Yaşlılarda Görülebilecek Sorunlar Ve Bakım Hizmetleri Dersi 5. Ünite Özet

Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.

Açıköğretim derslerinden Yaşlılarda Görülebilecek Sorunlar Ve Bakım Hizmetleri Dersi 5. Ünite Özet için hazırlanan  ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.

Yaşlılık Ve Diyabetes Mellitus

Giriş

Diyabetes mellitus (DM) yani şeker hastalığı, vücutta üretilen insülin eksikliği sonucu ortaya çıkan kan şekerinin yükselmesi ve bundan kaynaklanan çok su içme, çok idrara çıkma gibi bulgularla karakterize olan kronik ve metabolik bir hastalıktır

Yaşlılarda Diyabetes Mellitus

Yaşlılarda DM hem fonksiyon bozulmasına hem de bilişsel etkilenmeye neden olabilmektedir. Diyabeti olan yaşlı bireylerde diyabeti olmayanlara göre;

İnsülin Hormonunun Görevleri

İnsülin pankreastan salınan bir hormon olup kan glukozuna (şekeri) duyarlıdır. Kan glukozu konsantrasyonu yükseldiği zaman, pankreastan beta hücreleri uyarılır ve insülin salgılanır.

Diyabet Belirtileri

Sık idrara çıkmak (poliüri), çok su içmek (polidipsi), çok fazla yemek (polifaji), kilo kaybı, sık enfeksiyonlar, bitkinlik/yorgunluk, kuru deri ve bulantı/kusmadır

Diyabet Tanı Yöntemleri

Bir kişide diyabet varlığını belirlemek için öncelikle diyabet varlığının araştırılması gerekir. Kişide; poliüri, polifaji, polidipsi, kilo kaybı, görme bozukluğu, sık enfeksiyona yakalanma ve yara iyileşmesinin geç olması gibi belirtiler diyabeti düşündürür. Ayrıca;

DM’de Laboratuvar Testleri

1. İdrar testleri; idrarla atılan glikoz ve keton miktarını belirlemek için yapılır.

2. Kan testleri

Diyabet Tipleri

İnsüline Bağımlı Diyabet (Tip I DM):

İnsülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği diyabet tipidir. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan hastalar ömür boyu insülin kullanmak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet olarak da isimlendirilmektedir.

İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabet (Tip 2 DM):

İnsülin hormonu miktarı az ise veya dokularda insüline karşı direnç varsa, bu diyabete de Tip 2 diyabet denir. Diyabet hastalığının gelişmesinde hem genetik hem çevresel faktörler rol oynamaktadır. Ancak tip 2 diyabetin en önemli risk faktörleri fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzıdır. Dolayısıyla son yıllarda obezitenin (şişmanlık) giderek yaygınlaşması diyabet oranlarındaki artış ile doğrudan ilişkilidir.

Kimler Tip 2 DM Açısından Risk Altındadır?

Bir birey, aşağıdaki risk faktörlerine ne kadar sahipse gelişme riski o kadar yüksektir.

Gestasyonel Diyabet:

Gebelikte ortaya çıkan ve doğumdan sonra düzelen diyabet tipidir. Ancak gestasyonel diyabetli kadınların yaşamlarının ileriki dönemlerinde tip 2 diyabet riski % 30- 50 oranındadır ve bunlar düzenli olarak takip edilmelidirler. Gebelik sonrası kişinin sağlıklı beslenmeye özen göstermesi ve fiziksel aktivitesini arttırması diyabet riskini azaltabilir. Bu diyabet tipi bazen doğumu takiben kalıcı da olabilmektedir. Gestasyonel diyabet tanısı için gebelere 24-28. gebelik hastalarında şeker yükleme testi yapılmaktadır.

