HASTANE YÖNETİMİ
Bu da ne şimdi diyorsunuz belki de içinizden…Moda ya da güzellik, hiç biri ile alakası olmayan bu post da neyin nesi şimdi..Oysa ki sağlık sektörü, iç müşterisi ile de dış müşterisi ile de hem modayı hem de güzelliği içinde barındıran hayati bir sektör.Kimimize uzak gelen bu sektörün perdelerini gelin birlikte aralayalım…
Uzun senelerini, sağlık yönetimi üzerine eğitim almış ve de tecrübeleri ile “harcamış” bir birey olarak sizlerle paylaşmak istediğim şeyler var bugün..Belki şaşıracağınız; belki de yaşanmış tecrübelerinizle hak vereceğiniz şeyler paylaşacağım..
Türkiye’de sağlık deyince akla ilk gelenin hastaneler olduğunu söylemek yeni bir bilgi olmayacaktır şüphesiz.Ben de bu sektörde yetiştim.Marmara Üniversitesi’nde Sağlık Yönetimi üzerine aldığım işletme eğitimi ve sonrasında yine aynı üniversitede aldığım İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim eğitimlerinin ne kadar spesifik ve hedef odaklı olduğunu; hastane yönetiminde teorik bilginin ne kadar gerekli olduğunu inkar edecek değilim.
Ancak kişisel yetkinliği olmayan, liderlik vasıflarına haiz olmayan ve insan sevgisi,merhameti olmayan biri ne kadar eğitim alırsa alsın, bu işte değil profesyonel bir yönetici; eleman statüsünde dahi çalışamayacaktır.
Çünkü emek ister hastane yönetimi, yüzümüzden eksik olmayan tebessümle, her türlü olumsuz durumla mücadele etmeyi dahası yılmamayı öğretir…Ancak ne yazık ki ne işin eğitimini ne de kişisel yetkinlikleri bu sektöre göre olmayanlar var sektörde..
Doktorsanız her gün tıbbi gelişmeleri takip edip; okuyarak kendinizi yenilemelisiniz.Hemşire iseniz daha çok pratik yaparak el becerinizi arttırmalısınız.Başhekimseniz, doktorları idare edip;verimliliklerini analiz etmeli; doktorlardan gelen hasta şikayetlerini değerlendirip önleyici faaliyetler uygulamalısınız.Hasta hizmetlerindeyseniz daha dikkatli kayıt açıp;hatasız ve çabuk işlem yapmalısınız.Muhasebeciyseniz,rakamlarla dost olmak faturaların kraliçesi olmak durumundasınız.Halkla İlişkilerdeyseniz reklam yapmadan tanıtım faaliyetlerinin bir yolunu bulmalı;kısıtlı imkanlarla daha çok tanıtmalısınız, tabi bir de tüm hasta şikayetlerini dinleyerek onların üzerindeki negatif enerjiyi alıp;pozitife çevirmelisiniz.Pazarlamadaysanız, siparişe göre hazırlanmayan ve sonucu hakkında garanti verilemeyen bir hizmetin satışını yapabilmelisiniz.İnsan Kaynaklarındaysanız da tüm bu işi, bu kurallara göre yapan doğru bireyleri bulup,istihdam etmeli; hastane yönetimini de bu bireylerin bağlılığını sağlayabilmek üzere teşvik etmelisiniz.
Peki ya Hastane Yöneticisiyseniz ne yapmakla yükümlüsünüz?
Öncelikle adil,karizmatik,kültürlü,zeki ve insancıl olmalısınız…İdari yeteneğiniz insan gücünü motive edici nitelikte ve analitik kararlar alabilme yönünde olmalıdır.Ve tabi ki lisans ya da yüksek lisansınızı yönetim bilimlerinde-sağlık yönetimi-nde yapmalısınız.
Şayet siz bu özellikleri taşıyamıyorsanız;yönetiminizde olan tüm hastane idari & teknik& medikal birimler görevlerini layıkıyla yapsalar bile mutlaka fire verirsiniz.Ya personel devir hızınız ideal seviyelere düşemeyecek ya da hastalarınızın memnuniyeti & sadakati azalacaktır.En iyi ihtimal de o korktuğunuz koltuğunuzdan olursunuz…
Ben bu birimlerin bir çoğunda bulundum.Adım adım yükseldi sorumluluklarım,statüm.Erken yaşta yöneticilik ünvanına ulaştım.Malum özelliklerin hepsi bende var mı, bunu ilişki içerisinde olan eski personellerime ve de hasta/hasta yakını profiline sormak gerek.Tabi aklı başında bir iki yöneticim de olmadı değil,onlara da sorabilirsiniz..Ama bana sorarsanız; hani steteskopum olsa muayenelere başlayacak; iğnem olsa damar yolu açacak kadar seviyordum mesleğimi…
Ancak hastane yönetimi, idari süreçlerinin Türkiye’de olması gereken bilince gelmemesi nedeni ile soğudum hastane yönetiminden.
Çünkü Türkiye’de ya parası olup da yatırım amaçlı bu işe girişip hastane kuruyor; ya da doktorlar biraraya gelip bir yatırım yapıyor.Hal böyle olunca ne hemşireden hastane müdürü olmasına şaşılıyor ne de patronun aile fertlerinin liyakatine bakılmaksızın yönetim kadrolarında olmasına…
Peki bu işin eğitimini alıp da tüm yetkinliği ile kısa sürede bir yerlere gelebilen&gelebilecek sağlık yöneticileri varken neden devlet hala yasasında olup da bir türlü uygulayamadığı; “her hastanenin yöneticisi mutlaka hastane yönetimi üzerine eğitim almalıdır ” kuralını uygulayamıyor?Umrunda değil tabi ki devletin o da sadece aldığı vergiye bakıyor 🙁
Yanlış verilen kararlar,bilinçsizce agresif büyüme planları ile zincirleşmeye çalışan kurumlar,alt kadrodan haberi olmayan sözde yönetim kurulları ile dolu bir yönetim anlayışı var Türkiye’de…
İşime gelmiyor Türkiye’de sağlık yöneticisi olarak çalışmak.Ya işten anlamaz koltuk korkusu olan bir yönetim kurulu yalakası ya da karizmanıza öfkeli bir dünya insan bol bol kulis ve kuyu kazma politikası ile mücadele veriyor..Gelişmiş ülkelerdeki eleştiriye ve gelişime açık yönetim anlayışına kapalıdır buralarda hastanecilik sektörü..
Küstürürler gerçek bir yöneticiyi sektörden..Hastaları ve hasta yakınları ile eski personelleriyle iş arkadaşlarıdır onu sağlık sektörüne bağlayan tek şey artık..
Ben de küstüm arkadaşlar..Oynamıyorum…Bakın mükemmel bir işim var, mutluyum…Aman kısık sesle konuşalım duymasınlar gelip bu sektörü de darmadağın etmesin kendini bilmezler 😛
Bugün sizlerle iyice bir dertleştim kız kardeşlerim…:)
Umarım sıkılmamışsınızdır…Daha ne hastane hikayeleri anlatacağım size :))
Bu arada woswosumla daha önce tanışmıştınız.Masamın üzerinde ki leylak rengi şirin bank da çok sevgili arkadaşım Rahşan’ın hediyesi.Oturan bebekler de hastalarımdan hatıra :))
kocaman sevgilerimi gönderiyorum!