Sıfır kilometre olarak alınan aracın kendisinden beklenmeyen arızaları vermesi, boyalı olması, değişeninin olması veya genel anlamda bilinen şekli ile sıfır kilometre araçta olmaması gereken hatalar taşıması, sebebi anlaşılamayan sorunlar çıkarması vs. gibi durumlara sıfır aracın ayıplı olması denir.
Sıfır araçlarda görülen hasarlar çoğu zaman garanti kapsamında satıcı veya yetkili servis tarafından giderilmektedir. Ancak öyle durumlar görülmektedir ki yetkili servis üretim kaynaklı olmasına rağmen masraf istemektedir. Yahut araçta satış anında var olan bir boya veya bir eksiklik olabilir.
Bu tür durumda sıfır araç alan kişinin kanunda yer alan seçimlik haklarını kabul etmedikleri görülür. İşte genel olarak bu şekilde izah edebileceğimiz sıfır aracın ayıplı olması halinde tüketicinin seçimlik hakları vardır.
DİKKAT: Tüketicinin yani sıfır araç alanın bu aracı nereden aldığının bir önemi yoktur. İster bayiden ister galeriden yahut ister herhangi bir kişiden alınmış olsun, aşağıda bahsedeceğimiz seçimlik haklar her halükarda kullanılabilir.
Sıfır aracın ayıplı olması halinde alıcının hakları genel olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde belirlenmiştir.
Alıcı burada yer alan haklarını somut olayın özelliklerine göre sınırsız kullanabilir. Ancak durumun imkan vermediği veya tarafları hakkaniyete aykırı şekilde zorlayacak seçimlik haklar kullanılamaz.
Sıfır aracın ayıplı olması halinde hukuki sorumluluk şunları kapsar:
Tüketici yani ayıplı sıfır araç alan kişi bu seçimlik haklarından hangisini seçeceğini kendisi belirler. Somut olayın özelliklerine göre kimi seçimlik hakların kullanımı hakkaniyete aykırı bulunabilir.
4077 sayılı yasa nın 4. maddesinde bu husus; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Madde metninde de belirtildiği üzere ayıp maddi,hukuki veya ekonomik olabilir. Maddi ayıp; maldaki fiziksel eksiklik ve bozukluklardır. Satınalınan aracın bagaj kapısının tam olarak kilitlenmemesi gibi. Hukuki ayıp ise maddi anlamda bir eksiklik ve bozukluk taşımayan malın alıcının kendisinden yararlanmasını engelleyen bir hukusal yasaklama ve sınırlama kapsamında bulunmasıdır.
Yüksek performanslı olduğu öne çıkarılarak satılan bir aracın motorunun CO2 emisyon değerlerinin o ülke mevzatında öngörülenin çok üzerinde olması nedeniyle trafiğe çıkmasına izin verilmemesi gibi. Ekonomik ayıp ise malın ekonomik değerini düşüren yada kullanma maliyetlerini artıran husulardır. Aracın kataloğunda yazılandan çok daha fazla yakıt tüketmesi gibi.
Ayıp açık veya gizli olabilir. Açık ayıp basit bir kontrol ve muayene ile farkedilmesi mümkün olan ayıplardır. 4077 Sayılı Yasa nın 4/II maddesine göre alıcı, bu tür ayıpları malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içersinde satıcıya bildirme külfeti altındadır. Bu bildirimin yapılmaması halinde tüketici seçimlik haklarını kaybedecektir.
