Açıköğretim ders notları öğrenciler tarafından ders çalışma esnasında hazırlanmakta olup diğer ders çalışacak öğrenciler için paylaşılmaktadır. Sizlerde hazırladığınız ders notlarını paylaşmak istiyorsanız bizlere iletebilirsiniz.
Açıköğretim derslerinden Yönetim Bilimi 2 Dersi 4. Ünite Özet için hazırlanan ders çalışma dokümanına (ders özeti / sorularla öğrenelim) aşağıdan erişebilirsiniz. AÖF Ders Notları ile sınavlara çok daha etkili bir şekilde çalışabilirsiniz. Sınavlarınızda başarılar dileriz.
Yönetim biliminde, çalışanların etkinlik ve verimliliği açısından bakıldığında, performans ölçümü ve yönetimi, 1800’lü yılların sonunda ABD’de ortaya çıkan “Yönetim Hareketi”ne kadar götürülebilir. Bu hareket içinde yürüttüğü araştırmalar ve öne sürdüğü fikirler açısından hareketin diğer temsilcilerine göre daha fazla bilinen Frederick Taylor (2005), çalışanların verimliliğinin artırılması için hızlı ilerleme ve yükselme imkânı, çok çalışma karşılığı primli ücret, uygun çalışma ortamı gibi çeşitli teşviklerin verilmesini; başarısız çalışanların ise cezalandırılması yerine, kendilerine zaman verilip işinde başarılı olabilmesi için gerekli desteğin sağlanması gerektiğini öne sürmüştür. Bu dönemde temelleri atılan klasik yönetim düşüncesi iş, karar ve örgütlenmede rasyonelliğin sağlanması, ekonomik ve teknik verimliliğin artırılması, verimlilik artışları için “en iyi tek yolun” bulunması düşüncesine dayanmıştır.
Neoklasik yönetim yaklaşımı, klasik yönetim kuramının göz ardı ettiği, örgütlerde insan davranışını inceleme konusu yapmıştır. Bu nedenle davranışsal yaklaşım veya insan ilişkileri okulu olarak da anılır.
Chester Barnard’ın da dahil olduğu neoklasik yönetim yaklaşımının da temel kaygısı üretimde ve yönetimde verimliliğin nasıl artırılacağı olmuştur. Ancak klasik yönetim teorisinden farklı olarak neoklasikler verimlilik artışında insan ve grup faktörünü keşfetmiş ve örgütlerde mikro ve meso düzeyde araştırmalar yürütmüştür. Bu yaklaşım insanı kendi başına bir amaç olarak değil de, verimlilik artışını sağlamanın bir aracı olarak görmüştür. Bu bağlamda, çalışan bireylerin ihtiyaçları, motivasyonları, psikolojisi, aidiyetleri, sosyal ilişkileri ve grup dinamikleri de dikkate alınarak birey ve gruplar incelenmiştir.
Ünlü yönetim bilimci Drucker’ın “amaçlara göre yönetim” (management by objectives, MBO) yaklaşımı performans yönetiminin gelişiminde önemli etkisi olmuştur.
1980’li yıllardan itibaren özel sektörde küreselleşmeyle birlikte rekabetin derinleşmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanların artması ve devletin yeniden yapılanmasıyla birlikte piyasa odaklı yönetim anlayışının gelişmesi işletmeleri sanayi dönemine özgü standart ve kitlesel nitelikte mal ve hizmet üretme anlayışlarını değiştirerek müşteri odaklı ve çeşitliliğe dayalı esnek üretim anlayışını benimsemeye yöneltmiştir. Bu gelişmeler ise işletmelerde kalite, verimlilik, etkinlik, müşteri odaklılık ve esnek üretim gibi ilke ve değerlerin öne çıkmasına paralel olarak toplam kalite yönetimi, stratejik planlama, performans ölçümü, personel güçlendirme, insan kaynakları yönetimi ve kıyaslama (benchmarking) gibi yeni yönetim tekniklerinin gelişmesini sağlamıştır.
Benchmarking, “benchmark” sözcüğünden türetilmiştir. Benchmark, sözlüklerde “sabit nokta, referans, bir ölçüyü sonradan hatırlayabilmek için kullanılan işaret, arazi üzerinde çalışma yapanların bir kaya, duvar veya bina üzerine taktıkları nirengi işareti, ölçümlerde referans alınabilecek nokta” biçiminde tanımlanmaktadır. Benchmarking kavramı Türkçeye kıyaslama ve örnek edinme olarak çevrilmiştir.
Kıyaslama: Bir organizasyonun kendi performansını yükseltebilmek için, üstün performansı olan diğer organizasyonları inceleyerek kendisiyle kıyaslaması ve iyi uygulamaları örnek edinmesidir.
Performans yönetiminin tarihsel gelişimine göz attıktan sonra günümüzde performans yönetiminin bileşenleri haline gelen etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik kavramları ile performans yönetimiyle ilişkili diğer kavramlar açıklanabilir.
Ekonomiklik, Verimlilik ve Etkinlik
Ekonomiklik (tutumluluk), mal ve hizmet üretiminin en düşük maliyetle ve en uygun zamanda, belirlenmiş olan hedefler doğrultusunda gerçekleştirilmesidir.
Verimlilik kavramı, kullanılan kaynaklarla üretilen ve sunulan çıktı arasındaki ilişki olup matematiksel olarak çıktının girdiye oranlanmasıyla ölçülmektedir. Bu açıdan verimlilik, en az girdi kullanılarak veya aynı girdi miktarı ile daha fazla mal ve hizmet üretilmesiyle sağlanır.
Etkinlik, örgütün önceden amaçladığı faaliyetlerin ne kadarına ulaşıldığını gösteren bir kavramdır. İlk bakışta birbirine benzemekle birlikte, verimlilik ve etkinlik kavramları arasında önemli bir fark vardır. Verimlilik sadece girdi maliyetlerinin ve çıktı değerlerinin para cinsinden ölçülebildiği durumlarda geçerli iken, etkinlik çıktı ve değerlerin parasal değerlerle ölçülemediği durumlarda söz konusudur. Ayrıca etkinlik sonuçlarla ilgili iken, verimlilik bu sonuca nasıl ulaşıldığını gösterir.
Performans ve Performans Yönetimi
Performans, önceden belirlenen amaçlara ve standartlara uygun olarak bir işin veya faaliyetin yerine getirilmesidir. Bir yönetim tekniği olarak performans yönetimi, önceden belirlenen amaçlara ulaşmak için örgütün mevcut ve geleceğe ilişkin durumları ile ilgili bilgi toplama, bunları karşılaştırma ve performansın sürekli gelişimini sağlayacak gerekli önlemleri alma, bununla ilgili faaliyetleri yürütmeyi içeren bir süreçtir.
Kamu veya özel sektör örgütlerinde performans yönetiminin planlama, ölçme, ölçüt (gösterge) ve raporlama olmak üzere dört temel bileşeni söz konusudur.
Performans Planı
Performans planı, örgütlerin stratejik amaç ve hedefleri ile yıllık performans hedeflerini, bu hedeflere ulaşmada başvurulacak olan proje ve faaliyetleri ve performans hedeflerinin gerçekleşme düzeyini ölçmeye yarayan performans ölçütlerini içeren bir dokümandır.
Performans Ölçütü
Performans ölçütü veya performans göstergesi, bir örgütün performans hedeflerine ne düzeyde ulaştığını ölçmek, değerlendirmek ve izlemek için kullanılan araçlardır.
Doğru ölçümlerin yapılabilmesi için performans ölçütlerinin şu özelliklere sahip olması beklenir:
Performans Ölçümü
Performans ölçümü, belirli ölçüt ve göstergelere dayalı olarak bir örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyetleri ve personelinin başarısının nicel veya nitel olarak ortaya konulmasıdır.
Performans Raporu
Performans raporu, bir örgütün, departmanın veya çalışan hakkındaki performans bilgisinin değerlendirildiği ve açıklandığı belgedir. Faaliyet raporu örgüt açısından stratejik amaçlar ve performans hedeflerinin gerçekleşme durumunu, ortaya çıkan sapmaların nedenlerini, örgütün kurumsal kapasitesine (personel durumu, bütçe ve mali yapı gibi) ilişkin bilgileri içermektedir. Bireysel performans raporu ise çalışanların belirlenen hedeflere ulaşma durumu ve değerlendiricilerin çalışan hakkındaki kanaatlerini açıklamaktadır.
