YENİ EVLENDİK… ACABA BABA OLMAM İÇİN SPERMİM YETERLİ Mİ?

Yeni evli bir çiftin en büyük hevesi, hiç kuşkusuz sağlıklı bir evlat sahibi olmaktır. Çoğu kez de, “Yaşımız erken, baba1 şimdilik acele etmeyelim, nasıl olsa ileride olur.” şeklinde bir inanış vardır. Doğru, yeni evli çiftlerin büyük kısmında, yaklaşık %85, ilk bir yıl içerisinde gebelik görülmekte. İyi de, ya geri kalan %15’lik kısmın içindeysem, o zaman ne olacak? Acaba şimdiden önlemini alsam faydası olur mu, yoksa beklemekle geç kalmış olur muyum? İşte asıl sorun da budur, yani beklemekle bir şeyleri kaçırır mıyız?

Eğer bir risk varsa, evet, beklemekle bir şeyler kaçar. Bu riskler nelerdir;

  1. Erkeğe ait riskler:
  1. Kadına ait riskler: İleri yaşta olmak (34’ün üzeri), adet düzensizlikleri, pelvik bölgeyi içine alan karın içinde ağır enfeksiyon geçirilmiş olması, genital akıntı bulunması, ailede erken menopoz hikayesi olması, kemoterapi ya da ışın tedavisi alınması gibi bazı durumlar kadında ciddi risk oluşturur. Bunların dışındaki olası nedenleri de göz önüne alarak bir kadın doğum uzmanına danışılması gerekir.

Biz burada erkek açısından değerlendiriyoruz. Eğer yukarıdaki yazılanlardan biri varsa, hiç vakit kaybetmeden araştırmaya başlanmalıdır. Çünkü böyle durumlarda beklemenin bir faydası olmayacağı gibi, erkenden tedavi verilmesi yararlı da olabilir. Veya doğrudan tüp bebeğe geçilebilir de.

baba2 Diyelim bu faktörlerden hiç birisi yok. O zaman ne yapmalı? Bu durumda 2 yol izlenebilir. Ya doğal yolla çocuk olması için düzenli cinsel ilişkilere girilerek beklenilebilir ya da biraz titiz davranarak sperm kalitesi incelenebilir. Şayet bekleme seçeneğine karar verilmişse bir yıl beklenilebilir ama bir yıl içerisinde gebelik görülmediği zaman daha fazla beklemeden tetkike başlanması iyi olur. Ancak şunu da unutmamalı, 15 yıl içerisinde bile doğal yolla çocuk olduğu görülmüştür. Yani bir yıl beklemekle baba olunamıyorsa bu mutlaka olmayacak anlamına gelmez, daha da beklemekle eşiniz gebe kalabilir. Ancak her geçen ay bu şans biraz daha azalır. Ben bir yıl içerisinde olmuyorsa tetkike ve tedaviye geçilmesini öneriyorum.

Çocuk konusunda hassas olanlar evlenir evlenmez ya da daha çocuk düşünmeye başlar başlamaz tetkiklere geçebilirler. Yapılacak ilk iş sperm analizidir. Sperm tahlili 15 gün arayla en az 2 defa tekrarlanmalı. Eğer son 3 ay içerisinde ağır bir hastalık geçirilmişse, örneğin ateşli enfeksiyonlar, sperm tahlili hastalığın üzerinden 3 ay geçtikten sonra yapılmalıdır. Çünkü geçirilen hastalıkların sperme yansıması yaklaşık 3 ay sonra olur.

Tahlilde az da olsa sperm çıkıyorsa merak etmeyin, doğal yolla çocuğunuz olabilir. Toplam hareketli sperm sayınız 2 milyon da olsa gebelik görülmüştür (van Zyl 2006). Hatta 100 bin ile de baba olan erkekler bulunmakta (Matorras 1996). Ancak sayının bu kadar düşük olduğu durumlarda gebelik olasılığı da düşer. İstatistikler bu oranın %1-8 arasında olduğunu göstermiştir. Sayı 10 milyona yaklaştıkça şans da artar: %23.

baba3 Sperm tahlillerinde normal sperm sayısı için 15 milyon/mL yazar. Bu, çocuk olması için gereken en düşük sperm sayısıdır. Daha yüksek olması sonucu değiştirmez. Ama daha düşük gelmişse yine çocuk olur ancak bunun görülme olasılığı azalmış demektir. Yani 15 milyondan düşük diye endişe etmenize gerek yok. Belki sizin babanızın da sperm sayısı çok düşüktü ama sizi dünyaya getirmeye yetti, kim bilir?

Burada önemli olan bir değer de hareketli spermlerin oranıdır. Yine tahlillerde hareketli spermlerin oranının en az %32 olması gerektiği yazar. Hareketli derken kastedilen, hızlı ya da yavaş olsun ileri gidebilen tüm spermlerdir. Eskiden hızlı sperm oranının >%25, yavaş hareket eden sperm oranının da yine %25 olması gerektiği söylenirdi. Ancak 2010 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu kriterleri değiştirerek, hızlı ve yavaş tüm spermlerin toplamının değerlendirilmesinin yeterli olduğunu bildirdi. Bu da %32 ya da daha yüksek olmalı. Diyelim ileri hızlı sperm oranınız sıfır, ileri yavaş ise %32 geldi. Artık bu tamamen normal kabul ediliyor. Çünkü ikisinin toplamı %32, yani normal. Hatta yine istatistiksel analizler, doğal yolla çocuk olması için spermlerin %10’unun hareketli olmasının bile yeterli olacağını gösteriyor.

