İngilizce “stay” yani kalmak ve “vacation” yani tatile çıkmak kelimelerinden türetilmiş olan Staycation, zamanla ismini daha çok duymaya başlayacağımız yeni bir tatil trendi. Ama aslında iki ayrı şekilde ifade ediliyor diyebiliriz. Biri yaşadığın şehri keşfetmek. Yani İstanbul’da yaşıyorsanız, hiç keşfetmediğiniz yerleri keşfetmek. Diğeri ise kendi evinde otel konforunu yaşamak. Evet, kulağa oldukça enteresan geldiğinin farkındayız. Eğer lüksünüzden ödün vermek istemiyorsanız ikincisini, içinizdeki keşfetme arzusunu bastıramıyorsanız da birincisini tercih etmeniz daha mantıklı gibi geliyor.
Dediğimiz gibi aslında kendi yaşadığın şehri keşfetmek ya da kendi evinde otel konforunu yaşamak anlamına geliyor. Aslında çok yeni değil, 2010’ların başında başlayan bir tatil akımı bu. Günümüzde ise altın çağını yaşamaya başladı ve tahmin edersiniz ki pandemi dolayısıyla aslında adını duymaya başladık. Şimdi bu akımı her iki farklı şekilde nasıl yaşamanız gerektiğine kısaca bir göz atalım.
Aslında mantık basit. Yaşadığınız şehirde turist olmanız gerekiyor. Amaç deniz, kum, güneş değil, bulunduğunuz şehrin kültürel zenginliklerine dokunmak. Ne kadarlık bir zamanınız varsa, buna uygun olarak kendinize bir tur programı belirleyerek işe başlıyorsunuz. Ayırdığınız her anı en iyi şekilde değerlendirmeye odaklanmanız gerekiyor. Kendinizi tarihi ve kültürel olarak geliştirmeniz amaçlanıyor aynı zamanda. Yani daha önce gitmediğiniz müzelere ve tarihi mekanlara gidebilirsiniz.
Bir akım olduğu için bu süreçte kendinizi gündelik işlerinizden ve sosyal medyadan uzak tutmanız da öneriliyor. Şehrin doğal güzelliklerini keşfetmeye de zaman ayırmanız gerekiyor. Yeni tatlar keşfetmek de buna dahil.
Aslında burası işin biraz lüks kısmı. New York ve Londra gibi şehirlerde de oldukça yaygın. Kendi evinizde size otel konforunuzu yaşatmak için organizasyon firmaları kolları sıvıyor. Tıpkı bir düğün planlar gibi size evinizde harika bir hafta sonu organize ediyorlar. Dinlenecek müziklerden yenilecek yemeklere, yatak çarşaflarından SPA hizmetlerine kadar oldukça geniş bir yelpazede hizmet veriyorlar. Uçak bileti, otel konaklama ücreti ödemeden sabah kendi evinizde kendi tatilinize uyanmış oluyorsunuz.
Tabi ki bu kısımda da telefonunuzdan uzak kalmanız gerekiyor. İşle ilgili en ufak bir şeyle bile ilgilenmemeniz lazım bu akımı tam anlamıyla uygulayabilmek için.
Sizin için özel bir aşçı bile çalışıyor. Şampuanlarınız ve sabunlarınız bile özenle seçiliyor. Çocuğunuz varsa özel bakıcı da temin ediliyor. Elbette ki kulağa oldukça maliyetli geliyor bunlar ama tatilin diğer masraflarını düşündüğünüzde aslında böylesine bir lüksü oldukça uygun fiyata yaşamış oluyorsunuz.
Türkiye’de henüz yaygın bir trend değil. Kendi şehrinde turist olma kısmı tabi daha popüler. Özellikle pandemi koşulları nedeniyle tatile çıkamayanlar için de eğlenceli bir alternatif olduğunu söyleyebiliriz. Ancak evde geçirilen kısım için aynı şeyi söylemek için henüz erken. Şu an Bodrum ve Marmaris gibi bölgelerde bu tarzda hizmet veren rezidanslar mevcut. Bir villa ya da dairede kalıyorsunuz ancak geriye kalan her şey bir otelde beklediğinizden fazlasını sunuyor. Buna bir de size özel plaj ve aşçı gibi olanakları da ekleyebilirsiniz. Yani aslında kendi evinizde olmasa da bu konfora Türkiye’de de erişmek şu an için mümkün.
Kendi şehrinde turist olmak ve evinde otel konforu yaşamak gibi iki ayrı mottodan oluşan Staycation trendini sıklıkla duyacağımızdan eminiz. Siz hangi tatil alternatifini tercih edersiniz bilemeyiz ama biz her ikisini de deneyimlemek gerektiğini düşünüyoruz.