Performans kavramını, bir işi yapan bir bireyin, grubun ya da örgütün o işle amaçlanan hedefe yönelik nereye varabildiğinin, yani neyi elde ettiğinin nicel (miktar) ya da nitel (kalite) olarak anlatımıdır (Baş ve Artar, 1990: 13). Bu tanımdan yola çıkıldığında performans yönetiminin üç boyutu veya düzeyinin bulunduğu söylenebilir: Birey (mikro), takım veya grup (meso) ve örgüt (makro).
Bireysel Performans (Performans Değerleme)
Bir örgütte, orta ve üst düzey yöneticiler de dahil olmak üzere, çalışanların bir işi veya faaliyeti yerine getirirken gösterdikleri başarı düzeyi bireysel performansı ifade eder.
Takım Performansı
Kapsamlı proje veya programların başarılı olması bireysel çaba ve performansın ötesinde grup ya da takım çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Böyle durumlarda ise proje grubu veya takımın bir bütün olarak performansının değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.
Örgüt Performansı
Örgütlere sistem olarak yaklaştığımızda, hem genel sistem performansından hem de alt sistemlerin performanslarından söz etmek gerekir.
İyi işleyen bir performans yönetimi, planlamadan yönlendirmeye, bütçelemeden insan kaynaklarının yönetimine kadar örgütlere birçok yönden katkıda bulunur. Performans yönetiminin örgütsel amaçları veya örgütlere sağlayacağı avantajlar şunlardır:
Örgütlerde performans yönetimine geçiş kararı alındıktan sonra örgüt çalışanlarının sürece alışması için bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bu kapsamda gerçekleştirilecek toplantılar, seminerler ve hizmet içi eğitimler örgütte performans yönetimine karşı gösterilecek muhtemel direnci azaltır. İkinci aşamada, belirli bir performans yönetim sisteminin kurulması, performans ölçüm modelinin belirlenmesi, performans planlarının oluşturulması, bu kapsamda performans ölçütlerinin ortaya konulması, performans ölçümlerinin gerçekleştirilmesi, performansın analiz edilmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması gerekir.
Performans Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi
Performans yönetim sistemi, bir örgütte performans planlama, izleme, ölçme, gözden geçirme ve raporlama süreçlerinin nasıl organize edilip yönetileceğini açıklayan bir çerçevedir.
Performans Planlaması
Performans planları sayesinde örgütün daha uzun vadeli amaç ve hedefleri yıllık, somut, ölçülebilir hedeflere dönüşür. Performans planları, genellikle bir yılı aşmayan hedefler, faaliyet ve projelerin gösterildiği operasyonel planlardır.
Örgütte stratejik yönetim sürecinin yürütülmesi durumunda, stratejik planlarda yer alan orta ve uzun vadeli amaçlar doğrultusunda performans planlamasının yapılması gerekir.
Strateji, belli amaçları gerçekleştirmek üzere uzun dönemli belirlenen yol ve yöntemlerdir. Stratejik plan, kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren plandır.
Performans Ölçütlerinin Belirlenmesi
Kamu veya özel sektör örgütlerinde yaygın olarak kullanılan performans ölçütleri şunlardır;
Performans Ölçümü ve Analizi
Bir örgütün çalışanları ve faaliyetlerinin performans hedeflerine ulaşma düzeyi düzenli aralıklarla ölçülür. Bu ölçümde performans ölçütlerinin gerçekleşme düzeyi nicel veya nitel olarak ortaya konulur.
Performans Raporlama
Performans analizinin ardından ulaşılan sonuçların yani performans bilgisinin üst yönetime ve diğer ilgili paydaşlara raporlanması gerekir. Performans raporları, performans hedefleri, performans ölçütleri, performans gerçekleşmeleri, performans analiz sonuçları, bütçe ve mali yapı ve insan kaynakları gibi konularda veri, istatistik ve bilgi içerir.
Örgütsel düzeyde performans yönetimi ve iyileştirilmesinde kullanılan çok sayıda model ve araç bulunmaktadır.