Ayıp, çoğu zaman gizli, olağan bir muayene ve kontrol ile anlaşılamayan, zaman içinde ortaya çıkan nitelikte olabilir.4 Aracın motorunda performansını ve ekonomik kullanma ömrünü azaltan bir imalat hatası bulunması gibi. Ayıp gizli ise veya tüketiciden hile ile gizlenmişse satıcı 30 gün içerisinde kendisine bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Yargıtay
3.Hukuk Dairesi
Esas : 2017/10872
Karar : 2018/12039
Karar Tarihi : 26.11.2018
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, … yetkilisi davalılardan … Holding A.Ş. bünyesindeki diğer davalı … A.Ş’nin … ili bayii olan … ve Akaryakıt Ticaret A.Ş. den 22/06/2015 tarihinde 2015 model, C_Elysee 1.6 HDİ 92 HP vizon gri renk … marka bir araç satın aldığını; araç satış bedeline mahsuben kendisine ait aracın teslim tarihinde takas edileceğinin kararlaştırıldığını, bakiye kalan borcun 19.000,00 TL sini sözleşme tarihinde davalı … ve Akaryakıt Ticaret A.Ş ye nakit olarak ödediğini, 20.000,00 TL lik kısım için ise davalı satıcı firma aracılığıyla … Finansman A.Ş. den kredi kullandırılarak, kredi bedelinin davalı firmaya ödendiğini; ancak, sözleşmeye konu aracın 10/07/2015 tarihinde teslim edilmesi gerekirken tarafına teslim edilmediğini; kendisine ait takasa konu aracın devrini vermeye hazır olduğunu ileri sürerek; öncelikle, satış sözleşmesine konu aracın tarafına teslimini ve adına tesciline karar verilmesini, kabul edilmediği taktirde satış bedeli olarak ödenen toplam 39.000,00 TL nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Akaryakıt A.Ş. usulüne uygun …ligata rağmen cevap vermemiş, diğer davalılar ise kendilerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğinden bahisle davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; satış sözleşmesine konu aracın dava dışı 3. kişi adına tescilinin yapıldığı, böylelikle davacının tescile ilişkin talebinin ifa imkansızlığı nedeniyle kabulünün mümkün olmadığı, davacının satış sözleşmesine konu araç bakımından kullandığı kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu, bağlı kredinin varlığı halinde 6502 sayılı TKHK ’nın 30/4 maddesi kapsamında, edimin ifa edilmemesinden kredi veren ile birlikte satıcı ve sağlayıcının müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, buna karşın davacının ancak yaptığı ödemeleri talep etmesinin mümkün olduğu, yapılmayan ödeme bakımından menfi tespit talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 19.000,00 TL nin davalı … A.Ş. için 27/07/2015 tarihinden itibaren, diğer davalılar için dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı ve davalılar … A.Ş ve … Holding A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, satıcı ile imzalanan sözleşme kapsamında teslim edilmeyen aracın teslimi veya ödenen satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşme tarihi dikkate alındığında, somut uyuşmazlığa, yürürlükte bulunan
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
maddeleri uygulanacaktır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 30. maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ekonomik birliğin tanımı yapılmıştır.
Ekonomik birliğin varlığı; satıcı veya sağlayıcının tüketici için krediyi finanse ettiği, üçüncü bir tarafça finanse edilmesi durumunda kredi verenin kredi sözleşmesinin imzalanması veya hazırlanması ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcının hizmetlerinden yararlandığı, belirli bir mal veya hizmetin verilmesinin kredi sözleşmesinde açıkça belirtildiği durumlardan en az birinin varlığı halinde kabul edilmektedir. Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir.
Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.
Somut uyuşmazlıkta; davacının, 22/06/2015 tarihinde dava konusu 0 km … marka aracı davalı satıcı firma … A.Ş den satın aldığı, diğer davalılar … A.Ş. ile … Holding A.Ş. nin satışa konu … marka aracın ithalatçı- distribütörü olduğu, davacı tüketicinin araç satış bedeline mahsuben 19.000,00 TL yi sözleşme tarihinde davalıya elden nakit olarak ödediği, 20.000,00 TL lik kısım için davalı satıcı firma aracılığıyla … Finans başlığı altında … Finansman A.Ş. tarafından bağlı kredi kullandırıldığı ve kredi bedelinin 25/06/2015 tarihinde davalı satıcı firma hesabına gönderildiği, kalan bakiye satış bedeli için ise davacıya ait aracın takas edileceğinin kararlaştırıldığı, aracın davacıya teslim edilmediği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca; satılan malın teslim edilmemesinden dolayı davacı tüketicinin uğramış olduğu zararın giderilmesinden, tüm davalılar bağlı kredi sözleşmesi gereği müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, davacının araç satış bedeline mahsuben davalı satıcı firmaya toplam 39.000,00 TL ödediği dikkate alınarak, bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK ’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın