Endişeli Ebeveynlere Dil Rehberi

Görünen o ki, birden fazla dil kullanan çocuklar ve gençler yetişkinlik dönemlerine daha fazla gri madde ile geçiş yapıyorlar.

Çocuk yetiştirme üzerine yeni metodlar, usûller geliştirilirken, bir tarafta da hepimizin farkında olmadan geliştirdiğimiz ve sosyal varlıklar olmamızın getirdiği bir özellik var; o da dil öğrenme.

Ebeveynlerin bunun için ekstra bir çaba sarf etmesine gerek kalmadan, çocuk zaten evde konuşulan dili “kapıyor”.

Bir Dil Bir İnsan İse, İki Dil Kaç Beyin Ediyor?

Şimdi de iki veya daha fazla dil öğrenebileceği bir eve doğduğunu düşünün bir çocuğun. İşte o zaman, anne ve babaların kafalarında “Acaba çocuğum iki dil öğrenmeye kalkarsa daha mı zor olur?” gibi sorular belirebilir. Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; iki veya daha fazla dil öğrenmenin beyne bilinen herhangi bir zararı ya da yan etkisi yok. Hatta tam aksine beyni geliştirici etkileri olduğuna dair araştırma sonuçları mevcut. Bu araştırmalardan bir tanesini sizlere sunmak ve dil öğrenme sürecinin beynimizdeki etkilerine bir “bakış atmak” isteriz.

Araştırmaya Georgetown Üniversitesi ve Reading Üniversitesi akademisyenleri önderlik etmiş ve makale, “Brain Structure and Function” dergisinde yayımlanmış. Araştırmada, çocukların ve gençlerin beyinlerini inceleyip beyin taramaları yapmışlar ve iki dilli (bilingual) katılımcıların, bir dil konuşan katılımcılara oranla, gri ve beyaz madde açısından potansiyel avantajlara sahip olduklarını görmüşler.

İki Dil Öğrenen Çocukların Avantajı

Projenin öncüsü Dr.Christos Pliatsikas, “Gri madde erken yaştan itibaren azalıyor, ancak araştırmamızın bulgularına göre, gelişme çağı boyunca beyindeki belirli bölgelerde, tek dilli kişilere nazaran iki dilli kişilerde daha az küçülme olduğu gözlemlendi.” diyerek iki dil bilmenin apaçık avantajlarına vurgu yapıyor. “ Daha önceki araştırmalarda, iki dil bilmenin yetişkinlerin beynindeki gri ve beyaz madddeler üzerinde olumlu etkisi olduğunu zaten görmüştük. Şimdi yaptığımız araştırmada ise ilk defa bu etkilerin çocuklar ve gençlerdeki etkilerine yönelik kanıtlar bulduk.” diyor.

Bu noktaya biz bir parantez açarak, yapılan bazı araştırmalarda ise “İki dilli olmanın bilişsel bir avantajı olmadığı” sonucunun sunulduğunu belirtmek isteriz. İlaveten; bu mevzular üzerine konuşurken Sinan Canan’ın temas ettiği bir konunun da bahsini açalım. Araştırmalar yapılırken seçilen çocukların ve yetişkinlerin dil hakimiyetinin ne kadar olduğu konusunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yani “Bilişsel olarak bir fayda bulunmadı” neticesi çıkan araştırmalarda belki de katılımcılar, zaten hayatını 300-500 kelime ile idare ettiren kişilerdi ve hâl böyle olunca sonuçların da ona göre gelmesinden daha doğal bir şey olamaz.

Açtığımız parantezi kapayıp, bahsettiğimiz -ve bahsedeceğimiz- “gri madde” ye bir açıklık getirelim. “Gri madde” , beyin yüzey çevresinde, (korteks) beyin hücre gövdelerinin bulunduğu beyin bölümlerini ifade etmek için kullanılır. “Beyaz madde” ise beyin hücreleri arasındaki bağlantıları içeren ve iletişim kurmalarına izin veren beyin bölümlerini ifade eder.  Bağlantılar beyazdır çünkü bol yağlı miyelin kılıflarla birbirlerinden yalıtılmış durumdadırlar.

Çalışmada, iki dil bilen insanların beyinlerinin, gelişim sırasında daha fazla gri madde muhafaza ettiğini ve beyaz maddenin de arttığını bulmuşlar. Bu da daha etkili bir beyin haberleşme ağının varlığına işaret edebiliyor. İki durumda da etkiler, beynin dil öğrenimi ve kullanımıyla ilgili bölümleriyle bağlantılı kısımlarda açığa çıkmış.

Peki, Nasıl Öğrenecekler?

Bütüncül baktığımızda; bulgular, çocuk yaştayken iki dilliliğin teşvik edilmesinin ilerleyen yıllarda pozitif etkiler olarak geri döneceğini vurguluyor. Pekalâ, “İki dilli olarak büyüsün çocuğumuz, ama nasıl sağlayacağız bu ortamı ona?” diyebilirsiniz. Haklısınız. Bu konuyla ilgili söylenen önemli noktaları es geçmeyelim o halde.

Çocukla iletişim kurarken, annenin kendi, babanın da kendi anadili ile konuşması bir öneri olarak önümüze çıkıyor. Kişiler, kendi anadilini kullanınca çocukla daha kuvvetli bir duygusal bağ kurması muhtemel oluyor.

Çocuğun dil öğrenme süreci, interaktif bir ortamda (kitap okuma, yüz yüze konuşa, oyun üretme) çok daha verimli oluyor. Yani öğretilmek istenen dilde bir video izleyerek, interaktif bir öğrenme ortamıyla aynı düzeyde dil öğrenmesi gerçekleşmiyor.

Çocuğun iki veya daha fazla dile hakim olabilmesi için, kullanılan dillerin ne kadar derinlikli olduğunun önemini de hatırlatalım tekrardan. Yani bizim anadilimiz dediğimiz dile yeteri kadar hakimiyetimiz yoksa, kullandığımız kelimeler çok kısıtlıysa; çocuk da doğal olarak dile hakim olamıyor.

“Eksik” olan kelimeleri diğer dille tamamlamaya çalışıp, bu sefer aynı cümle içerisinde birkaç kere dil değiştirecektir . Bu yüzden çocuğa; her iki (veya daha fazla) dilde, mümkün olduğunca fazla sayıda ve çeşitli kelimeler öğretmek faydalı olacaktır.

Sinan Canan’ın bu konuyla ilgili SoruYorum videosunu da buraya bırakalım:

Beynin fizyolojisini daha fazla keşfetmek için göz atabilirsiniz: Beynimizin Fizyolojisi
Dil ile ilgili okumalar yapmak istiyorum derseniz de size bu yazımızı önerebiliriz: Dilimin Sınırları Dünyamın Sınırları