Gelelim sperm morfolojisi, yani normal şekilli sperm oranına. Yine WHO kriterlerine göre tüm spermlerin en az %3’ünün normal şekle sahip olması gerekir. Ancak sperm morfolojisi çok sübjektif bir değerlendirmedir. Bakanın yorumuna göre değişiklik gösterebilir. Henüz tam anlamıyla standardize edilmiş değildir. Aynı sperm örneği için birisine göre normal morfoloji değeri %0 iken, diğer gözlemci bunu %5 olarak da bildirebilmekte. Kaldı ki, kuyruğunun şekli bozuk olan bir sperm de bozuk morfolojili olarak değerlendirilir ama bu sperm sağlıklı bir baş yapısına sahip olup, doğal yolla gebelik sağlayabilir. Döllenmenin olması için esasen sperm başının şekli önemlidir. Bütün spermlerin başının bozuk şekilli olduğu durumlar çok nadir görülür. Örneğin globozoospermi ya da pinhead (nokta baş sperm) anomalilerine çok az rastlanılır. Zaten bunlar da kim değerlendirirse değerlendirsin hemen dikkat çekeceği için şüpheye yer bırakmaksızın rapor edilir. Ben böyle nadir durumlar dışında sperm morfolojisinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Son yıllarda bunun dışında, ileride anlatacağım gibi başka kriterler daha önem kazanmıştır.

Gelelim tüm sperm parametrelerinin tamamen normal sınırlar içerisinde olduğu erkeklere. Sperm tahlilinin normal olması, spermlerin tamamen sağlıklı olup, kesinlikle gebelik sağlayacağı anlamına gelmez. Bunlar da en az sperm değerleri bozuk erkekler kadar risk altında olabilir.

Sperm tahlili ne olursa olsun, ister çok düşük ister normal sınırlarda, aşağıdaki faktörler bir spermin sağlıklı bir çocuk dünyaya getirip getirmeyeceği konusunda asıl belirleyici kriterlerdir:

  1. Sperm DNA hasar oranı
  2. Spermde oksidatif strese yol açacak zararlı metabolitlerin fazlalılığı
  3. Sperm erken yaşlanması ya da apopitoz
  4. Sperm genetik malzemesinin anormal olması: anöploidik spermlerde artış ve haploid yapıdaki hücrelerin azlığı.

İşte, bu 4 faktör spermlerin sağlığı bakımından ayrıca incelenmelidir. Eğer bunlar sağlıklı gelirse, o zaman rahatlıkla spermlerin de sağlıklı olduğu kanısına varılabilir. Değilse, tedavi edilerek normale getirilmelidir. Bu konularda daha detaylı bilgi, diğer yerlerde verildi.

Sperm tahlilinde en korkulan sonuç; azoospermidir, yani ölü ya da canlı hiç sperm hücresi bulunmaması! Ama endişe etmeyin, bu konuda da yapılacak çok şey var. Sizin yapacağınız ise biraz sabırlı olmak.

Diğer yandan, ister hiçbir tetkik yapmadan doğal yolu bekleyecek olun, isterseniz tetkiklere başlayın, herkes için baba4 geçerli bazı ortak önerilerimiz olacak. Sperm sağlığı, erken yaşlarda alınacak tedbirlerle korunabilir. Günümüz yaşam şartları çok sayıda yanlış alışkanlıklar içerir. Tedavi aşamasında da bu yanlışları düzeltmek çok önemlidir. Sadece ilaç ya da ameliyattan fayda beklenmesi bazen yeterli olmayabilir. Sürekli aynı hatalı yaşam tarzını devam ettirmek, tedavinin etkinliğini de azaltır. Bir erkeğin baba olmasında yaşam tarzının, beslenmenin ve bitkisel ya da vitamin türü beslenme ürünlerinin önemli rolü bulunduğuna dair her gün yeni kanıtlar toplanmaktadır. Aşağıda bunların belli başlıları listelenmiştir. İster doğal yolla çocuk olması için isterse tüp bebek yöntemlerine karar verilmiş olsun, bu listedeki önerilere uyulması başarıyı anlamlı derecede etkiler.

Bu konuda daha detaylı bilgi verildi. Bunlardan da faydalanabilirsiniz.

Netice olarak, yeni evlenmişseniz önce bir risk taşıyıp taşımadığınızı değerlendirin. Risk varsa, doktorunuza başvurabilirsiniz. Risk yoksa bir yıl bekleyin. Bu sırada yaşam tarzı ve beslenmenizle ilgili önlemler alabilirsiniz. Olmazsa, sperminizi kontrol ettirin. Hepinize sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dilerim.