Öncelikle belirtmek isteriz ki uzaklaştırma kararının verilebilmesi için somut bir şekilde şiddetin uygulanması şart değildir. Zira yalnızca şiddet tehdidinin, şiddet ihtimalinin varlığı bile kişilerin hayatını olumsuz etkileyebilmekte ve kişiler bu tehdide karşı koruyucu tedbirlere başvurma ihtiyacı hissedebilmektedir. Sonuç olarak uzaklaştırma kararının verilebileceği haller yalnızca şunlardır şeklinde bir sonuca varmak mümkün olmayacak zira bu tedbirlerin uygulanmasına sebep olacak davranışlar çok geniş bir yayılım alanı bulabilecektir. Ancak genel hatları ile açıklayacak olursak uzaklaştırma kararı verilebilecek haller şunlardır:
Yukarıda sayılı durumların gerçekleşmesi gerekmeyip gerçekleşme ihtimalinin varlığı bileuzaklaştırma kararı talep edilebilmesi için yeterlidir.
Uzaklaştırma kararı alınabilmesi için mahkemeye, konuya ilişkin olarak bir dilekçe sunulması gerekecektir. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda karakola gidilerek ifade verilmesi ve ardından da uzaklaştırma kararı talebinin iletilmesi yeterli olacaktır.
Koruyucu tedbirlerin alınması için herhangi bir delil veya belge aranılmamaktadır. Kişilerin bu yöndeki talepleri yeterli olacaktır. Çünkü bu tedbirlerin alınmaması kişiler üzerinde geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açabilmektedir. Hukuk devleti olmanın bir gereği de bu zararlar sonucu failleri cezalandırmaktan önce zararların meydana gelmesini engellemektir. Bu noktada koruyucu tedbirlere büyük rol düşmektedir.
Uzaklaştırma kararına yönelik mahkemeye dilekçe sunulduktan veya konuya ilişkin kolluğa ifade verildikten sonra başvuruyu alan mahkeme veya kolluk amiri, uzaklaştırma kararına dair talepleri inceler; eğer uygun görürse gerektiği şekilde uzaklaştırma kararını verir. Kolluk amirinin bu kararı verebilmesi kural değil istisnadır.
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere asıl olan uzaklaştırma kararını hakimin vermesidir ancak bazı durumlarda kişilerin mahkemeye dilekçe yazması, hakimin bu konuda karar vermesi somut olay bakımından çok uzun gelebilmektedir. Dolayısıyla bu hallerde ‘polis uzaklaştırma kararı verebilir mi’ sorusuna evet demek mümkün olmaktadır. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde uzaklaştırma kararı veren kolluk amiri bu kararı, kararı takip eden ilk iş günü onaylanmak üzere hakime bildirmek zorundadır. Kolluk amirinin kararı hakime bildirmesinin ardından hakim kararı onaylamalıdır. Onaylanmaması halinde uzaklaştırma kararının hiç alınmamış gibi sonuç doğurması mümkün olacaktır.
Boşanma davalarında boşanma ve nafaka hukuku kapsamında evden uzaklaştırma kararı, ülkemizde ailenin korunması, aile içi şiddet ve kadına karşı şiddetin önüne geçilmesi için yapılan düzenlemelerden biri 8 Mart 2012 tarihinde yasalaşan 6284 say ılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun dur. Bu yasa aile bütünlüğünün korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik birçok koruyu ve önleyici tedbir içermektedir. Koruyucu koruma tedbirleri kendi arasında mülki amir(vali) tarafından verilenler ve hakim tarafından verilenler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Önleyici tedbirler ise kural olarak sadece hakim tarafından verilebilmektedir. Bu çalışmada halk arasında “uzaklaştırma kararı” şeklinde bilinen önleyici tedbirden bahsedilecektir.
Evden uzaklaştırma kararı- Şiddet, kişinin psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik açıdan acı çekmesi ve manevi olarak yıpranması şeklinde sonuçlanan her türlü davranıştır. Hakim, uygulanan şiddetin boyutuna göre Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 5.maddesinde yer alan önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun göreceği başka bir önleyici tedbire hükmedebilmektedir.
Hakimin hükmedebileceği bu tedbirlerden biri de uzaklaştırma kararıdır. Uzaklaştırma kararı, şiddet uygulayanın korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması anlamına gelen önleyici bir tedbirdir. Uzaklaştırma kararı alınabilmesi için şiddet içeren eylemin gerçekleşmiş olması şart olmayıp, kişinin muhtemel şiddet tehlikesi altında bulunması da bu kararı alabilmek için yeterli kabul edilmektedir.
Evden uzaklaştırma kararını kimler talep edebilir- Günümüzde kadına karşı şiddetin giderek daha vahim bir hale gelmesi sebebiyle uzaklaştırma kararının yalnızca şiddet mağduru kadınlar tarafından alınabileceği algısı yanlış bir algıdır. Söz konusu kanun bu kararı talep etmek için cinsiyet ayrımı gözetmemiştir. Dolayısıyla şiddet mağduru olan bir erkek de uzaklaştırma kararı alabilmektedir. Kanunda uzaklaştırma talebi için herhangi bir yaş sınırı da öngörülmediğinden, bir çocuğun bile bu kararı talep etmesi mümkündür.
Şiddet adı verilen bir eylemin varlığı, evden uzaklaşma kararı için yeterlidir. Aile içi şiddet, bir aile üyesinin şiddet, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar görmesine veya muhtemelen ortaya çıkması muhtemel tehdit ve baskı davranışları ifade eder. Bu nedenle, henüz gerçekleşmemiş olaylar için bile ihtiyati bir karar alınması istenebilir.
Şiddete maruz kalan veya şiddete maruz kalabilecek olan herkes, herhangi bir cinsiyet veya yaş ayrımcılığı olmaksızın evden uzaklaştırma talep edebilir.
Evden uzaklaştırma kararı, önleyici bir tedbir olduğu için Aile Mahkemeleri tarafından verilir. Kişiden uzaklaşmaya veya diğer koruma önlemlerine başvurmaya kararı almak için Aile Mahkemesinde dava açarak talep etmelisiniz. Ancak, kişinin koruma tedbiri için başvuruda bulunmasını gerektiren bir durumda, en yakın karakol, jandarma veya Cumhuriyet Savcılığına yazılı veya sözlü bir bildirimle koruma talep edilmesinin mümkün olduğu unutulmamalıdır.
Aile Mahkemesi, hâkimin uygun görmesi halinde, evden uzaklaştırma kararı ile bir veya daha fazla diğer önleyici koruma tedbirlerini almaya karar verebilir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın