Ağız yarası toplumda yaygın görülen rahatsızlıklardan biridir ve kimi zaman günlük hayatı sıkıntıya sokabilir. Özellikle beslenme, konuşma ya da yutkunma sırasında acı veriyor olması nedeniyle bu sorunu yaşayanlar için söz konusu yaralar bir hayli rahatsızlık verici olabiliyor. Ağız yaralarının bazen kendi kendine iyileşmesi de söz konusu olabiliyor. Bazen de yaralar iltihaplı bir boyut kazanıyor ve aft olarak adlandırılan problem gözlemlenebiliyor.
Bilindiği gibi aft, ağrıya da neden olan bir sorundur. Dolayısıyla hastayı rahatlatmak adına tedavinin de uygulanması gerekir. Ağız yaralarının sıklıkla tekrarlaması ise çeşitli hastalıkları işaret edebilir. Bu nedenle göz ardı edilmemesi gereken yaralar olduklarının altını çizelim. Belirtilerinin neler olduğuna ya da nasıl bir tedavi uygulandığına da değineceğiz. Öncelikle ağız yaralarının nasıl oluştuğunu daha yakından inceleyelim.
Yazı İçeriği
Tıbbi açıdan bakıldığında ağız yarası ağız içi mukozal dokudaki hasarlar olarak değerlendirilir. Yaralar damaklarda olabildiği gibi dilde, dil altında, diş etlerinde ya da yanakların iç dokularında da meydana gelebiliyor. Bakteriyel enfeksiyonlar ağız yaralarının oluşmasındaki etkenlerden biridir. Ancak bazen de sert gıdaların ısırılması, çiğnenmesi, virüsler hatta uçuklar da bu yaraların meydana gelmesine yol açabiliyor.
Bu nedenle ağız yaralarına sadece dış faktörlerin değil iç faktörlerin de neden olabildiğini söyleyebiliriz. Yapılan araştırmalar, ağız yaralarının kadınlarda daha sık görüldüğünü gösteriyor. Hastalar ağız yaralarının kendi kendine geçmesini beklemeyi tercih ediyor olsa da birkaç gün zaman geçmesine karşın bir iyileşme söz konusu değilse mutlaka tıbbi yardım alınmalıdır.
Her bireyde ağız yarası belirtileri ya da bu belirtilerin şiddeti aynı olmayabilir. Genellikle bu yaralar aşağıdaki belirtiler ile kendini belli eder:
Her ağız yarasında sıraladığımız belirtilerin tamamı ortaya çıkmaz. Örneğin yüksek ateş sadece virüs kaynaklı ağız yaralarında, iltihaplanma tablosu ortaya çıktığında yaşanır. Bu nedenle belirtilerin tamamı gözlemlenmiyor olsa da tedavi için başvurmakta fayda var.
Fiziksel bazı faktörler ağız yarası probleminin ortaya çıkmasının yaygın nedenidir. Ancak mikroorganizmalardan kaynaklı olarak da bu sorunun yaşanabileceğini unutmamak gerekiyor. Genellikle göz ardı edilen unsurlar ise psikolojik faktörlerdir. Stres, üzüntü, kaygı gibi durumlarda da söz konusu yaralar çıkabilir. Yani bir başka deyişle ağız içi mukoza psikolojik unsurlardan da etkilenebilir. Ancak psikolojik kaynaklı olan ağız yaraları çoğu zaman birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçer. Genel olarak bu yaraların nedenleri hakkında şu sıralamayı yapabiliriz:
Elbette ağız yarası tanısı konması için mutlaka ileri tetkikler yapılmasına ya da çok detaylı muayenelere gerek yok. Basit bir gözlem ile tanı konabiliyor. Hastalar kendileri de bir ayna ile bu yaraları çıplak gözle görebilir. Kimi zaman yaralar boğaza yakın bir yerde konumlanabilir ve bu durumda da diş hekimleri tıbbi aparat kullanarak yaraları görerek tanı koyabiliyor. Şayet yaralar birkaç gün içerisinde iyileşmediyse ya da zaman içerisinde daha da ilerleme kaydediyorsa mutlaka tedavinin yapılması gerekiyor. Bu gibi durumlarda söz konusu yaralar daha detaylı bir incelemeden geçirilir.
Kimi zaman yara görünümü oldukça küçüktür ancak ciddi bir ağrı söz konusudur. Kimi zaman da yara görünümü yoktur ancak kızarıklık ya da beyaz noktacıklar şeklinde bir görünüm mevcut olur. Elbette bu gibi durumlarda da diş hekimine başvurulması gerektiğini unutmayın. Tedavide dikkate alınan temel unsur bu yaraların neden çıktığı yani sebebi oluyor. Nedenin ortadan kaldırılmasını hedefleyen tedavilerin uygulandığını söyleyebiliriz. Çok ender durumlarda ağız içerisinden kültür alınabilir. Virüs kaynaklı yaraların söz konusu olması durumunda kültürün laboratuvarda incelenmesine ihtiyaç doğabilir. Bu sayede nasıl bir tedavi uygulanacağı da belirlenecektir.
Az önce de değindiğimiz gibi ağız yarası tedavisinde öncelikli olarak değerlendirilen husus yaranın neden çıktığı oluyor. Zira tedavi, yaranın kaynağını ortadan kaldırmaya yönelik olarak planlanıyor. Çoğu zaman ağız yaralarının birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçiyor olması nedeniyle bir tedavi uygulanmasına da gerek duyulmaz. Ancak aradan 1- 3 gün geçmesine karşın yaranın mevcudiyetini koruması, iltihaplanması, yaşanan ağrının zaman içerisinde şiddetleniyor olması gibi durumlarda mutlaka tedavi de uygulanmalıdır.
Şayet virüslerden, mikroorganizmalardan kaynaklanan bir yara durumu söz konusu ise hastaların antibiyotik ilaç kullanması gerekir. Reçete edilen ilaçların düzenli bir şekilde kullanımı durumunda kısa zamanda yaralarda iyileşme süreci de başlar. Çünkü ağız içi dokularda iyileşme çok fazla zaman almaz. İlaç kullanımının kısa zamanda etkisini göstermesi mukozal dokunun hızlı iyileşmesinden de kaynaklanır.
Eğer ağız yaralarına neden olan unsur diş ya da diş etlerindeki yapısal sorunlarsa, piercing gibi aksesuarlar ise bu durumda ilaç tedavisi ile başarı elde edilmesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla daha farklı tedavi seçenekleri değerlendirilir ve yaraların nedenini farklı tedaviler ile ortadan kaldırılması sağlanır. Sonuç olarak ağız yaralarında her durumda aynı tedavilerin uygulanmadığını söyleyebiliriz. Yaranın nedenine bağlı olarak uygulanan tedavi prosedürleri de değişebilir.
İlginizi çekebilir –> Hamilelikte Diş Sağlığı
Hastalar ağız yarası nedeniyle acı yaşayabiliyor ve bu nedenle ağız temizliğini ihmal edebiliyor. Ancak bu yaralara en iyi gelen unsur ağız ve diş temizliğidir. Ağız içerisinin temiz tutulması ve bu nedenle de diş fırçalama, diş ipi ile diş temizliği yapılması gibi eylemlerin asla ihmal edilmemesi gerekir. Ilık su içerisine tuz atılması ve tuzlu su ile gargara yapılması da hastaları rahatlatabiliyor. Tuzlu su ile gargara yapılması yöntemi günde birkaç defa uygulanabilir. Aşırı sıklıkla gargara yapılması ise zararlı olabilir.
Göz atın –> Bruksizm Nedir
Halk arasında ağız yarası olarak adlandırılan yara çeşitleri şöyledir:
Sık yaşanan bir sorundur ve üst kısmı beyaz olur. Ağzın çeşitli yerlerinde çıkabilir ve yer değiştirebilir.
Genellikle dudakların çevresinde görülür ve kimi zaman ağız içerisine doğru da ilerleme kaydeder. İçi sıvı dolu bir kabarcık görünümündedir.
Çoğunlukla protez diş kullananlarda ve bebeklerde görülen bir sorundur. Mantar türünde bir yara olduğunu söyleyebiliriz.
Kırmızı renktedir ancak kabarık bir görünüm sergilemez. Ağızdaki yaralarla alakalı olan sorularınızı yorum bölümüne yazabilirsiniz.
Bilgi sahibi olun –> Dişlere Zarar Veren Alışkanlıklar