Cesaretimizi Hippokampus Hücrelerine Mi Borçluyuz?

Neden bazı insanlar gökdelenler arasına gerilen yüksek bir tel üzerinde rahatça yürüyebiliyor? Yüksek debili çılgın bir nehirde, tahta bir varil içinde rafting yapan birinin cesareti  nereden gelir? Bazı insanlar alışveriş merkezlerinin merdivenlerinden zorlukla çıkabilirken, sınırlarını aşan diğer insanlardaki cesaretin kaynağı ne?

Hippokampus ve Risk Alma Davranışı

Tehlikeli ve canlandırıcı şeyler deneme konusunda insanlar arasında bariz farklılıklar var. Öz kardeşler arasında bile risk alma davranışında çarpıcı farklılıklar olduğu biliniyor. Risk alma davranışını yöneten sinirsel mekanizmalar bugün hala bilinmezliğini koruyor. Bununla beraber, İsveç’te bulunan Uppsala Üniversitesi Nörobilim Bölümü’nden ve Brezilya’daki Rio Grande do Norte Federal Üniversitesi Beyin Enstitüsü’nde faaliyetlerini yürüten bilim adamları, bu konuda da hippokampus u işaret ediyorlar. Daha önceden bildiğimiz hafıza, yol bulma gibi işlevlerinin yanı sıra, hippokampus, bazı hücreleri sayesinde risk alma ve kaygı hissinin oluşumunda da anahtar rol oynuyor gibi görünüyor.


Nature Communications dergisinde yayınlanan bir makalede yazarlar, OLM hücreleri olarak bilinen sinir hücrelerinin, uyarıldıkları zaman özel bir beyin ritmi ürettiklerini gösterdiler. Örneğin, bir hayvanın yırtıcıdan saklanırken, avcının yakınlığının farkında olduğu durumlar, gerçek hayatta bu tip uyaranlara benzer durumlar olarak düşünülebilir.  Araştırmacılar, kaygı ve risk alma davranışının bu OLM hücrelerinin faaliyetlerini etkilemek yoluyla kontrol edilebileceğini gösteren sonuçlar ortaya koydular. Risk alma davranışını hızlı ve sağlam bir şekilde değiştiren bir yol bulunabilirse, yüksek kaygı düzeyine sahip kişilerde risk alma davranışının azalması nedeniyle oluşan patolojik kaygının tedavisi konusunda büyük ilerlemeler sağlamak mümkün.

“Normal” Endişe Zarardan Korur

Uyumsal endişe (anksiyete) normaldir ve tüm canlılar için hayatta kalmak açısından çok önemlidir. Önemlidir, çünkü bizi “olası” zararlardan korur. Öte yandan birçok insanda işlevsiz ve uyumsal olmayan kaygılar mevcuttur ve bu duygular günlük yaşamı olumsuz yönde etkiler. Bu tür durumlarda doktorlar, hastaların işlevsiz durumdan kurtulmalarına yardımcı olmak için genellikle antidepresanlar gibi kimyasal teskin edicilere başvurmak zorunda kalırlar.

Ancak bu ilaçlar sadece ihtiyaç duyulan alanlarda değil, tüm beyi şebekelerinde karmaşık etkiler yaparlar ve bu nedenle ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle kaygıyı kontrol etmek için tek bir beyin bölgesi ve özel bir hücre grubuna odaklanmak, endişe ve depresyon gibi birbiriyle bağlantılı birçok bozukluğun tedavisinde alternatif ve güvenli yollar sağlayabilir.

Bahsettiğimiz çalışmadaki bir başka ilginç bulgu da OLM hücrelerinin kimyasal maddelerle de kontrol edilebildiğinin gösterilmesi. Önceki çalışmalar, OLM hücrelerinin hipokampustaki anıların ‘bekçileri’ olduğunu ve bu hücrelerin nikotine çok duyarlı olduğunu zaten ortaya koymuş durumdaydı.

Endişeli Olduğumuzda Neden Sigaraya Sarılıyoruz?

