Kandaki bilirubinin depolanmasına bağlı cilt renginin sarı olmasına sarılık denir. Yenidoğan sarılığı gözle değerlendirilebilecek bir durum değildir. Sarılığın düzeyi kesin olarak serumdaki bilirubin yoğunluğu ile otaya çıkar. Yenidoğan sarılığı bebeklerin pek çoğunda doğumu takip eden haftalarda görülür. Yenidoğan sarılığı nedenleri arasında en ciddi durum ise kan uyuşmazlığıdır. Sarılığın tedavisi sebebe bağlı olarak değişmektedir. Sarılık tehlikeli seviyelere çıkmadan gerekli müdahale yapılmalıdır.
Bilirubinin büyük bir kısmı yaşlı alyuvarların yıkılması sonucu oluşur. İndirekt bilirubin olarak adlandırılan bu ürün albumin ile bağlanarak karaciğere kan yolu ile taşınır. Direkt bilirubin olarak adlandırılan bu ürün daha sonra safraya buradan da kaka ile vücuttan atılır. Bilirubinin serumdaki yoğunluk 5 mg/dl’den fazla olursa sarı renk ciltte görünür hale gelir. Fizyolojik sarılıkta bilirubin düzeyleri genellikle miyadında doğmuş bebekte 12.9 mg/dl’yi, erken doğmuş bebekte 15 mg/dl’yi geçmez. Bebeğe zarar verebilecek sarılık düzeyi çoğu araştırmada 30ml/dl olarak gösterilmekte olsa da hekimler 20 ml/dl üzerinde daha sık kan tahlili yaptırır bunun sebebi riski doğru değerlendirebilmektir.
Zamanında doğmuş yenidoğan bebeklerin % 60’ında, erken doğmuş bebeklerin % 80’inde ilk bir hafta içinde değişik derecelerde sarılık gelişir. Bu, araştırma gerektirmeyen Fizyolojik Sarılık denilen normal bir olaydır. Doğumdan sonra karaciğerdeki enzim sisteminin yavaş çalışması bunun en önemli nedenidir. Yenidoğan bebekler genellikle ikinci veya üçüncü gün sararırlar. Birkaç gün sonra karaciğerdeki enzim sisteminin hızı giderek artar ve sarılık doğumdan sonraki iki hafta içinde kaybolur. Yeni doğan sarılığı bulaşıcı değildir. Erken beslenme bilirubin düzeylerini azaltır. Anne sütü ile beslenme yenidoğan sarılığının süresini uzatır.
Sarılık, alyuvarların aşırı yıkımı sonucu artmış bilirubin üretimi olduğunda ve kandaki bilirubin yoğunluğu çok yüksek düzeylere ulaştığında tehlikeli olur. Patolojik sarılık olarak adlandırılan bu durumun en önemli nedeni kan grup uyuşmazlığıdır.
Yenidoğanın kan grubu uyuşmazlığına bağlı durumlar (ABO veya Rh uyuşmazlığı) ABO uyuşmazlığında annenin kan grubu O ve bebek kan grubu A veya B’dir. Rh uyuşmazlığı ise anne Rh negatif iken bebek Rh pozitiftir. Anne Rh negatif, baba Rh pozitif ve birinci gebelikteki bebek Rh pozitif ise bu anneye doğumdan sonraki ilk 72 saatte mutlaka bir sonraki gebelikteki bebeği korumak için uygun tedavi (insan anti-D globulin “RhoGAM”) yapılmalıdır. Bu yapılmazsa ikinci gebelikteki bebek risk altına girecektir. Gebeliğin 28.-32. haftaları arasında yapılacak bir doz RhoGAM’ın ardından doğumdan hemen sonra yapılacak ikinci doz RhoGAM’ın tek dozdan daha etkili olduğu bildirilmiştir.
Bu nedenle, ilk gebelikte doğum öncesi anne kan grubuna bakılmalı, anne Rh negatif ise baba kan grubu değerlendirilmelidir.
Bu bebeklerde yeni doğanın karaciğeri artmış bilirubin yükü ile baş edemeyeceğinden sarılık doğumdan sonra hızla gelişir. Bu bebeklerde sarılık genellikle ilk günde belirgin hale gelir. Bu bebekler evine gönderilmiş ise hemen sarılığın tanı ve tedavisinin yapıldığı bir sağlık merkezine götürülmelidir.
Daha nadir görülen nedenler alyuvarların enzim sitemindeki bozukluklar, bebekte ciddi enfeksiyon durumu ve doğumda bebeğin başında meydana gelen doğum kanalından geçerken oluşan şişliklere bağlı olabilir.
Bilirubinin kan düzeyi çok yükselirse beyine geçerek beyin hücrelerine zarar verir. Bilirubin Ensefalopatili (Kernikterus) denilen bu durumda bebeklerde zeka geriliği, sağırlık, konuşma bozuklukları, hareketlerde düzensizlik ve öğrenme güçlükleri gelişebilir.
Yeni doğan sarılığı her zaman özel dikkat gerektirir. Bu nedenle sarılığı fark edilen bir bebek geciktirilmeden doktora götürülmelidir. Çünkü yüksek bilirubin düzeyleri beyine toksiktir.
Ciltten ölçüm ile sarılık düzeylerini belirleyen aletler bulunmasına rağmen, sarılığın kesin değerlendirilmesi sadece laboratuvarda serum bilirubin konsantrasyonları ölçülerek yapılır. Bilirubin birikimi, baştan aşağı; merkezden çevreye (baştan el ve ayaklara) doğru ilerlediği için hekim gözle vücut alanlarına bakarak yaklaşık bilirubin düzeyini tahmin edebilir fakat bilirubinin yüksek düşünüldüğü durumlarda mutlaka test yapılmalıdır.
Hekim uygun yaklaşımı sarılığın derecesine göre belirler. Bunlar aşağıdaki üç yaklaşımdan biri olabilir:
Fototerapi bilirubini ciltte, karaciğerde safra ile atılan, suda çözünen izomerlerine dönüştürür. Etkili fototerapi bilirubin düzeylerini düşürür, kan değişimini önler ve bilirubin ensefalopatisini önler. Fototerapinin bebeğin vücut ısısı kontrol edildiği ve gözleri kapatıldığı sürece önemli bir zararlı etkisi yoktur.
Prof. Dr. Mehmet Satar
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı, Adana