EFQM (European Foundation for Quality Management) Mükemmellik Modeli
EFQM Mükemmellik Modeli, Avrupa Kalite Ödülü çerçevesinde örgütlerin değerlendirilmesi için 1992 yılının başlarında oluşturulmuştur. EFQM modeli özdeğerlendirme aracı, diğer örgütlerle kıyaslama yolu, gelişme gösterilen alanların tanımlanması için bir rehber ve örgütsel yönetim sistemi için bir temel olarak işlev görebilir. Bu model, beşi “kolaylaştırıcılar” (enablers) ve dördü “sonuçlar” (results) olmak üzere dokuz kriterden oluşur. Kolaylaştırıcı ölçütler arasında liderlik, siyasa ve strateji, insanlar, süreçler, ortaklıklar ve kaynaklar bulunurken; sonuçlarla ilgili ölçütler ise çalışan sonuçları, müşteri sonuçları, toplum sonuçları ve kilit performans sonuçlarından oluşmaktadır.
Dengeli Puan Kartı Modeli
1990’lı yıllarda Robert Kaplan ve David Norton tarafından önerilen Dengeli Puan Kartı Modeli, önceleri performans ölçüm aracı olarak geliştirilmiş olsa da kısa süre içinde hedefleri, faaliyetleri ve ölçütleri birleştirerek örgütsel stratejinin yönetilmesi için çok boyutlu bir çerçeve olarak kullanılmıştır. Bu model müşteriler, finans, iç süreçler ve örgütsel öğrenme ve gelişmeden oluşan dört perspektife sahiptir.
Performans Prizması
Performans Prizması, performans ölçümü ve yönetimi için paydaş merkezli bir çerçeve sunmaktadır. Bu model, Cranfield Yönetim Okulu İş Performansı Merkezi tarafından ortaya konulmuştur. Dengeli Puan Kartı Modelinden yola çıkılarak geliştirilmekle birlikte, ondan farklı olarak paydaşların mevcut ve gelecekteki talep ve ihtiyaçları ile örgütün paydaşlarından talep ve beklentilerinin neler olduğu düşünülerek bir örgütün bütün paydaşları sürece dâhil edilir. Stratejiler, süreçler ve becerilerden oluşan üç boyutlu bir çerçeve paydaşlarla olan örgütsel ilişkiler ışığında değerlendirilir.
ISO 9000:2000
ISO 9000 kalite yönetim sistemleri, bir örgütte süreçlerin iyileştirilmesini sağlar, örgüte uluslararası açıdan tanınan bir statü kazandırır, çalışanların örgütün amaçlarını gerçekleştirmedeki rollerini bilmelerine ve böylece iş tatmini ve moralin yükselmesine yardımcı olur, esnek olması sayesinde sadece özel sektör örgütlerinde değil kamu kurum ve kuruluşlarında da uygulanabilir.
Kaizen Blitz
Kaizen, iş süreçlerinde sürekli iyileştirmeler yapmayı öneren bir Japon yönetim felsefesidir. Kelime olarak sürekli gelişim anlamına gelir. Kaizen Blitz, iş süreçlerini iyileştirmek için kısa dönemli ve hızlı iyileşmelerin sağlandığı bir modeldir. Sürekli gelişim anlamına gelen “Kaizen”, iş süreçlerinde sürekli iyileştirmeler yapmayı öneren bir Japon yönetim felsefesidir. “Blitz” ise verimsizlikle kapsamlı bir mücadele yürütülmesini ifade eder. Bu model sürekli iyileştirme, liderlik sorumluluğu, personelin güçlendirilmesi ve kayıpların önlenmesine odaklanma gibi ilkelere dayanır.
Altı Sigma
Altı Sigma Modeli, müşteri memnuniyetini artırmayı, döngüsel zaman ile hata ve kusurları azaltmayı amaçlar. Altı Sigma, örgütlerin daha akılcı yollardan süreçleri yönetme ve iyileştirmelerine yardımcı olur. Model, müşteri memnuniyeti, döngüsel zaman ile hata ve kusurları azaltmaktan oluşan üç ana hedefe sahiptir. Örgütler Sigma Ölçeğini kullanarak performanslarını ölçmektedir. Ortaya çıkan performans sapmalarının nedenlerini ve bunları azaltmanın yollarını tanımlamak için sıkı bir veri analizine dayanır.