Rio Grande do Norte Federal Üniversitesi Beyin Enstitüsü ve Uppsala Üniversitesi’nde araştırmacı olan Dr. Richardson Leao, “Bu bulgu, insanların endişeli olduklarında neden aşırı sigara içtiklerini açıklayabilir” diyor. Sigara, zararları aşikar olsa da, içindeki binlerce kimyasaldan birisi olan nikotin sayesinde, endişe devrelerinin çalışmasını düzenleyen bir etkiye sahip gibi görünüyor. Elbette bu etki bağımlılıkla birlikte azalan ve doza bağımlı olarak gerçekleşen bir etki; onu da burada hatırlamak lazım. Yani endişe ve gerginlik için sigara gibi kaynaklardan medet umdukça, tüketilmesi gereken miktarın da gittikçe artacağını unutmamak gerek.


Hipokampusun duygularla ilişkisi, hafıza ve bilişteki rolüne göre çok daha az incelenmiş bir konu olarak kaldı. Örneğin 2014 yılında, yine hippokampuslarımızda yer alan ve biyolojik GPS sistemimiz diyebileceğimiz “yer hücreleri”nin keşfi, Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Özellikle son on yılda araştırmacılar, hipokampusun duyguları düzenlemedeki rolünü de fark etmeye başladılar.


Aynı beyin yapısının farklı bölgelerinin farklı davranışları nasıl kontrol ettiği ve birbirleriyle nasıl etkileşime girdiklerini fark etmek sinirbilimde her zaman büyüleyici bir deneyimdir. Uppsala Üniversitesi’nden Dr. Sanja Mikulovic; ”Bilişsel veya duygusal süreçlerin altında yatan belirli devrelerin belirlenmesi, beyin fonksiyonunun genel olarak anlaşılması ve bozuklukları tedavi etmek için daha spesifik ilaç geliştirme açısından çok önemlidir” diyerek sonuçların önemine vurgu yapıyor.

Yeni Nesil İlaçların Üretimi İçin Büyük Keşif

Hippokampus hücrelerine dair keşfedilen bu yeni roller endişe, anksiyete ve depresyon gibi klinik durumların kalıcı ve düşük yan etkili olarak tedavi edilmesinde büyük bir adım anlamına geliyor. Belki elektriksel belki de kimyasal olarak geliştirilecek gelecekteki müdahale yöntemleri belki de bu sorunları kalıcı olarak çözebilecek.

Tabii ki burada AçıkBeyin ’ e özel bir İFA notu da eklemekte fayda var: Endişe, gerginlik, nedensiz korku, takıntılı davranışlar ve depresyon gibi tablolar, neden olmaktan çok “sonuç” olarak ele almamız gereken “işaret fişekleri” dir. Duygusal dünyamız, bize bir şeylerin temelden yanlış gittiğini anlatmak için bu işaretleri sıklıkla kullanır. Bu işaretlerden bazıları geçici süreler bizi meşgul ederken, bazı durumlarda da kronik hastalıklara kapı aralayabilir. Maalesef günümüzün tedavi yaklaşımlarının çoğu “belirtileri” yani “işaretleri” susturmak üze rine tasarlandığı için, “iyileşme” de nadiren karşımıza çıkan bir sonuç oluyor. Bu tarz yeni teknikleri geliştirirken bu “ağrı kesici” mantığıyla devam edersek, milyonlarca yıllık evrimsel tasarımlarla bize miras kalan bu değerli sinyal sistemlerinden de mahrum kalma riskimiz var. Yaşamımızı doğru yönde dönüştürmemize yardımcı olmak için bize sıklıkla “işaretler” veren bu tip sistemleri anlamak ve onların mesajlarına kulak vermek, onları susturmaktan çok daha verimli “iyileşme” ye yol açacaktır.


Unutmamamız dileğiyle.


Önce Can Sonra Canan: Bunlara Cesaret Edebilir Misin?


Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor:
Korku, Endişe, Kaygı: Dezenformasyonun Altın Fırsatları