Doktorun Yanlış Teşhis Ve Tedavisi Sonucu Açılan Maddi Ve Manevi Gaziantep Avukat Ali Tümbaş

Hekimin meslek alanı içinde olan hafif de olsa bütün kusurlarından sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Hekimler, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Teşhis yahut tedavide ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdürler. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın özelliklerini göz önünde tutmak, onu gereksiz risk altına sokmamak ve en emin yolu tercih etmek zorundadır. Ayrıca doktorlar vekillik sözleşmesi uyarınca özen borcu yükümlülüğündedirler.

Hastalarının zarar görmemesi için mesleki ve genel hayat tecrübelerince herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Eğer bu saydığımız özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış neticesinde oluşan bir komplikasyon, hata yahut yanlış bir tedavi neticesinde risk ,ölüm meydana geldi ise bu durumda hemen savcılığa suç duyurusunda bulunmakla işe başlayın. Akabinde açılacak dava doktorun hizmet kusuru ile mi yoksa kişisel kusurla mı bu vakayı sebebiyet verdiğidir.

Zarar verici hareket hekimin kasıt veya ihmalini içeriyorsa kişisel kusur sayılıyor. Örneğin, ameliyat sırasında hastaya oksijen yerine karbondioksit gazının verilmesini Yargıtay kişisel kusur sayıyor. Ama doğum sırasında vakumla alınan çocuğun beyninden uzuvlarına giden sinirlerinin zedelenmesini de Danıştay hizmet kusuru kabul ediyor. İkinci örnekte hizmet dahilinde bir hata mevcut, ilk örnekte ise doktorun ağır ihmali var.

Başak bir örnek verirsek, ameliyatta idrar kesesi doktorun aşırı basınç uygulaması, yanlış ilaç vermesi veya hastayı fazla bekletmesi gibi bir nedenle patlamışsa kişisel kusurdur. Bu özen ihlali olur. Kişisel kusurdan kaynaklanan davalarda adli yargı yoluna gidilir ve olayın meydana gelmesinde vekalet sözleşmesi hükümlerine ya da haksız fiil sorumluluğu hükümlerine dayanılır.

online avukat gaziantep

Doktor Hatası Tazminat Türleri

Hekimlerin tabi oldukları sorumluluklar; cezai, idari ve mesleki sorumluluk olmak üzere üçe ayrılır.

Hekim veya diğer başka bir sağlık çalışanının hukuka aykırı eylemleri suç olarak tanımlanır. Bunun sonucunda ise cezai sorumluluk ortaya çıkacaktır. Hukuka uygunluk sebepleri arasında yer alan ‘ilgilinin rızası’ yani hastanın rızası sonucunda hekim tarafından yapılan tıbbi müdahaleler cezai sorumluluk kapsamında yer almaz. Eğer hekimin müdahalesi vahim hatalar, kast veya taksirle zarar meydana gelmişse cezai sorumluluk ortaya çıkacaktır.

Devlete ait kurumlarda (Aile sağlığı merkezleri ve devlet hastaneleri gibi.) çalışan hekimler idareye karşı sorumludurlar. Hekimin müdahaleleri sonucu oluşan sorumlulukta devlet yani idarede hekimle birlikte sorumludur. Tüm kamu görevlilerinin sorumluluğunda olduğu gibi doktor hataları sonucunda dava idareye karşı açılacaktır. İdarenin ödediği bedeli ilgili hekime rücu etme hakkı bulunmaktadır.

Yargılama sonucunda idare tazminata mahkum edildiyse, idare bu tazminatı ilgili hekimden rücu davası yoluyla tahsil edebilecektir. İdareye karşı tam yargı davası açmadan önce bilmeniz gereken tüm hususları konu ile ilgili kaleme alınmış makalemizi okuyarak edinebilirsiniz.

Hekimler her zaman hastaya zarar vermeme, hastayı tüm aşamalarda bilgilendirme, her türlü ayrımcılıktan kaçınma, hasta rızası olmadan işlem yapmama ve hasta mahremiyeti gibi kurallara uyma zorunluluğu bulunmaktadır. Hasta mahremiyeti kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşması söz konusu olabilir.