Performans yönetiminin uygulanmasında ortaya çıkan belli başlı sorunlar şunlardır:
Yönetim biliminde, çalışanların etkinlik ve verimliliği açısından bakıldığında, performans ölçümü ve yönetimi, 1800’lü yılların sonunda ABD’de ortaya çıkan “Yönetim Hareketi”ne kadar götürülebilir. Bu hareket içinde yürüttüğü araştırmalar ve öne sürdüğü fikirler açısından hareketin diğer temsilcilerine göre daha fazla bilinen Frederick Taylor (2005), çalışanların verimliliğinin artırılması için hızlı ilerleme ve yükselme imkânı, çok çalışma karşılığı primli ücret, uygun çalışma ortamı gibi çeşitli teşviklerin verilmesini; başarısız çalışanların ise cezalandırılması yerine, kendilerine zaman verilip işinde başarılı olabilmesi için gerekli desteğin sağlanması gerektiğini öne sürmüştür. Bu dönemde temelleri atılan klasik yönetim düşüncesi iş, karar ve örgütlenmede rasyonelliğin sağlanması, ekonomik ve teknik verimliliğin artırılması, verimlilik artışları için “en iyi tek yolun” bulunması düşüncesine dayanmıştır.
Neoklasik yönetim yaklaşımı, klasik yönetim kuramının göz ardı ettiği, örgütlerde insan davranışını inceleme konusu yapmıştır. Bu nedenle davranışsal yaklaşım veya insan ilişkileri okulu olarak da anılır.
Chester Barnard’ın da dahil olduğu neoklasik yönetim yaklaşımının da temel kaygısı üretimde ve yönetimde verimliliğin nasıl artırılacağı olmuştur. Ancak klasik yönetim teorisinden farklı olarak neoklasikler verimlilik artışında insan ve grup faktörünü keşfetmiş ve örgütlerde mikro ve meso düzeyde araştırmalar yürütmüştür. Bu yaklaşım insanı kendi başına bir amaç olarak değil de, verimlilik artışını sağlamanın bir aracı olarak görmüştür. Bu bağlamda, çalışan bireylerin ihtiyaçları, motivasyonları, psikolojisi, aidiyetleri, sosyal ilişkileri ve grup dinamikleri de dikkate alınarak birey ve gruplar incelenmiştir.
Ünlü yönetim bilimci Drucker’ın “amaçlara göre yönetim” (management by objectives, MBO) yaklaşımı performans yönetiminin gelişiminde önemli etkisi olmuştur.
1980’li yıllardan itibaren özel sektörde küreselleşmeyle birlikte rekabetin derinleşmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanların artması ve devletin yeniden yapılanmasıyla birlikte piyasa odaklı yönetim anlayışının gelişmesi işletmeleri sanayi dönemine özgü standart ve kitlesel nitelikte mal ve hizmet üretme anlayışlarını değiştirerek müşteri odaklı ve çeşitliliğe dayalı esnek üretim anlayışını benimsemeye yöneltmiştir. Bu gelişmeler ise işletmelerde kalite, verimlilik, etkinlik, müşteri odaklılık ve esnek üretim gibi ilke ve değerlerin öne çıkmasına paralel olarak toplam kalite yönetimi, stratejik planlama, performans ölçümü, personel güçlendirme, insan kaynakları yönetimi ve kıyaslama (benchmarking) gibi yeni yönetim tekniklerinin gelişmesini sağlamıştır.
Benchmarking, “benchmark” sözcüğünden türetilmiştir. Benchmark, sözlüklerde “sabit nokta, referans, bir ölçüyü sonradan hatırlayabilmek için kullanılan işaret, arazi üzerinde çalışma yapanların bir kaya, duvar veya bina üzerine taktıkları nirengi işareti, ölçümlerde referans alınabilecek nokta” biçiminde tanımlanmaktadır. Benchmarking kavramı Türkçeye kıyaslama ve örnek edinme olarak çevrilmiştir.
Kıyaslama: Bir organizasyonun kendi performansını yükseltebilmek için, üstün performansı olan diğer organizasyonları inceleyerek kendisiyle kıyaslaması ve iyi uygulamaları örnek edinmesidir.
Performans yönetiminin tarihsel gelişimine göz attıktan sonra günümüzde performans yönetiminin bileşenleri haline gelen etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik kavramları ile performans yönetimiyle ilişkili diğer kavramlar açıklanabilir.
Ekonomiklik, Verimlilik ve Etkinlik
Ekonomiklik (tutumluluk), mal ve hizmet üretiminin en düşük maliyetle ve en uygun zamanda, belirlenmiş olan hedefler doğrultusunda gerçekleştirilmesidir.
Verimlilik kavramı, kullanılan kaynaklarla üretilen ve sunulan çıktı arasındaki ilişki olup matematiksel olarak çıktının girdiye oranlanmasıyla ölçülmektedir. Bu açıdan verimlilik, en az girdi kullanılarak veya aynı girdi miktarı ile daha fazla mal ve hizmet üretilmesiyle sağlanır.
Etkinlik, örgütün önceden amaçladığı faaliyetlerin ne kadarına ulaşıldığını gösteren bir kavramdır. İlk bakışta birbirine benzemekle birlikte, verimlilik ve etkinlik kavramları arasında önemli bir fark vardır. Verimlilik sadece girdi maliyetlerinin ve çıktı değerlerinin para cinsinden ölçülebildiği durumlarda geçerli iken, etkinlik çıktı ve değerlerin parasal değerlerle ölçülemediği durumlarda söz konusudur. Ayrıca etkinlik sonuçlarla ilgili iken, verimlilik bu sonuca nasıl ulaşıldığını gösterir.
Performans ve Performans Yönetimi
Performans, önceden belirlenen amaçlara ve standartlara uygun olarak bir işin veya faaliyetin yerine getirilmesidir. Bir yönetim tekniği olarak performans yönetimi, önceden belirlenen amaçlara ulaşmak için örgütün mevcut ve geleceğe ilişkin durumları ile ilgili bilgi toplama, bunları karşılaştırma ve performansın sürekli gelişimini sağlayacak gerekli önlemleri alma, bununla ilgili faaliyetleri yürütmeyi içeren bir süreçtir.
Kamu veya özel sektör örgütlerinde performans yönetiminin planlama, ölçme, ölçüt (gösterge) ve raporlama olmak üzere dört temel bileşeni söz konusudur.
Performans Planı
Performans planı, örgütlerin stratejik amaç ve hedefleri ile yıllık performans hedeflerini, bu hedeflere ulaşmada başvurulacak olan proje ve faaliyetleri ve performans hedeflerinin gerçekleşme düzeyini ölçmeye yarayan performans ölçütlerini içeren bir dokümandır.
Performans Ölçütü
Performans ölçütü veya performans göstergesi, bir örgütün performans hedeflerine ne düzeyde ulaştığını ölçmek, değerlendirmek ve izlemek için kullanılan araçlardır.
Doğru ölçümlerin yapılabilmesi için performans ölçütlerinin şu özelliklere sahip olması beklenir:
Performans Ölçümü
Performans ölçümü, belirli ölçüt ve göstergelere dayalı olarak bir örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyetleri ve personelinin başarısının nicel veya nitel olarak ortaya konulmasıdır.
Performans Raporu
Performans raporu, bir örgütün, departmanın veya çalışan hakkındaki performans bilgisinin değerlendirildiği ve açıklandığı belgedir. Faaliyet raporu örgüt açısından stratejik amaçlar ve performans hedeflerinin gerçekleşme durumunu, ortaya çıkan sapmaların nedenlerini, örgütün kurumsal kapasitesine (personel durumu, bütçe ve mali yapı gibi) ilişkin bilgileri içermektedir. Bireysel performans raporu ise çalışanların belirlenen hedeflere ulaşma durumu ve değerlendiricilerin çalışan hakkındaki kanaatlerini açıklamaktadır.
Performans kavramını, bir işi yapan bir bireyin, grubun ya da örgütün o işle amaçlanan hedefe yönelik nereye varabildiğinin, yani neyi elde ettiğinin nicel (miktar) ya da nitel (kalite) olarak anlatımıdır (Baş ve Artar, 1990: 13). Bu tanımdan yola çıkıldığında performans yönetiminin üç boyutu veya düzeyinin bulunduğu söylenebilir: Birey (mikro), takım veya grup (meso) ve örgüt (makro).
Bireysel Performans (Performans Değerleme)
Bir örgütte, orta ve üst düzey yöneticiler de dahil olmak üzere, çalışanların bir işi veya faaliyeti yerine getirirken gösterdikleri başarı düzeyi bireysel performansı ifade eder.
Takım Performansı
Kapsamlı proje veya programların başarılı olması bireysel çaba ve performansın ötesinde grup ya da takım çalışmasını zorunlu kılmaktadır. Böyle durumlarda ise proje grubu veya takımın bir bütün olarak performansının değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.
Örgüt Performansı
Örgütlere sistem olarak yaklaştığımızda, hem genel sistem performansından hem de alt sistemlerin performanslarından söz etmek gerekir.
İyi işleyen bir performans yönetimi, planlamadan yönlendirmeye, bütçelemeden insan kaynaklarının yönetimine kadar örgütlere birçok yönden katkıda bulunur. Performans yönetiminin örgütsel amaçları veya örgütlere sağlayacağı avantajlar şunlardır:
Örgütlerde performans yönetimine geçiş kararı alındıktan sonra örgüt çalışanlarının sürece alışması için bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bu kapsamda gerçekleştirilecek toplantılar, seminerler ve hizmet içi eğitimler örgütte performans yönetimine karşı gösterilecek muhtemel direnci azaltır. İkinci aşamada, belirli bir performans yönetim sisteminin kurulması, performans ölçüm modelinin belirlenmesi, performans planlarının oluşturulması, bu kapsamda performans ölçütlerinin ortaya konulması, performans ölçümlerinin gerçekleştirilmesi, performansın analiz edilmesi, değerlendirilmesi ve raporlanması gerekir.
Performans Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi
Performans yönetim sistemi, bir örgütte performans planlama, izleme, ölçme, gözden geçirme ve raporlama süreçlerinin nasıl organize edilip yönetileceğini açıklayan bir çerçevedir.
Performans Planlaması
Performans planları sayesinde örgütün daha uzun vadeli amaç ve hedefleri yıllık, somut, ölçülebilir hedeflere dönüşür. Performans planları, genellikle bir yılı aşmayan hedefler, faaliyet ve projelerin gösterildiği operasyonel planlardır.
Örgütte stratejik yönetim sürecinin yürütülmesi durumunda, stratejik planlarda yer alan orta ve uzun vadeli amaçlar doğrultusunda performans planlamasının yapılması gerekir.
Strateji, belli amaçları gerçekleştirmek üzere uzun dönemli belirlenen yol ve yöntemlerdir. Stratejik plan, kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren plandır.
Performans Ölçütlerinin Belirlenmesi
Kamu veya özel sektör örgütlerinde yaygın olarak kullanılan performans ölçütleri şunlardır;
Performans Ölçümü ve Analizi
Bir örgütün çalışanları ve faaliyetlerinin performans hedeflerine ulaşma düzeyi düzenli aralıklarla ölçülür. Bu ölçümde performans ölçütlerinin gerçekleşme düzeyi nicel veya nitel olarak ortaya konulur.
Performans Raporlama
Performans analizinin ardından ulaşılan sonuçların yani performans bilgisinin üst yönetime ve diğer ilgili paydaşlara raporlanması gerekir. Performans raporları, performans hedefleri, performans ölçütleri, performans gerçekleşmeleri, performans analiz sonuçları, bütçe ve mali yapı ve insan kaynakları gibi konularda veri, istatistik ve bilgi içerir.
Örgütsel düzeyde performans yönetimi ve iyileştirilmesinde kullanılan çok sayıda model ve araç bulunmaktadır.
EFQM (European Foundation for Quality Management) Mükemmellik Modeli
EFQM Mükemmellik Modeli, Avrupa Kalite Ödülü çerçevesinde örgütlerin değerlendirilmesi için 1992 yılının başlarında oluşturulmuştur. EFQM modeli özdeğerlendirme aracı, diğer örgütlerle kıyaslama yolu, gelişme gösterilen alanların tanımlanması için bir rehber ve örgütsel yönetim sistemi için bir temel olarak işlev görebilir. Bu model, beşi “kolaylaştırıcılar” (enablers) ve dördü “sonuçlar” (results) olmak üzere dokuz kriterden oluşur. Kolaylaştırıcı ölçütler arasında liderlik, siyasa ve strateji, insanlar, süreçler, ortaklıklar ve kaynaklar bulunurken; sonuçlarla ilgili ölçütler ise çalışan sonuçları, müşteri sonuçları, toplum sonuçları ve kilit performans sonuçlarından oluşmaktadır.
Dengeli Puan Kartı Modeli
1990’lı yıllarda Robert Kaplan ve David Norton tarafından önerilen Dengeli Puan Kartı Modeli, önceleri performans ölçüm aracı olarak geliştirilmiş olsa da kısa süre içinde hedefleri, faaliyetleri ve ölçütleri birleştirerek örgütsel stratejinin yönetilmesi için çok boyutlu bir çerçeve olarak kullanılmıştır. Bu model müşteriler, finans, iç süreçler ve örgütsel öğrenme ve gelişmeden oluşan dört perspektife sahiptir.
Performans Prizması
Performans Prizması, performans ölçümü ve yönetimi için paydaş merkezli bir çerçeve sunmaktadır. Bu model, Cranfield Yönetim Okulu İş Performansı Merkezi tarafından ortaya konulmuştur. Dengeli Puan Kartı Modelinden yola çıkılarak geliştirilmekle birlikte, ondan farklı olarak paydaşların mevcut ve gelecekteki talep ve ihtiyaçları ile örgütün paydaşlarından talep ve beklentilerinin neler olduğu düşünülerek bir örgütün bütün paydaşları sürece dâhil edilir. Stratejiler, süreçler ve becerilerden oluşan üç boyutlu bir çerçeve paydaşlarla olan örgütsel ilişkiler ışığında değerlendirilir.
ISO 9000:2000
ISO 9000 kalite yönetim sistemleri, bir örgütte süreçlerin iyileştirilmesini sağlar, örgüte uluslararası açıdan tanınan bir statü kazandırır, çalışanların örgütün amaçlarını gerçekleştirmedeki rollerini bilmelerine ve böylece iş tatmini ve moralin yükselmesine yardımcı olur, esnek olması sayesinde sadece özel sektör örgütlerinde değil kamu kurum ve kuruluşlarında da uygulanabilir.
Kaizen Blitz
Kaizen, iş süreçlerinde sürekli iyileştirmeler yapmayı öneren bir Japon yönetim felsefesidir. Kelime olarak sürekli gelişim anlamına gelir. Kaizen Blitz, iş süreçlerini iyileştirmek için kısa dönemli ve hızlı iyileşmelerin sağlandığı bir modeldir. Sürekli gelişim anlamına gelen “Kaizen”, iş süreçlerinde sürekli iyileştirmeler yapmayı öneren bir Japon yönetim felsefesidir. “Blitz” ise verimsizlikle kapsamlı bir mücadele yürütülmesini ifade eder. Bu model sürekli iyileştirme, liderlik sorumluluğu, personelin güçlendirilmesi ve kayıpların önlenmesine odaklanma gibi ilkelere dayanır.
Altı Sigma
Altı Sigma Modeli, müşteri memnuniyetini artırmayı, döngüsel zaman ile hata ve kusurları azaltmayı amaçlar. Altı Sigma, örgütlerin daha akılcı yollardan süreçleri yönetme ve iyileştirmelerine yardımcı olur. Model, müşteri memnuniyeti, döngüsel zaman ile hata ve kusurları azaltmaktan oluşan üç ana hedefe sahiptir. Örgütler Sigma Ölçeğini kullanarak performanslarını ölçmektedir. Ortaya çıkan performans sapmalarının nedenlerini ve bunları azaltmanın yollarını tanımlamak için sıkı bir veri analizine dayanır.
Performans yönetiminin uygulanmasında ortaya çıkan belli başlı sorunlar şunlardır: