İnşaat Dünyası Dergisi Eylül-Ekim sayısında “Marka” bölümünde Meiser Izgara Genel Müdürü Dr. İhsan Onur Yılmaz ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. Alman Meiser Grup, bünyesinde 15 yıldır görev yapan Türk yönetici Yılmaz başarı öyküsünü ve şirketinin Türkiye’deki vizyon ve hedeflerini ayrıntılarıyla anlattı.
Izgara sektörünün global oyuncusu Alman Meiser Grup, bünyesinde 15 yıldır görev yapan genç Türk yönetici Dr. İhsan Onur Yılmaz’ı başarılarından dolayı bir kez daha ödüllendirdi. Meiser Türkiye’nin genel müdürlüğünün yanı sıra 2 yıldır Meiser Grup ’un iş geliştirme görevini de başarı ile yürüten Yılmaz’a, Meiser Grup tarafından satın alınan Sorst Streckmetall ’in genel müdürlük görevi de layık görüldü.
Meiser Izgara’nın Türkiye’ye girişi 2006 yılında Kartal Grup ile yaptığı iş birliği ile başlıyor. Ben 1999 İTÜ Endüstri Mühendisliği mezunuyum. 1999’da yurtdışına giderek Almanya’da Berlin Teknik Üniversitesi’nde eğitimime devam ettim. Küresel Üretim Mühendisliği alanında master yaptım. Sonrasında üniversitede 5 yıl asistan olarak çalıştım ve doktoramı tamamladım. Böylelikle üretim üzerine akademik çalışmalar yapma fırsatım oldu. Doktoramı tamamladığım dönemde bir tanıdık aracılığıyla Kartal Grup ve Meiser Izgara’nın ortaklık görüşmeleri yapacağını öğrendim ve Kartal Grup ile Meiser arasında yapılan ortaklık görüşmelerine ben de dahil oldum. Ortaklık görüşmeleri sonrasında 2007 yılı sonunda şirket kuruldu ve şirketin genel müdürü olarak Türkiye’de görev yapmaya başladım. Benim için 2008 yılı sektörü tanımak, üretimi verimli hale getirmek için çalışmalar yapmak ve kaliteyi ön plana çıkarmakla geçti. Böylece verimli bir süreç oluşturduğumuz için 2009 yılında yatırım yapma kararı aldık. 2010 yılında Ankara’daki tesisin içerisinde gerekli inşaat çalışmalarını tamamladık, üretim yapacağımız makine parkurlarımızı yurtdışından getirdik ve ekipmanlarımızı kurarak 2011 yılında üretimi devreye aldık. 2007-2011 yılları arasında Almanya’dan yarı mamul olarak gelen plakalara kesim ve kaynak işlemlerini uygulayıp yurtiçi piyasaya sunduk. Izgara sektörü proje bazlı çalışan bir sektördür. Üretim yapılabilmesi için müşteri talebi olması gerekir. Dolayısıyla proje yönetimi ve ürünün projeye uygunluğunun tanımlanması çok önemlidir. Türkiye’de zaman faydasını maksimize etmek ve ürün çeşitliliği ile esnekliğini sağlamak için makineleşmeye geçmemiz ve ızgarayı doğrudan ham maddeden üretebilme kapasitesine ulaşmamız gerekiyordu. Almanya’dan getirilen ürünü Türkiye’de satmak rekabet açısından oldukça zor. Üretim Türkiye’de yapılmadığı taktirde yurtiçinde rekabet açısından zorluklar çekilebiliyor. Bu nedenle bütün Know-how’ı şirket içerisinde oluşturma kararı aldık. Teknik ofisten üretime kadar her şeyi kendi başımıza yapabilmemiz gerekiyordu. 2011 yılında hammaddeden nihai ürüne kadar tüm süreci ve işlemleri yapabilecek seviyeye ulaşmak için gerekli yatırımı yaptık. Yatırımla birlikte esneklik ve hızımız arttı. Taleplere cevap verebilir duruma geldik.
2013 yılında Kartal Grup, 2008’de başlayan ekonomik krizi daha derin hissetmeye başladı. Ancak bizim de ızgara sektöründe büyümemiz için yeni yatırımlar yapma gerekliliğimiz ortaya çıktı. Üretim tesisinin Ankara’da kurulması firma için bir dezavantajdı. Hammaddenin işlenmesi için Ankara’ya taşınması gerekiyordu ve bu durum maliyetleri artırıyordu. Böylelikle yeni bir yatırım süreci başlattık ve Kartal Grup ile anlaşarak hisselerini devraldık . 2014 yılında yeni yatırım tesisimizi kurmak için, Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde lojistik açısından çok avantajlı bir konuma sahip arazi satın aldık. Bir diğer avantajımız da çevremizde çok fazla galvaniz tesisinin olmasıydı. 2015 yılı sonunda Ankara’daki fabrikayı yeni yerleşim yerimize taşıyarak yatırım işlemlerini tamamladık. Ancak 80 kişilik ekibimizden sadece 10-15 kişi Ankara’dan Kocaeli-Kartepe’ye taşınmaya karar verdi. Asıl zorlandığımız durum 6 yıldır üretim yapan bir fabrikayı kapatarak, her şeyi yeni baştan inşa etmekti. Üretime geçtiğimiz dönemde Türkiye’de 2016 yılında yaşanan olaylar neticesinde krizle karşı karşıya kaldık. Bu bizim için bir dönüm noktasıydı ya küçülecek ya da yurtdışına açılacaktık. Yeni tesisimiz bir liman üzerindeydi ve limanda olmamızın amacı da yurtdışına açılmaktı. Böylece mevcut durumu fırsata çevirmeye karar verdik.