Hekim ile Hasta Arasında Bulunan İlişki

Öncelikle değinmemiz gereken konu, hasta ile hekim arasında kurulan ilişkinin hukuki niteliğidir. Genel olarak hekim ile hasta arasında kurulan ilişki hukuken vekalet ilişkisi olarak bilinmektedir. Ancak bazı durumlarda bu ilişki vekaletsiz iş görme veya eser sözleşmesi olarak da ortaya çıkabilmektedir.

TIBBİ MÜDAHALEDE YA DA MÜDAHALEYİ İHMALDE KUSURLU DAVRANILMASI

Kusur hukuk düzenince hoş görülmeyen davranış olarak tanımlanabilir. Doktorun tazminat ödemesi için aranan en önemli şartlardan biri doktorun kusurlu davranmış olmasıdır . Aynı koşullar altında bulunan bireylerden beklenen davranışlardan ayrılan ve zarar verene yüklenebilen davranışlar kusurludur.

Kusur ihmal ve kast olarak iki biçimde karşımıza çıkmaktadır. Hekim sorumluluğunda kast çok nadir karşımıza çıkmaktadır. Endikasyon olmayan bir durumda sırf hekimin maddi çıkar elde edebilmek için hastaya müdahale etmesi kasta verilebilecek açık bir örnektir. Tıbbi malpraktislerde ihmale daha sık rastlanmaktadır. Ortalama bir doktorun göstermesi gereken özen ve yaşanan durumun şartları birlikte değerlendirilerek ihmalin derecesi belirlenmektedir.

İhmalin belirlenmesinde hekimin öne sürdüğü kişisel gerekçeleri ise dikkate alınmamaktadır. Örneğin; doktorun hatasının kaynağını yorgun olmasına bağlaması geçerli bir mazeret değildir. Bununla birlikte; müdahalenin tıbbi olarak zorluk derecesi ve tehlikesi ise değerlendirme kapsamına alınmaktadır.

Hekimin sorumluluğu vekil sorumluluğu sıfatında olduğundan, Yargıtay’ca da baskın görüşe göre hekimin kusur oranı tazminatın belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Zira doktor en az kusurundan dahi sorumludur. Kusur hafiftir denilerek tazminatta indirime gidilemeyecektir. Eğer hekim hasta arasındaki ilişki sözleşmesel değilse, zarar haksız fiilden doğmuşsa fark olarak burada kusur ispatı hastaya ait olacaktır.

Burada kısaca değinebileceğimiz bir diğer husus da meslek kusurudur. Meslek kusuru her ne kadar kanunen kendine yer bulmamış olsa da Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’ nin dördüncü maddesinde yer almaktadır.

DOKTORUN MÜDAHALESİ VEYA MÜDAHALE ETMEMESİ NEDENİYLE HASTAYA VEYA YAKINLARINA ZARAR VERMİŞ OLMASI

Zarar, hekimin müdahalesi neticesinde meydana gelen ve kişinin malvarlığında ya da manevi dünyasında oluşan eksilme şeklinde tanımlanabilir. Kişinin katlanmak zorunda bırakıldığı zarar türü maddi –tedavi giderleri, destekten yoksun kalma, defin masraflar vb.– ya da manevi –ruhsal durum değişiklikleri, duyulan acı ve elem– olabilmektedir. Her durum kendi şart ve olanaklarında değerlendirilerek zarar olup olmadığı, eğer ki mevcutsa türü ve niceliği belirlenecektir.

DOKTORUN HATASI İLE ORTAYA ÇIKAN ZARAR ARASINDA NEDENSELLİK BAĞI BULUNMASI

Nedensellik bağı, iki olayın birbiri içinde neden sonuç ilişkisinin kurulmasıdır diyebiliriz. Burada haksız fiil sorumluluğu ile sözleşmesel sorumluluk arasında bir fark olmadığı gibi Yargıtay da yerleşik içtihatlarında bu bağı öngörmektedir.

Eser sözleşmelerinde diğer durumlardan farklı olarak bu bağ daha derin incelenmelidir. Zira hekimin eser sözleşmelerinde örneğin estetik müdahalelerde vaat ettiği daha net bir sonuç bulunmaktadır.

Doktorun ya da sağlık personelinin eyleminin zarara sebep olup olmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Bu hayali bir risk midir yoksa doktorun bunu basit tespitlerle öngörebilir mi gibi soruların cevapları nedensellik bağının varlığını ortaya koyacaktır.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Avukatlarımızın Yazısını Oylar mısınız?