Pandemiden sonra kendini iyice belli eden ekonomik belirsizlik sürecinde her alanda ve dolayısıyla iş alanında da dünya net olarak önünü göremiyor. Dünya genelinde enflasyon oranları artarken çalışanlar ve liderler tüm bu zorlayıcı sürecin ağırlığı altında ezilmemek için mücadele veriyor.
Son birkaç senedir yaşanan bu huzursuzluğun ve belirsizliğin bitip bitmeyeceğine dair bir bilgi yok dolayısıyla bu zorlayıcı süreçte liderler esnek olmayı öğrenmeli ve çalışanlarına güçlü ve dayanıklı kalabilmek için ilham vermelidir.
Liderler seçeneklerini gözden geçirmeden ve herhangi bir alanda sahip oldukları her şeyden yararlanmadan önce stres/belirsizlik konusunda içgörüye ihtiyaç duyarlar. Buna ihtiyaçları vardır, bu nedenle farklı koşullar için hangi eylemlerin işe yarayıp yaramadığını bilirler, bu da durumlarını doğru bir şekilde değerlendirmelerine ve buna göre bilinçli kararlar vermelerine olanak tanır.
Değişim kaçınılmaz olduğunda başarılı bir değişiklik yapmak şirketlerin karşılaştığı en zor ve büyük sorunlardan biridir. Dünya hızla değişiyor ve şirketlerin ayakta kalabilmeleri için olumlu değişim yaratmaları aşikâr ancak şirketler bu konuda başarısız oluyor çünkü hangi değişikliklerin gerekli olduğunu ve hangi stratejilerin en iyi sonucu vereceğini bilmiyorlar. Burada şirkette başarılı bir değişiklik yaratmak için etkili liderlik becerilerinin önemi daha da çok ortaya çıkıyor ve üç temel beceri dikkatimizi çekiyor;
İletişim kurmak
Liderliğin hiç şüphesiz ki temeli iletişimdir. Şirkete olumlu bir değişiklik getirmek istendiğinde iletişim hayati bir rol oynar. Liderler çalışanlarıyla sıkı bir bağlantı içinde olmalı ve onlara neyin ve neden olması gerektiğini anlatmalıdır. Lider şirket içi değişimlerin amacını ve neden önemli olduğunu anlatmalı ve bu konuda bir sıkıntı olmadığından emin olmak için tüm çalışanlarla iletişim kurmalıdır.
İş birliği yapmak
Başarılı liderler yapmak üzere oldukları değişimin başarılı olmasını sağlamak için çalışanlarıyla iş birliği yaparlar. Etkili olmayan liderler, karar verme süreçlerine çalışanlarını dahil etmezler çünkü verdikleri kararın en iyisi olduğunu düşünürler fakat bu başarılı bir değişime engeldir. Etkili liderler çalışanlarını konfor alanlarından çıkarır ve kalıpların dışında düşünmeye teşvik eder dolayısıyla herhangi bir karar vermeden önce, çalışanlarına danışır ve doğru değişim stratejilerini geliştirmelerine yardımcı olabilecek fikirler toplamaya özen gösterirler.
Örnek olmak
Yaratmak istedikleri değişime tam olarak bağlı kalabilmek için kendi davranışlarının da bu değişimi desteklediğinden emin olmalıdırlar. Etkili liderler, değişen çevreye nasıl uyum sağlayacağını ve zorlukların üstesinden nasıl geleceğini bilen kişilerdir ve bunu bir organizasyona değişim getirirken uygulamaları son derece önemlidir.
Değişim zamanları ve belirsizlik sürecinde geleceğe dair hedefler bulanıklaşabiliyor. Böyle zamanlarda zorluklarının üstesinden gelmek ve ilham vermek liderlere düşüyor ama nasıl?
Öncelikle, çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için liderler yeni iş ve işyeri değişimlerine karşı değil, bunlarla uyum içinde çalışması gerekir. Liderler çalışanlarının odaklanmış, bağlı ve uyumlu olmalarını sağlayan bir işyerini nasıl yaratabileceklere kafa yormalı; örneğin toplantı yapılmayan cuma günleri sağlamak, uzaktan çalışma ortamı varsa yüz yüze buluşmalar için alanlar yaratmak gibi çalışanların kendilerini güvende hissettiği, önemsendiği ve desteklendiği bir ekip oluşturun. Her şeyi eskinin normaline döndürmeye çalışmak ve bu yönde ısrarcı olmak beyhude bir çaba olacaktır.
İstikrarsız iş koşullarıyla karşı karşıya kaldıklarında, liderler inançtan çok korkuyla davranma yoluna girebiliyorlar. Psikanalist Dr. Karen Horney, insanların stres ve baskı zamanlarında başvurduğu üç başa çıkma stratejisinden bahsediyor; başkalarına doğru hareket etmek, diğerlerinden uzaklaşmak ve başkalarına karşı hareket etmek.
İnsanlara doğru hareket eden lider, ekstra uyumlu hale gelip diğerlerinden sürekli onay ve güvence isteyebilir. Lider insanlardan uzaklaşırsa pasif hale gelecek ve dolayısıyla sosyal etkileşimden de saklanacaktır. İnsanlara karşı hareket eden lider de düşmanca ve kontrolcü tavırlar sergileyecek ve sonunda güvensiz bir iş yeri yaratacaklardır.
Bu başa çıkma mekanizmaları çalışanların liderlerine olan inançlarını kaybetmelerine ya da iş yerlerinden ayrılmalarına neden olabilir. Liderler bu tuzaklardan kaçınmak ve zorlu zamanları felakete çevirmemek için kendi zihinsel, fiziksel ve ruhsal sağlıklarına dikkat etme konusunda uyanık olmalıdırlar.
Bununla birlikte, her ne kadar “yeni normali” hesaba katmamız gerekse de, temel liderlikte yapılması gerekenleri yeniden icat etmemiz gerekmiyor;
Dünyamız son birkaç yılda olduğu gibi baştan aşağı altüst olduğunda, bize uzun süredir iyi hizmet eden taktikleri gözden kaçırmak kolay olabilir. Temellere dönerek ve kendimizi onların uygulamalarına yeniden adayarak, rezervlerimizi güçlendirebilir ve çalışanlarımıza önümüzdeki zorluklarda güç ve zarafetle rehberlik edebiliriz.