Prediyabet (Gizli şeker)

Gizli şeker, kişinin tip 2 diyabete yakalanma riskinin arttığını gösterir. Bir uyarı olarak gizli şeker ciddiye alınır ve kişiler yaşam tarzı değişikliklerini (diyet, egzersiz, kilo verme) gerçekleştirebilirlerse diyabetin ortaya çıkışını geciktirebilir veya önleyebilirler. Bir bireye prediyabet tanısı koyabilmek için bozulmuş açlık kan şekeri (100-125 mg/dl) bozulmuş glukoz toleransının (75 g ile oral glukoz tolerans testinde ilk iki saat glukozu 140-199 mg/ dl) HbA1C (%5.7-6.5) arası olması gerekir.

DM’nin Komplikasyonları ve Bakım

Yaşlı DM hastalarında DM kontrolünü etkileyen faktörler

Diyabet komplikasyonlarını incelemek için Tablo 5.4 ü inceleyiniz.

DM’nin Akut Komplikasyonları

Hipoglisemi: Yaşlılarda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının değişmesi nedeniyle ilaçların emilim ve atılım süresi değişmektedir. Bu nedenle genç bireylere göre hipoglisemi riski fazladır. Ayrıca yaşlılarda kullanılan salisilat (aspirin), nonsteroidal antiinamatuvar ajan kullanımı gibi ilaçlar antidiyabetik ilaçların etkisini artırabilir. Hipoglisemiye karşı hormonal cevap (adrenalin ve glugakon cevabı) bozulur. Bu nedenle yalnız yaşayan yaşlılarda hipoglisemi atakları günlerce fark edilmeyebilir.

Yaşlılarda sempatik sinir sistemi aktivitesinin artması nedeniyle hipoglisemiyi hissetmek zorlaşabilir ve hipoglisemiye yeterli yanıt oluşmaz.

Hipoglisemi gelişen yaşlıda; açlık hissi, soğuk terleme, titreme ve orta şiddette hipoglisemide solukluk, çarpıntı, baş ağrısı, konuşmada zorluk ve sinirlilik hâli olabilir. Eğer önlem alınmazsa bu belirtileri; bulanık görme, konsantrasyon bozukluğu, bilinç bulanıklığı ve bilinç kaybı izleyebilir. Bu durum uzun süredir DM olanlarda ve yaşlı bireylerde sıklıkla görülmektedir.

Hipoglisemiden korunma;

Glukometre Nasıl Kullanılır?

Glukometreyi kullanmaya başlamadan önce hasta ve ölçüm yapacak kişi ellerini yıkamalıdır. Eller yıkandıktan sonra ölçüm yapılacak parmak alkollü pamuk ile silinmelidir.

Şeker ölçüm cihazına stribi takılır, damla işareti çıktıktan sonra parmak delinerek kan gelmesi beklenir. İlk kan silinir ve parmak sıkılarak ikinci kan emici bölgeye damlatılarak ölçüm yapılır.

Hipoglisemi Durumunda Acil Müdahale Nedir?

Hastanın bilinci açık ise hipogliseminin tedavisinde hızla emilen karbonhidratların hemen alınması gerekir. Hastanın bilinci açık ve hasta yutabiliyorsa ağızdan şeker içeren gıdalar verilir. Bunun için meyve suyu ya da 4 çay kaşığı şeker verilir ve bunların etkin olabilmesi için hastanın yutması gözlenir.

Hastanın bilinci kapalı ise ağızdan şeker ya da başka bir şey verilemez (hasta uyaranlara cevap vermiyorsa bilinci kapalı demektir), sağlık bakım biriminde damar yolu ile %25-50 dekstroz verilir ve cilt altı glukagon verilir.

Hiperglisemi: Kanda şekerin normalin üstünde bulunmasıdır.

Hiperglisemi Belirtileri;

Hiperglisemik durumlar iki şekilde görülür; ketoasidoz koması ve hiperglisemik hiperozmolar nonketoik koma (HHNK).

Diyabetik koma olarak da bilinen diyabetik ketoasidoz, insülin yokluğuna bağlı gelişen ağır bir durumdur. İnsüline bağlı DM hastalarında daha sık gelişir. Susuzluk hissi, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma, görme bulanıklığı, yara iyileşmesinde gecikme, ciltte kuruma ve kaşıntı, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı gibi belirtileri vardır.

Diyabetin Kronik Komplikasyonları

DM tanısı alan ve uzun yıllar diyabetik olarak yaşayan bireylerde kronik komplikasyonların gelişme riski yüksektir. Bu komplikasyonlar hastalıkların ve ölüm riskinin artmasına neden olabilmektedir.

Diyabetes Mellitus Tedavi Planı

Beslenme Tedavisi

DM’de beslenme tedavisinin amaçları; kan şekerini normale yakın düzeylerde tutmak, hipo ve hiperglisemiyi önlemek, ideal vücut ağırlığını korumak ve sağlamak, diyabetin oluşturacağı diğer organ sorunlarını önlemek, hastaya yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak, hastanın yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Yaşlılarda yemek hazırlama sorunları, çiğneme problemleri, koku ve tat duyusunda değişim nedeniyle önerilen beslenme tedavisini sürdürmede sorunlar olabilir.

Egzersiz (Fiziksel Aktivite)

DM’de egzersiz, tedavinin önemli basamaklarından biridir. İstirahat durumunda kasların başlıca enerji kaynağı serbest yağ asitleridir. Egzersizin başlamasıyla birlikte insülin zıttı hormonların salınımı artarken insülinin salgılanması baskılanır. Karaciğerde glikojen deposundan kana glukoz verilmesi hızlanır. Kasların insüline duyarlılığı arttığından kasların glukoz kullanımı 20 kat artar; sonuçta daha az insülinle daha fazla glukozun kas içine girmesi sağlanır ve kan şekeri düşer.

İnsülin Tedavisi

Acil durumlar dışında insülin subkutan (cilt altı) uygulanmaktadır. Sadece kısa etkili insülinler cilt altı, kas içi ya da intravenöz (damar içi) uygulanabilir. İnsülin doktor önerisine göre kullanılır ve dozu değiştirilemez. Günde tek doz ya da iki doz halinde 3 ya da 4 kez ya da sürekli cilt altı pompa tedavisi şeklinde uygulanabilir.

İnsülin Uygulamasında Temel İlkeler

Giriş

Diyabetes mellitus (DM) yani şeker hastalığı, vücutta üretilen insülin eksikliği sonucu ortaya çıkan kan şekerinin yükselmesi ve bundan kaynaklanan çok su içme, çok idrara çıkma gibi bulgularla karakterize olan kronik ve metabolik bir hastalıktır

Yaşlılarda Diyabetes Mellitus

Yaşlılarda DM hem fonksiyon bozulmasına hem de bilişsel etkilenmeye neden olabilmektedir. Diyabeti olan yaşlı bireylerde diyabeti olmayanlara göre;

İnsülin Hormonunun Görevleri

İnsülin pankreastan salınan bir hormon olup kan glukozuna (şekeri) duyarlıdır. Kan glukozu konsantrasyonu yükseldiği zaman, pankreastan beta hücreleri uyarılır ve insülin salgılanır.

Diyabet Belirtileri

Sık idrara çıkmak (poliüri), çok su içmek (polidipsi), çok fazla yemek (polifaji), kilo kaybı, sık enfeksiyonlar, bitkinlik/yorgunluk, kuru deri ve bulantı/kusmadır

Diyabet Tanı Yöntemleri

Bir kişide diyabet varlığını belirlemek için öncelikle diyabet varlığının araştırılması gerekir. Kişide; poliüri, polifaji, polidipsi, kilo kaybı, görme bozukluğu, sık enfeksiyona yakalanma ve yara iyileşmesinin geç olması gibi belirtiler diyabeti düşündürür. Ayrıca;

DM’de Laboratuvar Testleri

1. İdrar testleri; idrarla atılan glikoz ve keton miktarını belirlemek için yapılır.

2. Kan testleri

Diyabet Tipleri

İnsüline Bağımlı Diyabet (Tip I DM):

İnsülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği diyabet tipidir. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği olduğundan hastalar ömür boyu insülin kullanmak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet olarak da isimlendirilmektedir.

İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabet (Tip 2 DM):

İnsülin hormonu miktarı az ise veya dokularda insüline karşı direnç varsa, bu diyabete de Tip 2 diyabet denir. Diyabet hastalığının gelişmesinde hem genetik hem çevresel faktörler rol oynamaktadır. Ancak tip 2 diyabetin en önemli risk faktörleri fazla kilo ve hareketsiz yaşam tarzıdır. Dolayısıyla son yıllarda obezitenin (şişmanlık) giderek yaygınlaşması diyabet oranlarındaki artış ile doğrudan ilişkilidir.

Kimler Tip 2 DM Açısından Risk Altındadır?

Bir birey, aşağıdaki risk faktörlerine ne kadar sahipse gelişme riski o kadar yüksektir.

Gestasyonel Diyabet:

Gebelikte ortaya çıkan ve doğumdan sonra düzelen diyabet tipidir. Ancak gestasyonel diyabetli kadınların yaşamlarının ileriki dönemlerinde tip 2 diyabet riski % 30- 50 oranındadır ve bunlar düzenli olarak takip edilmelidirler. Gebelik sonrası kişinin sağlıklı beslenmeye özen göstermesi ve fiziksel aktivitesini arttırması diyabet riskini azaltabilir. Bu diyabet tipi bazen doğumu takiben kalıcı da olabilmektedir. Gestasyonel diyabet tanısı için gebelere 24-28. gebelik hastalarında şeker yükleme testi yapılmaktadır.

Prediyabet (Gizli şeker)

Gizli şeker, kişinin tip 2 diyabete yakalanma riskinin arttığını gösterir. Bir uyarı olarak gizli şeker ciddiye alınır ve kişiler yaşam tarzı değişikliklerini (diyet, egzersiz, kilo verme) gerçekleştirebilirlerse diyabetin ortaya çıkışını geciktirebilir veya önleyebilirler. Bir bireye prediyabet tanısı koyabilmek için bozulmuş açlık kan şekeri (100-125 mg/dl) bozulmuş glukoz toleransının (75 g ile oral glukoz tolerans testinde ilk iki saat glukozu 140-199 mg/ dl) HbA1C (%5.7-6.5) arası olması gerekir.

DM’nin Komplikasyonları ve Bakım

Yaşlı DM hastalarında DM kontrolünü etkileyen faktörler

Diyabet komplikasyonlarını incelemek için Tablo 5.4 ü inceleyiniz.

DM’nin Akut Komplikasyonları

Hipoglisemi: Yaşlılarda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının değişmesi nedeniyle ilaçların emilim ve atılım süresi değişmektedir. Bu nedenle genç bireylere göre hipoglisemi riski fazladır. Ayrıca yaşlılarda kullanılan salisilat (aspirin), nonsteroidal antiinamatuvar ajan kullanımı gibi ilaçlar antidiyabetik ilaçların etkisini artırabilir. Hipoglisemiye karşı hormonal cevap (adrenalin ve glugakon cevabı) bozulur. Bu nedenle yalnız yaşayan yaşlılarda hipoglisemi atakları günlerce fark edilmeyebilir.

Yaşlılarda sempatik sinir sistemi aktivitesinin artması nedeniyle hipoglisemiyi hissetmek zorlaşabilir ve hipoglisemiye yeterli yanıt oluşmaz.

Hipoglisemi gelişen yaşlıda; açlık hissi, soğuk terleme, titreme ve orta şiddette hipoglisemide solukluk, çarpıntı, baş ağrısı, konuşmada zorluk ve sinirlilik hâli olabilir. Eğer önlem alınmazsa bu belirtileri; bulanık görme, konsantrasyon bozukluğu, bilinç bulanıklığı ve bilinç kaybı izleyebilir. Bu durum uzun süredir DM olanlarda ve yaşlı bireylerde sıklıkla görülmektedir.

Hipoglisemiden korunma;

Glukometre Nasıl Kullanılır?

Glukometreyi kullanmaya başlamadan önce hasta ve ölçüm yapacak kişi ellerini yıkamalıdır. Eller yıkandıktan sonra ölçüm yapılacak parmak alkollü pamuk ile silinmelidir.

Şeker ölçüm cihazına stribi takılır, damla işareti çıktıktan sonra parmak delinerek kan gelmesi beklenir. İlk kan silinir ve parmak sıkılarak ikinci kan emici bölgeye damlatılarak ölçüm yapılır.

Hipoglisemi Durumunda Acil Müdahale Nedir?

Hastanın bilinci açık ise hipogliseminin tedavisinde hızla emilen karbonhidratların hemen alınması gerekir. Hastanın bilinci açık ve hasta yutabiliyorsa ağızdan şeker içeren gıdalar verilir. Bunun için meyve suyu ya da 4 çay kaşığı şeker verilir ve bunların etkin olabilmesi için hastanın yutması gözlenir.

Hastanın bilinci kapalı ise ağızdan şeker ya da başka bir şey verilemez (hasta uyaranlara cevap vermiyorsa bilinci kapalı demektir), sağlık bakım biriminde damar yolu ile %25-50 dekstroz verilir ve cilt altı glukagon verilir.

Hiperglisemi: Kanda şekerin normalin üstünde bulunmasıdır.

Hiperglisemi Belirtileri;

Hiperglisemik durumlar iki şekilde görülür; ketoasidoz koması ve hiperglisemik hiperozmolar nonketoik koma (HHNK).

Diyabetik koma olarak da bilinen diyabetik ketoasidoz, insülin yokluğuna bağlı gelişen ağır bir durumdur. İnsüline bağlı DM hastalarında daha sık gelişir. Susuzluk hissi, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma, görme bulanıklığı, yara iyileşmesinde gecikme, ciltte kuruma ve kaşıntı, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı gibi belirtileri vardır.

Diyabetin Kronik Komplikasyonları

DM tanısı alan ve uzun yıllar diyabetik olarak yaşayan bireylerde kronik komplikasyonların gelişme riski yüksektir. Bu komplikasyonlar hastalıkların ve ölüm riskinin artmasına neden olabilmektedir.

Diyabetes Mellitus Tedavi Planı

Beslenme Tedavisi

DM’de beslenme tedavisinin amaçları; kan şekerini normale yakın düzeylerde tutmak, hipo ve hiperglisemiyi önlemek, ideal vücut ağırlığını korumak ve sağlamak, diyabetin oluşturacağı diğer organ sorunlarını önlemek, hastaya yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak, hastanın yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Yaşlılarda yemek hazırlama sorunları, çiğneme problemleri, koku ve tat duyusunda değişim nedeniyle önerilen beslenme tedavisini sürdürmede sorunlar olabilir.

Egzersiz (Fiziksel Aktivite)

DM’de egzersiz, tedavinin önemli basamaklarından biridir. İstirahat durumunda kasların başlıca enerji kaynağı serbest yağ asitleridir. Egzersizin başlamasıyla birlikte insülin zıttı hormonların salınımı artarken insülinin salgılanması baskılanır. Karaciğerde glikojen deposundan kana glukoz verilmesi hızlanır. Kasların insüline duyarlılığı arttığından kasların glukoz kullanımı 20 kat artar; sonuçta daha az insülinle daha fazla glukozun kas içine girmesi sağlanır ve kan şekeri düşer.

İnsülin Tedavisi

Acil durumlar dışında insülin subkutan (cilt altı) uygulanmaktadır. Sadece kısa etkili insülinler cilt altı, kas içi ya da intravenöz (damar içi) uygulanabilir. İnsülin doktor önerisine göre kullanılır ve dozu değiştirilemez. Günde tek doz ya da iki doz halinde 3 ya da 4 kez ya da sürekli cilt altı pompa tedavisi şeklinde uygulanabilir.

İnsülin Uygulamasında Temel İlkeler