Kişinin malvarlığının kimlere geçeceği konusu önem taşır. Zira miras paylaşımı ile ilgili işlemler bu kişiler tarafından yapılabilecektir. Mirastan hak kazanmada Türk miras hukuku mevzuatı, zümre sistemi adında bir sistem kullanır. Buna göre;
Esasen eş burada belirleyici faktör olmaktadır. Eşin hayatta olmaması halinde bu bahsettiğimiz eşit paylaşım direkt olarak hangi zümre hak sahibi ise onlar arasında eşit olarak paylaşıma gidilir. Eşin mirasçılığı konusuna ileride değineceğiz.
Anne karnındaki bebek cenin olarak adlandırılır ve hukuki anlamda bazı haklara sahip olabilmesi için sağ doğması gerekir. Sağ doğan bebek geriye dönük olarak anne karnındaykenden itibaren hak ehliyetine sahip olur. Bu bakımdan muris öldüğü zaman eşi gebe ise o bebek doğmamış olmasına rağmen terekede diğer kardeşleri gibi hak sahibi olur. Bu durumda mirasın paylaştırılması için bebeğin doğumu beklenir. Bebek sağ doğmaz ise sanki hiç miras hakkını elde edememiş gibi sonuç doğar.
Eşin miras hakkı elde edebilmesinin en önemli şartı Türk Medeni Kanunu anlamında resmi bir nikah bağı ile eş olmasıdır. Resmi nikahı olmayan kişinin bu bakımdan mirastan hak alabilmesi mümkün değildir. Ancak bu durum muris sağken bazı işlemler ile aşılabilir. Kişi resmi nikahlı olmayan eşini sağken mirasçı olarak atayabilir. Yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. şekilde onlara muayyen bir mal vasiyetinde bulunabilir. Resmi nikahı olmayan eşin miras hakkı ancak bu şekilde sağlanabilir.
Ölen kişi birisini evlat edinmişse bu evlat edindiği kişi de mirasçı olur. Ancak evlatlık yalnızca ölen kişi evlat edinmişse mirasçı olabilir. Yani evlat edinen kişinin babası ölmüş ve evlat edinen de hayatta değilse, evlatlık torunmuş gibi mirastan hak kazanamaz. Evlatlık kişi ancak miras bırakan kişi tarafından evlat edinilmişse mirastan hak kazanır.
Evlilik dışında doğan çocuklar ise miras payları bakımından bir hak kaybına uğramış olmaz. Evlilik içi çocukmuş gibi bahsettiğimiz hükümlerden yararlanır. Kimlerin pay alacaklarını açıklamış olduk. Bu mirasçıların her birinin miras payları doğal olarak farklı farklıdır.
Vefat eden kişinin mal varlıkları, hakları ve tüm borçları mirasçılara geçmesi haline miras intikali denmektedir. Miras sahibi yaşarken mal varlıklarını paylaştırması halinde bu işlem tek bir şekilde gerçekleşmektedir.
Miras bırakan kişi sağken bir vasiyetname yazar ve kimlere ne kadar şekilde paylaşacağını belirtebilir. Miras bırakan kişi miras paylarında da gerekli gördüğü noktada düzenlemeler yapabilir. Ayrıca yasal olmayan kişilere de dilerse mirasını bırakabilir.
Mirasçılar, kanunen belirli kişiler olmasıyla birlikte miras bırakan kişinin irade-i durumlarından da kaynaklı mal varlıklarını paylaştırabilir. Yasal mirasçılar;
Miras sahibi olan kişinin eşi sağ ise mal varlığının 4’te 1’ne yasal olarak tamamına sahip olmaktadır. Bundan sonra ki süreçte mirasın geriye kalan kısmında mirasçının alt soyuna mal varlığı eşit bir şekilde paylaştırılmaktadır.
Ancak tabii bunlar dışında miras sahibi kişi ölmeden önce eşinden boşanmış olması halinde kesinlikle eşiyle bir bağlantısı kalmaması durumundan mal varlığı paylaştırılamaz. Tüm miras olduğu gibi alt soy içerisinde dengeli ve eşit bir şekilde paylaştırılmaktadır.
Nikahlı bir eş, miras sahibi olan kişinin anne- babası ile ortak mirasçılar mirasın neredeyse yarısına sahip olabilirler. Geriye kalan kısımda mal varlıkları anne ve babaya eşit bir şekilde bölünmektedir.
Ayrıca bunlara ek olarak da miras paylaşımı konusunda sorun yaşanılması ve hakkınızı adaletli alamadığınızı düşündüğünüz hallerde karşı tarafta ki kişiye miras paylaştırılması davası açabilirsiniz.
Miras Paylaşımı ve Miras Hukuku na göre mirasçılar arasında mal paylaşımı noktasında anlaşmazlık yaşandığı takdirde ve paylaşımın nasıl olacağını belirten vasiyetnamenin de bulunmadığı durumlarda mirasçıların isteği üzerine miras paylaşımı davası açılabilmektedir.
Miras paylaşımı davası açmak için mirasçıların ya da miras bırakan kişinin yaşadığı yerdeki Sulh Ceza Mahkemesine mirasçılar tarafından durumu anlatan bir dilekçe ile başvuru yapılması gerekmektedir.
Başvuru yapıldıktan sonra mirasçıların yasal olarak kimler olduğunun belirlenmesi için mahkeme ya da noterlik tarafından mirasçılara veraset ilamı belgesi verilmektedir.
Bu belge sayesinde mirasçılar tespit edilmektedir.Mirasçılar ister ise süreci hızlandırmak ve kolaylaştırmak için avukat tutabilmektedir.
Miras paylaşımı davalarında mahkeme tarafından tüm mirasçılara tebliğ gönderilmesi gerekir,
hatta bir mirasçı ölmüş ise bu kez onun alt soyundan gelen tüm mirasçılarına tebliğ gönderilmesi gerekmektedir.
Ayrıca miras paylaşımı davalarında mirasçılar ister ise belirledikleri bir kişiye vekalet vererek onu dava vekili yapabilmektedirler.
Böylece mahkemede davacı sayısı azalmış olacağı için davanın daha hızlı bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlamaktadır, ancak mirasçılar vekil tayin etmeleri durumunda vekil olan kişiye belirli bir miktarda vekalet ücreti ödemek zorundadırlar.
Ancak henüz boşanma gerçekleşmemiş ve dava niteliğinde ise mahkeme sonucu beklenir ve boşanma gerçekleşirse yine pay alma hakkı yoktur.
Miras paylaşımı noktasında evlatlık alınan ya da evlilik dışı doğmuş olan çocukların da baba tarafından mirasa ortak olma hakları vardır, yani miras bırakan kişinin diğer çocukları gibi bu çocuklarında aynı oranda mirastan pay alma hakkı vardır.
Mirasçılar arasında en fazla tartışmaya ve anlaşmazlığa yol açan bir durumdur ve mirasçılar mirası kendi aralarında adaletli bir şekilde paylaşamadıkları zaman sulh ceza mahkemesine başvurarak miras paylaşımı davası açmakta ve böylece haksızlık yaşanmasını önlemektedir.
Miras paylaşımı davalarında hukuk sistemine göre her mirasçının alacağı pay oranı belirlenmiş olsa da bazı durumlarda haksızlık yaşanmasını önlemek amacıyla devlet tedbir almaktadır.
Örneğin mirasa konu olan bir ev ya da dükkan gibi bir gayrimenkul ise devlet bunu açık arttırma ile satmakta ve ele geçen miktardan kişinin borcu var ise düşüp geri kalanı mirasçılara adaletli bir şekilde paylaştırmaktadır.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın