Gelecek yıllarda yargıya şekil verecek olan hedeflerin kaleme alındığı Yargı Reformu Stratejisi Taslağı ve Eylem Planı , yargının her alanını ciddi şekilde etkileyecek değişiklikler getiriyor. Taslağın satır aralarında avukatlık mesleğini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecek tercihler söz konusu. Böylece hep düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ifade ettiğimiz bir takım sorunların devlet eliyle -tepeden inme- düzenleneceği bir süreç yaşayacağımız anlaşılıyor.
Yargı Reformu Stratejisi Taslağı avukatların acilen çözüme kavuşturulmasını beklediği ve tahammüllerini her geçen gün biraz daha zorlayan Hukuk Fakültesi sayısı ve açılması için aranacak şartlar hakkında hiçbir strateji içermiyor. Taslakta müfredat olarak sıkışık olan hukuk fakültelerinin derslerinin daha uzun süreye yayılması anlamına gelecek şekilde eğitim süresinin beş yıla çıkarılması söz konusu. Hukukçu kalitesinin düşüşünden doğrudan sorumlu olan; Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Hukuk Fakültelerinin işbirliği ile hukuk eğitiminin etkin hale getirilmesi için çalışmalar yapılması öngörülüyor.
Olmayan insan kaynağı ve fiziki imkanlar düşünüldüğünde, yapılacak çalışmaların strateji taslağının genişletilerek -uygulanması imkanı olmadığından- rafa kaldırılmasından başka anlam taşımasını umuyoruz. Böylece eğitim süresinin uzatılması nedeniyle öğrenci velilerinin katlandığı okul giderlerinin artmasına da mantıklı bir açıklama getirilebilir… Yabancı dilde eğitim veren bir hukuk fakültelerinin eğitim süresinin altı yıla çıkması, ortalama bir öğrencinin yedi yılda mezun olmasına yol açacak. Avukatlık stajının Avrupalı örneklerinde olduğu gibi üç yıla çıkması halinde bir hukuk fakültesi öğrencisinin avukatlık mesleğine başlamak için geçirmesi gereken süre on yıla kadar uzayabilecektir. Bu kadar uzun süreye yayılmış bir eğitim ve emek karşısınd, mezunların mesleğe atıldığında kısıtlı iş imkanları nedeniyle hayal kırıklığına uğramaması, hukuk fakültelerinin sayısı, asgari nitelikleri ve kontenjan ölçütlerinin de Yargı Reformu Stratejisinde ele alınmasını, konu hakkında “ciddi” planlama yapılmasını zorunlu kılıyor.
Ta slak, ülkemizde ast üst ilişkisine benzer bir şekilde yürüyen savunma avukatı ve soruşturma savcısı ilişkisini silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde savunmanın etkinliğinin artırılması için düzenlemeler yaparak gidermeyi planlıyor. Umuyoruz avukatların savcılarla silahlarının eşitliğinden, avukatların duruşma salonunda savcılarla aynı yükseklikte oturmaları anlaşılmıyordur. Savunmanın etkinliğinin artırılması için Türkiye Barolar Birliği ile işbirliği halinde çalışmalar yürütülecek olması TBB nezdinde de taleplerimizi içeren hazırlıklar yapılmasını zorunlu kılıyor.
Adalet Bakanlığı’nın; TBB ve Baroların verdiği disipline ilişkin kararların onanma ya da bozulma mercii olması bu konuda Bakanlığın vesayeti altında olduğumuzun göstergesidir. Bu durum yargının esaslı unsurlarından olan avukatlık mesleğinin bağımsızlığına ve Avukatlık Kanunu’nun giriş hükümlerine aykırıdır. Konu hakkında yapılacak çalışmalarda idari merci olan Bakanlığa karşı bağımsızlığımızı temin edecek düzenlemeler talep edilmelidir.
