İçindekiler:
Babasının ismi Osman’dı. Bebek bunu keşfedeli epey olmuştu. Ancak bir gün annenin babadan bahsederken “o” dediğini keşfetti bebek. Yemek masasında bekleyen ve “Osman nerede kaldı” diyen misafirlere “ ‘O’ da şimdi gelir” demişti anne. O, babaydı. E hani “baba”ydı, neden şimdi “o” oldu? Demek ki bir ismi de “o” idi babanın. Ancak bir gün kendisinden de ‘O’ diye bahsedildiğine şahit oldu bebek hayretler içinde. “ ‘O’ daha bebek” demişti baba kendisini göstererek az önce balkondan aşağı fırlattığı terliğin kafasına düştüğü adama. Demek kendisi de ‘o’ idi.
Kendi isminin Cemil olduğunu biliyordu bebek. Ancak bir gün annesi ona Cemil demedi, “sen” dedi. “ ‘Sen’ benim biricik oğlumsun” Bildiği kadarıyla annenin tek oğlu kendisiydi ve bu sözü söylerken de kendisine bakıyordu anne ama her zamanki gibi Cemil değil ‘sen’ diye hitap ediyordu ona.
Cemil, hayatının ilk kimlik bunalımını zamirler yüzünden yaşamıştı.
Ama sonra bir gün annenin babaya da ‘sen’ diye hitap ettiğine şahit oldu ve dehşete düştü. Bundan daha dehşet verici bir başka olay aynı gün yaşandı. Pikniğe gitmişlerdi. Piknik? Ağaçların arasında, otların üzerinde yemek yiyince piknik oluyordu. Bunu da keşfedeli fazla olmamıştı. (www.bebekce.gen.tr) Anne az ilerde park halinde bulunan arabaya doğru işaret parmağını uzatıp sesini de yükselterek babaya şöyle demişti: “ ‘O’ benim arabam!” Hoppala! O kim? Sen kim? Ben kim? Evet bir de “ben” vardı. Onu daha çözememişti. Ama yine de annesini taklit ederek arabayı göstermiş ve “O benim ayabam” demişti.
Artık bebek, babası ortalarda yokken “baba” yerine “o” demeyi tercih eder olmuştu; ne de olsa dört harfli koskocaman bir kelimeydi “baba”; söylemesi de zor. Halbuki “o” demek ne kadar kolaydı. Bir gün de babasını taklit ederek annesine “anne” yerine “sen” deyivermişti.
İsimlerin yerine kullanılan bu kelimelere ZAMİR dendiğini öğrenmesine daha uzun yıllar vardı.
Zamirdir. Kendim, kendin, kendisi vb. anlamlarına gelir. Cümlenin öznesi ve nesnesi aynı ise nesne olarak işte bu zamirlerden uygun olanı kullanılır.
Örnek:
I love myself = Ben kendimi seviyorum.
Burada özne “ben”, nesne de “ben”. Yani seven de sevilen de aynı kişi. Bu yüzden “me” değil de “myself” kelimesi kullanılmış.
Örnek:
He is talking about himself = Kendinden bahsediyor.
Bu kelimelerin bir başka görevi de vurgudur, işi yapanı yani özneyi vurgulamaktır.
Örnek:
I have done it myself = Bunu ben kendim yaptım.
Bu cümleyi söyleyen kişinin ödevini fazla güzel yaptığı için öğretmenin şüpheli bakışlarına mazur kalan bir öğrenci olduğunu düşünebiliriz. Ödevi yardım almadan tamamen ve bizzat kendisinin yaptığını vurgulamak için “myself” diyor.
Karışıklık olmaması için küçük bir tabloyla bu zamirleri gösterelim:
Özne Zamiri | Nesne Zamiri | Reflexive Pronoun |
I | me | myself |
you | you | yourself |
he | him | himself |
she | her | herself |
it | it | itself |
we | us | ourselves |
you | you | yourselves |
they | them | themselves |
Aitlik zamirleri 7 tanedir ve şunlardır:
Aitlik sıfatlarının
aksine bu kelimeler kendi başlarına kullanılır; yanlarına bir isim gerekmez. Çünkü zamirdirler yani zaten bir ismin yerine kullanılırlar. Hatta yanına temsil ettiği ismi koyarsak yanlış yapmış oluruz.
These are yours shoes
. ⇒ YANLIŞ
These are yours
YA DA
These shoes are yours.
Kazım: Which t-shirt do you like? = Hangi tişörtü istersiniz?
Osman: The red one. = Kırmızı olanı.
Cemil: What kind of people come to this club? = Bu kulübe ne tür insanlar gelir?
Mehmet: The rich ones = Zengin olanlar.
Mustafa: Which one is your car? = Hangisi senin araban?
Arif: The one with the broken winshield = Ön camı kırık olan.
Ali: That is my brother? = Şu benim kardeşim.
Veli: Which one? = Hangisi?
Ali: The one standing next to the teacher. = Öğretmenin yanında duran.
Bu örneklerde görüldüğü gibi “one” kelimesi zamir olarak kullanılır, yani isimlerin yerine kullanılır.