Ziynet Eşyası Kadın Erkek Kimde Kalacağı Sorunu Boşanma Davası Gaziantep Avukat Ali Tümbaş

Boşanma Davasında Düğünde Takılan Altınlar Kimin?

Ülkemizde gerçekleştirilen boşanma davalarında düğünde takılan altınlar kimin sorusu en çok gündeme gelen sorulardandır. Konuya ilişkin net bir kural söz konusu olmamakla birlikte Yargıtay içtihatlarına göre bir belirleme yapılması gerekmektedir.

Yargıtay içtihatları bu konuda büyük oranda karineler üzerinden kurulmuş ve genel anlamda kadını korumaya yönelik içtihatlar geliştirilmiştir. Ancak aksini ispat mümkündür. Boşanma aşamasında altınları talep eden taraf ispatını hukuka uygun olarak yapmalıdır. Dolayısıyla bu süreçte avukattan destek almak faydalı olacaktır.

Yargıtay’ın 04.03.2020 tarihli, 2017/1040 Esas 2020/240 Karar sayılı içtihadına göre düğünde takılan altınlar kimin sorusuna ilişkin kurallar şu şekildedir:

Geline Takılan Altınlar

Düğünde geline takılan altınlar ile ilgili şu şekilde bir kabul mevcuttur. Kadına düğün töreninde takılan her türlü ziynet eşyasının örneğin çeyrek altın, yarım altın, tam altın, bilezik, kolye, bileklik, takı seti vs. gibi takıların ve paranın kadına ait olduğu kabul edilmektedir.

Erkeğe Takılan Altınlar

Düğünde takılan değerler kural olarak kime takıldıysa ona aittir fakat erkeğe takılan ziynet eşyasından kadına özgü olanlardan örneğin bilezik, kolye, küpe vs. gibi takılar erkeğe takılsa dahi kadına ait olduğu kabul edilmektedir. Erkeğe takılan çeyrek altın, yarım altın, tam altın gibi takılar ve paralar ise “kadına özgü” olmadıklarından dolayı erkeğe ait olduğu kabul edilir.

Erkeğe takılan her türlü takıdan kadına özgü nitelikte olmayanların kural olarak erkeğe ait olduğu kabul edilmektedir. Erkeğe takılan ziynet eşyaları kadına özgü nitelikte olsa bile erkek eş, söz konusu kadına özgü bu ziynet eşyalarının kadına ait olduğu konusunda “yerel adet olmadığını” ispatlaması halinde kadına özgü olan ziynet eşyaları da erkeğe verilir. Başka bir deyişle kadına özgülenen ziynet eşyaları ile ilgili:

evlilik sırasında takılan takıların kim tarafından hangi eşe takıldığının önemi olmamakla kadın eşe bağışlanmış kabul edilir. Artık kadın eşin kişisel malı niteliğindedir. Düğünde takılan ziynet eşyaları hem erkek hem kadın tarafından kullanılabilir. Ziynet eşyanın böyle bir eşya olması durumunda söz konusu ziynet eşyası münhasıran kadına ait olmadığından ötürü erkeğe ait olacaktır.

Ziynet Eşyası Davası Nasıl Açılır? Düğün Takıları Nasıl Dava Konusu Edilir?

Ziynet eşyalarının talep edilmesi; boşanma davasıyla birlikte talep edilebileceği gibi ayrı bir dava olarak da açılabilir.

Ziynet eşyaları, ayrı bir davaya da konu olsa boşanma davasıyla birlikte de talep edilse, terditli bir şekilde talep edilmesini öneririz. Öncelikle aynen iade, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise karşılık bedelinin ödenmesi şeklinde bir kademeli talep oluşturmak mühimdir. Bununla birlikte ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün değilse, fiili ödeme günündeki karşılıklarının eşe iadesine karar verilmesi gerekir.

Ziynet eşyaları, mal paylaşımı davası ile birlikte talep edilemez. Çünkü ziynet eşyaları nitelikleri gereği kişisel mal kabul edilirler.

Ziynet Davalarında İspat Yükü

HMK md 190: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Ziynet eşyaları yapıları gereği basit bir şekilde taşınabilen ve götürülebilen eşyalardır. Bu sebeple; olağan olan kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır. Bunun aksini iddia eden kadın eş iddiasını ispatla mükelleftir. Ziynet eşyası davasında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır.

Önemle vurgulamak gerekir ki kesin delil, yanları ve hâkimi bağlayan, bu tip delillerle kanıtlanan olayın hukuksal doğru olarak kabul edilmesi gereken delillerdir. Hâkimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur. Bu biçimde ispatlanan hususu doğru kabul etmek zorundadır. Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup bunlar, ikrar ( Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HUMK) m. 236; HMK m.188), senet (HUMK m. 287; HMK m. 193), yemin (HUMK m. 337; HMK m. 228) ve kesin hükümdür (HUMK m. 237; HMK m. 303).

Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, para kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi         2019/1799 E.  ,  2019/5672 K. 04.07.2019 tarihli kararında;

“Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.

Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça ispatlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
Somut olayda; düğünde takılan ziynetlerin ve paraların davalı erkek tarafından rızası dışında alındığını ispatlamakla yükümlü olan davacıdır. Davacı kadın iddialarını somut ve inandırıcı deliller ile ispatlayamamıştır. Ancak, davalı taraf 7.000 TL değerindeki ziynet eşyasını düğünden sonra bozdurduklarını, balayına harcadıklarını, takılan paralardan da koltuk takımı aldıklarını ve düğün masraflarına harcadıklarını ikrar etmiştir.”

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1218
Karar: 2005/4529
Karar Tarihi: 23.03.2005

ÖZET: Davacı ziynet eşyalarını aynen veya bedelini istediğinden, 4721 sayılı yasa yürürlüğe girinceye kadar mal ayrılığı, bu tarihten boşanma tarihine kadar da edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir. Medeni kanunun ikinci kitabından kaynaklanan ihtilaflara aile mahkemelerinde bakılır.

(4787 say. kan. 4. md.) (4722 say. Kan. 10.md.) (4721 say. Kan. 202.md.)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı ziynet eşyalarının aynen, bulunmadığı halde bedellerinin kendisine verilmesini istemiştir. Tarafların 14.11.2002’de boşandıkları, kararın 19.11.2003’te kesinleştiği, eşler arasında evlendikleri tarihten 4721 sayılı Medeni Kanunu nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, boşanmalarına kadar da edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulandığı anlaşılmaktadır. (4722 S.K. m.10, MK.m.202) Medeni Kanununun ikinci kitabından kaynaklanan ihtilafların Aile Mahkemesinde bakılması gerekir. (4787 S.K.m.4/1) Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde görev yönünden ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Avukatlarımızın Yazısını Oylar mısınız?