ve otonom park gibi özellikler sunuyor. Tesla Autopilot sisteminde, büyük veri setleri üzerinden öğrenme yeteneğine sahip algoritmalara dayalı derin öğrenmeden faydalanılıyor. Otonom sürüşün sürekli geliştirildiğini açıklayan Tesla, araçları binlerce saatlik sürüş verisi toplayarak bu verilerle sistemi eğitiyor. Tesla Autopilot, Tesla tarafından gerçek dünya verilerine dayalı olarak sürekli öğrenme yeteneği sayesinde güncellenerek geliştiriyor ve iyileştiriyor. Bu güncellemeler, yazılım üzerinde yapılan değişiklikleri ve yeni özellikleri içeriyor. Tesla, kullanıcıların güncellemeleri yüklemelerini sağlayan “over the air” sistemiyle Wi-Fi ağı üzerinden otomobilin yazılımını güncellemelerini kolaylaştırıyor.

Tesla FSD (Full Self Drive) teknolojisi, Tesla araçlarında kullanılan donanım ve yazılım kombinasyonunu içeren ve araçların şerit takibi, otomatik şerit değiştirme, trafik işaretlerini ve trafik koşullarını tanıma, güvenli mesafeyi koruma gibi görevleri otonom olarak yerine getirebilen bir sistem. Tesla bu sisteme dayalı otonom araçlarını sürücünün müdahalesi olmaksızın sürüş imkânıyla sunmakla birlikte; sürücünün sürüşü dikkatle takip etmesini de gerektiriyor. Sürücü, satın aldığı otonom sürüş yazılımının kamera takip sistemiyle kontrol ediliyor ve zaman zaman dikkatle sürüşü izlediğinden emin olmak için uyarılarda bulunabiliyor. Örneğin, elinde mobil cihazıyla meşgul olduğunda uyarıyor ve bu davranış 3 kez uyarılara rağmen tekrarlandığında otonom sürüşü durdurularak, manuel sürüşe geçiliyor. Bu durum 5 kere tekrar ettiğinde, yazılımın kullanımı iptal ediliyor. Bu kuralın sebebi, otonom sürüşün emniyet kontrolü olarak açıklanıyor. Sürücü, otomatik sürüş esnasında, sürüşü takip etmek zorunda.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Otomotivde Otonom Araçlarla Ticaret

[vc_column_text]Uber, Lyft ve Waymo gibi şirketler de otonom sürüşe büyük yatırımlar yaptı ve bir süredir çalışmalarını hızını artırdı. Bu şirketler otonom araçlarını test etmeye devam ediyor. Uber, bazı bölgelerde otonom sürüş hizmetleri sunmak için Uber Advanced Technologies Group (ATG) adıyla bir birim oluşturarak otonom sürüş teknolojilerine odaklanan ve bu alanda yatırım yapan öncü bir marka. Lyft, Uber gibi bir yolculuk paylaşım platformu olarak, otonom araç teknolojilerini geliştirmek ve ilerletmek için çeşitli işbirlikleri yapıyor. Örneğin, General Motors ile stratejik ortaklığı üzerinden otonom sürüş teknolojileri üzerine yatırım yapıyor. Uber ve Lyft gibi Waymo da; yapay zekâ ve sensör teknolojilerini kullanarak araçların güvenli bir şekilde sürüş yapmasını sağlamak için çalışmalarına devam ediyor.

Dünyanın en büyük otonom araç filosu Beijing E-Town’dan 13 ülkeye ulaşarak, dünyanın en büyük otonom araç filosu olma niteliği kazandı. 2018’de Neolix firması, dünyanın ilk seri üretim Seviye 4 otonom aracını tanıttı. Kontrol edilebilir bir otomotiv sınıfı şasi, kendi geliştirdiği üçlü otonom sürüş güvenliği sistemi ve akıllı bir ağ AI platformu ile donatılmış olan ilk üretimden bu yana yaklaşık 4 yıllık süreçte üretimde gelişmeler sağlandı. Küresel Kovid salgını sürecinde bu otonom araçlarla, temassız bir şekilde tıbbi malzeme ve yemek teslim edildi. Temsilciler tarafından, ilk üretimin 300000 yuan’ın (43.074 $) üzerinde bir fiyatı olduğu ancak bu yıl piyasaya sürülecek olan en yeni nesil aracın fiyatının 100.000 yuan’ın altında olacağı açıklandı. Dünyanın ilk L4 otonom sürüş sistemi uluslararası güvenlik sertifikasını alan otonom araçlar, 13 ülkede uygulama üzerinden çağırıldığında müşteriye sürücüsüz şekilde ulaşarak ürünleri ulaştırıyor.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row css=”.vc_custom_1629803910077{margin-bottom: 24px !important;}”][vc_column]

Otonom Araçlar ve Gelecek

[vc_column_text]Otonom araçlara ilişkin yatırımlar önümüzdeki yıllarda devam edecek. Bu alanda öncü marka Tesla, yıllık cirosunu bu yıl da düşüşe sürüklerken; otonom araçlarla ilgili çalışmalarını artırmaya devam ediyor. Uzmanlar bu alanda gerçekleşecek potansiyel büyümeyi ön görmekle birlikte pratikte bazı regülasyonların hazırlanması gerektiği konusunda hemfikir.

Olası sonuçlarla ilişkili devreye girecek olan yasal düzenlemelerin hazırlanması, otonom sürüş hakkında birçok alandan insana eğitimlerin verilmesi, otonom trafiğe ilişkin özel veya yenilenen trafik kuralları ve otonom araçlarla ilgili özel sigorta konuları gibi çeşitli başlıkların düzenlenmesi gerekiyor. Birçok ülke, otonom araçların kullanımı için özel düzenlemeleri ve yönetmelikleri belki de evrensel boyutta sözleşmeler hazırlayarak kabul edebilir. Bu da yeni iş kollarını beraberinde getirecektir. Tüm bunlar göz önüne alındığında, otonom sürüş teknolojilerinin; yalnızca otomotiv sektöründe değil, birçok alanda yeni bir dönemin anahtarı olduğunu söyleyebiliriz.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]