Avukatlık mesleğine başl ama ölçütleri olarak, avukatlık sınavı ve hukuk fakültelerinin TBB tarafından akreditasyonu, baroların yıllık stajyer kabul sayısını belirleme yetkileri üzerinde durulmalı ve bu konudaki isteklerin yasalaşması için şimdiye kadar olmadığı ölçüde sıkı kulis faaliyeti yürütülmelidir. Staj sistemi tüm barolarda istisnasız uygulanacak standartlara kavuşturulmalı, imkanları yetersiz baroların ortak eğitim merkezleri kurmaları konusu düzenlenmeli ve özendirilmelidir.
Henüz dosya incelemekte zorluklar yaşayan avukatların delil toplama yetkileriyle donatılması rüya gibi görünmekle birlikte avukatların delil toplaması, mahkemeye sunmaları, mahkemeye karşı taraf ve savcılıklar tarafından sunulmuş delilleri incelemeleri, bu tür belgelerin taraf vekillerine eksiksiz sunulması gibi konularda çalışmalar yapılacak olması ümit vericidir.
Kamunun taraf olduğu davalarda, devleti temsil eden hukuk müşavirliklerinin ve kamu avukatlarının dava hakkında tasarrufta bulunmalarının ve inisiyatif almalarının neredeyse imkansız olması, yargılama sürecini gereksiz yere uzatan ve uyuşmazlığın her iki tarafına da zarar veren bir durumdur. Kamuda çalışan hukuk müşavirlikleri ve hazine avukatlarının yetkilerinin daha geniş ve etkin kullanılmasına izin verilecek şekilde yeniden düzenlenmesi taslağın unsurlarından birisidir. Taslağa göre hukuk müşavirlerine ve hazine avukatlarına; özellikle karşı tarafın haklılığının açık olduğu veya yargı içtihatlarının istikrar kazandığı konularda dava açma, kanun yoluna başvurma gibi hususlarda geniş takdir yetkisi verilerek, gereksiz başvuruların azaltılması, böylelikle yargının aşırı iş yükünün azaltması ve hızlandırılması amaçlanmaktadır. Sadece bu yönde yapılacak bir düzenleme bile başlı başına bir reform niteliği taşıyacaktır. Böylece kamuda çalışan meslektaşlarımız idarenin aynası olmaktan çok adli konularda etkin kararlar veren meslek mensuplarına dönüşeceklerdir.
2003 Yılında 4954 sayılı Kanun ile kurulan Türkiye Adalet Akademisi, hukuk hayatımızdaki sessiz varlığını sürdürmektedir. Görevi, hakim, savcı, noter, avukat ve mahkeme personelinin eğitimini sağlamak olan Akademi, geçen 4 yıl boyunca birçok faaliyet gerçekleştirmiştir. Ancak, Akademinin henüz fonksiyonunu tam manasıyla yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir. Adalet Akademisi avukatların da dahil olduğu hukuk profesyonellerinin, sürekli mesleki eğitim aldığı, uygulayıcılara yüksek lisans ve doktora imkanları sunan bir sürekli gelişim merkezi halini almalıdır. Taslak bu konudaki eksikliği kabul ederek gerekli adımların atılacağı yönünde izlenim veriyor.
Avukatların sahip oldukları yetkileri kanıtlamak için dilekçeleri ekine Avukatlık Kanunu fotokopisi eklenmesi alışkanlığı gelişmiştir. Taslak, avukatların, Avukatlık Kanunu ve diğer kanunlardan kaynaklanan yetkilerinin tereddütsüz ve bilinçli bir şekilde kullanılabilmesi için TBB ile işbirliği halinde, ilgili kurum ve kuruluşlara yönelik farkındalık çalışmaları yapılmasını öngörmektedir. Böylece avukatlar muhatap oldukları kurumlar nezdinde yetkilerini ispat etme çabasından arınarak işlerine ve temsil ettikleri kişilerin menfaatlerine odaklanabileceklerdir.