Hâkim Parti Sistemi Nedir başlığı altında yapılan bu çalışmada Siyaset Bilimci Andrew Heywood’un 1997 yılında kaleme aldığı “Politics” adlı eserinin 22.Baskısının 357 ve 358’inci sayfaları kaynak olarak kullanılmıştır.
Parti sistemlerinin oluşmasında belirgin olan en temel faktör, iktidar için mücadele eden parti sayısına ilişkin verilerdir. Yalnızca bu kıstasa göre değerlendirilemeyecek olsa da en temel parti sistemleri “tek parti”, “iki partili” ve “çok partili” parti sistemleridir. Bu saydığımız parti sistemlerinin haricinde, ülkemizde de artık varlığını kabul etmek zorunda olduğumuz bir başka parti sistemi daha mevcuttur; Hâkim Parti Sistemi. Ülkemizin de artık yabancı olmadığı hâkim parti sistemi nedir?
Tek parti sistemi, iktidar rekabetinde başka bir partinin bulunmadığı, sıkı ideolojik öğretilerle örgütlenmiş, neredeyse tüm kurumları yöneten, yönlendiren ve kontrol eden bir parti tarafından ülkelerin yönetildiği parti sistemidir.
Çift partili sistem ise iktidarı kazanmaya ilişkin yalnızca iki büyük partinin beklentisinin olmasıdır. Belirli sayıda küçük yapılarda örgütlenmiş partilerin bulunmasına karşın seçimlerde yalnızca iki büyük parti arasında çekişme yaşanması, daha büyük olan partinin tek başına yönetme yetkisini elde ederek, diğer büyük partinin ise muhalefet olarak görevini sürdürmesidir. Çift partili sisteme örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri verilebilir. Başkanlık seçimlerine beş parti katılabilmekte ancak seçim yarışı Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Parti arasında yaşanmaktadır.
Çok partili sistem ise ikiden fazla parti arasında gerçekleşen seçim yarışlarında, tek parti hükümeti kurulması şansını azaltan, yüksek rekabetin yaşandığı, koalisyon ihtimalinin olası olduğu parti sistemleridir.
Yukarıda açıklamasını yaptığımız üç ayrı parti sisteminin haricinde, ülkemizin mevcut yönetim şekliyle de tanıdığımız dördüncü parti sistemimiz olan hâkim parti sistemi nedir?
Hâkim parti sistemi; bazı yönleriyle tek parti sistemiyle benzerlik gösterseler de tek parti sistemi ile karıştırılmaması gereken bir sistemdir. Hâkim parti sistemi, birçok partinin düzenli olarak genel seçimlerde yarışması, fakat seçimleri sürekli olarak aynı partinin kazanması ve iktidarın uzun süre düzenli olarak seçimi kazanan bir parti tarafından yönetilmesidir. Bir partinin hâkim parti olarak tanımlanabilmesi için adı geçen siyasi parti, bir çok partiyle genel seçimlerde iktidar için rekabette bulunmalı, uzun süre ülke yönetiminde söz sahibi olmalıdır.
Japonya’da Liberal Demokrat Parti 54 yıl boyunca, Hindistan’da Kongre Partisi 30 yıl boyunca iktidarda kalan hâkim partilere örnek teşkil etmektedir. Ülkemizde ise son 20 yıldır kesintisiz bir şekilde iktidarı elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi de hâkim parti olarak nitelendirebileceğimiz bir siyasi parti konumuna gelmiştir. Birçok siyasi partinin katılım gösterdiği 2002, 2007, 2011, 2015 ve 2018 yıllarında düzenlenen genel seçimlerin sonucunda tek başına iktidar yönetimi hakkını elde etmiştir.
16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen anayasa değişikliği referandumu ile siyasi partilerin ittifak yaparak birlikte seçime katılabilmesinin önü açılmış, aynı zamanda yeni bir yönetim şekli olan Türk tipi başkanlık sistemi yürürlüğe girmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi, 2018 yılı seçimlerinde tek başına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde diğer partilerin toplam milletvekili sayısı karşısında, mecliste koltuk çoğunluğu sağlayamamış olsa da, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin desteği ile tek başına ülke yönetimini sürdürmeye devam etmektedir. Yeni sistem ile meclisin bazı fonksiyonları yetkisiz kılınmış olsa da devlet başkanının meclisten onay alması gerektiği hususlarda, mecliste gerçekleşen bazı seçim ve oylamalarda ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin desteğine ihtiyaç duymaktadır.
Hindistan, İtalya, Güney Afrika ve Japonya gibi bazı ülkelerde karşımıza çıkan hâkim parti sistemi yönetimlerinde tespit edilen en belirgin özellik, yönetimdeki hâkim partinin partiler arasındaki rekabetten vazgeçmesi, kendi içerisinde rekabet çatışması yaşaması, hizipleşme sorunlarının başlamasıdır. Parti içinde ortaya çıkan gruplaşma, parti içi çatışmaya, parti içi üstünlük ve çıkar savaşına dönüşmektedir. Parti içinde yükselme, parti yönetimine sahip olma, destek grupları oluşturma çalışmaları iktidar partisi içerisinde bir iktidar kavgasına neden olmaktadır.
Parti içerisinde güç arayışına giren gruplar temsil ettikleri bazı sivil örgütlerin çıkarlarını uygulamak için de mücadele etmektedir. Örneğin, İtalya’da Katolik Eylem isimli sivil örgüt aracılığıyla Katolik Kilisesi, 52 yıl hükümete hâkim olmuş Hıristiyan Demokrat Parti (DC) içinde yer alan güçlü gruplarla olan ilişkisi nedeniyle parti kararlarında etkili olmuştur. Aynı şekilde Japonya’da da 54 yıl boyunca hüküm süren Liberal Demokrat Partisi içerisinde güçlü isimlerin etrafında birleşen alt gruplar nedeniyle parti içerisinde sürekli olarak iktidar kavgasının yaşanmasına neden olmuştur.
Hâkim parti sistemlerinde tespit edilen ikinci bir husus ise iktidarın uzun süre el değiştirmemesi nedeniyle devlet ve parti arasındaki anayasal ayrım zarar görmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları, hâkim partisinin siyasi ideolojilerine göre yapılandırılmakta ve tüm kurumlarda siyasallaşma süreci meydana gelmektedir.
Dünyada örnekleri incelendiğinde hâkim parti sistemi yönetimlerinde iktidarda uzun süre kalan siyasi partilerde rehavet, kibir ve yolsuzluk gibi unsurların ortaya çıktığıdır. Japonya ve İtalya’da hâkim partilerin yıllar boyunca devam eden ülke yönetimindeki egemenlikleri finansal yolsuzluklar nedeniyle sona ermiş veya kesintiye uğramıştır.
Hâkim parti sistemlerinde genellikle zayıf ve etkisiz muhalefet görülmektedir. Muhalefet partilerinin zayıflığı, hâkim partilerde göz ardı edilebilmekte, dile getirilen eleştiriler ve itirazlar değerlendirilmemektedir. Hâkim parti sistemlerinde, daimi ve uzun soluklu bir hükümetin varlığı seçmenlerin değişimden korkmasına neden olmaktadır. Hâkim parti, seçmenler için artık doğal yönetim partisidir. Uzun süre ülke yönetiminde bulunan partinin değişikliğini seçmenler devrim olarak nitelendirdiklerinden, böyle bir senaryoya korku nedeniyle ihtimal vermek istemektedirler.