İlk başta Almanya’dan Türkiye’ye doğru işleri seçmek konusunda ciddi çaba harcadık. Kısa bir süre içerisinde Almanya’daki satış ekibinin Türkiye’deki tesise ihtiyacı olan işleri düzenli aktaracağı altyapıyı kurduk. Fakat Avrupa’daki projelerde yer alabilmek için Avrupa’daki tüm iş süreçlerini öğrenmemiz ve Türkiye’deki üretimin tüm safhalarına hakim olmamız gerekiyordu. Almanya’daki ekipten bu süreçler konusunda çok destek aldık. 2018 ve 2019 yılları bizim için zorluydu. Bu iki yılda yerli piyasaya yavaş yavaş dönüşümüz oldu. Avrupa’da da bu dönemde işler çok yoğun değildi.
Meiser Izgara’nın kor işi olan ızgaranın yanı sıra, yeni ürünlerimiz olarak oto korkuluk sistemleri ve güneş enerjisi profillerini üretebilmek için yeni bir üretim hattı oluşturduk. Yeni bir ürün çıkardığınızda ana şirketimizin sertifikasyonunu yerelleştirmeniz gerekiyor. Şu anda o süreci tamamladık. Kartepe’deki fabrikamız, Almanya’daki ürün gruplarının 90’nını yapabilecek kapasiteye ulaştı. Burada kaynak ızgara ile üretime başlamıştık. 2017’de Belçika’daki üretim hattını buraya getirerek geçme ızgara dediğimiz ürünü üretmeye başladık. Geçme ızgaranın en büyük özelliği çok hafif ve çok ağır ızgara üretiminde daha avantajlı bir ürün olmasıdır. Buna karşılık kaynak ızgaranın belli bir teknik sınırı var. Bu nedenle zayıf ürünlerde kaynağa değil, mekanik kilitlemeye ihtiyaç duyulur. Fazla yük taşımayan, güvenlik amaçlı kullanılan ve geniş gözenekli ızgaralarda daha çok geçme ızgara tercih edilir. Portföyümüze kattığımız bir diğer ürünümüz de trafikte ağır yük taşınması için kullanılan ızgaralardır.
Son olarak 2020 yılında, oto korkuluk (bariyer) sistemleri için Avrupa’da bir şirket satın aldık ve şirketin üretim hattını Türkiye’ye taşıma kararı aldık. Böylece Türkiye’de bariyer ve güneş enerjisi profillerinin üretim hattını kurmaya karar verdik. Üretim hattının inşaatını bitirdik ve hattı devreye aldık. Meiser Türkiye olarak hedefimiz, lojistik avantajımızı kullanarak üretim yapmak ve dünyaya açılmaktır. Ürettiğimiz oto korkuluğun (bariyer) tamamına yakın kısmını ihraç etmeyi planlıyoruz. Amacımız, Meiser’in Avrupa merkezli ağını kullanarak ihracat yapmak. Bu noktadan Kuzey Afrika ve Güney Avrupa bölgelerine açılma şansımız var ve asıl amacımız buradaki üretimi, o bölgelere aktarmak.
“Izgara nedir?” tartışmalarını ortadan kaldırmak için bir çalışma yürüttük. Sektörde ızgarayı tanımlamak için bir standart getirilmesinin doğru olacağını düşünüyorduk. Türk Standartları Enstitüsü’nün ızgara sistemlerine bir standart getirmesini ve belgelendirilmesini talep ettik. Burada amaç üretimi standart hale getirmek değil. TSE şartlarına uygun üretim yapan bir firma ile TSE şartlarına aykırı üretim yapanlar arasındaki farkın anlaşılmasını istedik. Izgara üretiminde standardın belirlenmesi için Türkiye Standartları Enstitüsü ile yoğun olarak fikir alışverişinde bulunduk. Türk Standartları Enstitüsü’ne ızgara sektörüne bir üretim standardı getirilmesi için oluşturduğumuz talep kabul edildi ve bilim kurulu oluşturuldu. Bilim Kurulu ile süreçlerin içinde olduk ve dünyadaki standartları sunduk . Çalışmalarımız sonrasında ızgara üretimine TSE standardı getirildi. Sektörde TSE Belgesi’ni alan ilk şirket olmayı başardık.
Meiser Grup dünyada çok hızlı büyüyen bir şirket. Meiser Grup bünyesinde şu anda 50’nin üzerinden şirket bulunuyor. 20’den fazla ülkede de aktif olarak faaliyet gösteriyoruz ve 11 ülkede üretim yapıyoruz. Hızlı büyüyen bir şirket olduğumuz için yönetim faaliyetleri de yoğunlaşmaya başladı. Ben 2016 yılından bu yana Meiser Türkiye’nin genel müdürlüğünün yanı sıra globalde görev almak istediğimi de dillendiriyordum. Globalde görev almamla ilgili birkaç seçenek vardı, bunlardan biri de otoyol bariyer sistemleriydi. Yatırım süreçlerini yönetmek için İş Geliştirme Sorumlusu görevini üstlendim. Son olarak Meiser Grup, Almanya’nın Hannover kentinde 1919 yılında kurulan ve genişletilmiş metal üretimi yapan Sorst Streckmetall’i satın aldı. Önümüzdeki dönemde hem Türkiye hem de Hannover’de bulunan Sorst Streckmetall firmasında Genel Müdür görevini üstleneceğim. Genel müdür olarak temel görevim Meiser Grup ile entegrasyonu sağlamaktır. Zaten orada halihazırda çalışan bir sistem mevcut. Grup içerisinde satış kanallarını açmak gibi bir görevim var. Satın alma tarafında grubun potansiyelini kullanmayı arzu ediyoruz. İş geliştirme süreciyle başlayarak zaman içerisinde orada da yatırım sürecine girerek şirketi büyüteceğiz. Meiser Grup ile entegrasyonunu tamamladıktan sonra bu şirketin ürünlerinin Türkiye’de kullanım ve üretim potansiyeline de odaklanacağız. Geleceği olan ve geniş kullanıma sahip bir üründen söz ediyoruz.
Avrupa, pandemiyle birlikte tedarik zincirinin de kırılmasıyla ilk kez ciddi bir krizle karşılaşıyor ve ezber değiştirmesi gerekiyor. Sürekli krizlerle mücadele eden Türk yöneticiler için Avrupa’da yaşanan kriz bir fırsat yaratıyor. Son dönemde Türk yöneticilerin global şirketlerde üst düzey görevlere getirilmesini krizlere karşı mücadele etme kabiliyetlerine ve risk almalarına bağlıyorum.
Meiser Grup’un sürdürülebilirlik politikası kişilere bağlı değil. Süreçlerle yönetilen bir işletme kültürümüz; herkesin yaptığı işin net olduğu, süreçlerin tanımlandığı, eğer tanımlanmamışsa, tanımlandıktan sonra faaliyet gösterilen bir süreç var. Meiser Grup’ta bilmediğimiz hiçbir işi yapmayız. Eğer bilinmeden bir iş yapılıyorsa, buna satış da dahil; hemen müdahale ediyor ve durduruyoruz. Dünya standartlarında üretim yapan bir şirketin bilmediği bir işi yapmaması gerektiği kanaatindeyiz. Almanya’daki iki fabrikamızda her parçası müşteriye özel ayda 8 bin ton ızgara üretiyoruz. Sürdürülebilirlikte uzun dönemli bakış açısı çok önemli.
Meiser Grup’un Ar-Ge Merkezi Almanya’da bulunuyor. Bununla birlikte Türkiye’de müşteriye özel çözümler yarattığımız bir merkezimiz var. Mevcut ürün portföyümüzü gerektiğinde müşteriye göre özelleştiriyoruz. Meiser’in üretim sürecinde mekanik montaj sistemlerine yönelim mevcut. Örneğin mekanik montaj sistemlerini çelikte çok kullanıyoruz. Meiser Izgara üretimde kullanılan makinaları da kendi üretiyor. Dünyada ızgara üreticilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak ana ve yan ekipmanlar hazır olarak sunulmuyor. Üretim yaparken aynı zamanda Ar-Ge çalışmalarını sürdürmek ve özel makinalar geliştirmek gerekiyor.
Globalde Meiser Grup çok hızlı büyüyor. Dünya genelinde 3000 üzerinde çalışanımız mevcut. Almanya’da iki tane büyük tesisimiz var. Almanya’da her bir tesiste yaklaşık 750-800 kişi çalışıyor. Meiser Grup’a katılan oto korkuluk şirketinde de 150’nin üzerinde çalışan var. Almanya’da 2000’e yakın çalışanımız mevcut. Binin üzerinde çalışan da Türkiye dahil global ölçekte görev yapıyor. Meiser Izgara son dönemde çok hızlı bir büyüme gerçekleştiriyor. Meiser Türkiye, Meiser Grup’un hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunan önemli bir üretim tesisidir.