İçindekiler
Fransız İhtilali sonrası Avrupa’da ortaya çıkan liberalizm ve bireyin duygu ve tercihleri ile bunlarla ilişkilendirilen öznel tutumlar romantizmin temelini oluşturur. İyi gelişmiş bir sosyal yaşam, duyguların ön planda olduğu benlik kavramlarına değer veren bir hareket olarak romantizmi de doğurur. Bu akımın klasisizme bir tepki olarak doğduğu söylenir. Romantizm, kendilerini çoğunlukla şiirle ifade edebilen sanatçıların okuluydu.
1790-1850 yılları romantizmin kurallarını yaydığı dönemdir. Romantizm Avrupa’da edebiyat, müzik ve felsefede büyük değişimlere neden olmakla kalmamış, resim ve müzik alanında da bazı yenilikler getirmiştir.
Romantik sanat anlayışının genel hatları şöyledir:
değil: 1
Victor Hugo klasisizmi eleştiriyor ve 1827 tarihli draması Cromwell’in önsözünde romantizmin ifadesini ortaya koyuyor.
Hayır: 2
Chateaubriand (Chateaubriand), Victor Hugo, Lamartine, J.G. Rousseau, Musset, Alfred de Vigny, Lord Byron, Walter Scott… Romantizmin önemli temsilcilerindendir.
Başka bir kaynak:
Orta Çağ’daki monarşi sanatı anlayışını temsil eden klasisizm’e bir tepki olarak Romantizm, 18. yüzyılda başlamıştır. Yüzyılın ikinci yarısında doğmuş bir edebiyat akımıdır. Romantizmde duygular, din ve doğa önemlidir. Konular genellikle günlük yaşamdan ve ulusal tarihten alınır. İyi ve kötü, fantezi ve gerçek arasındaki karşıtlık kullanılır. Toplumun her kesiminden insan çekilebilir, doğal ve sosyal çevrelerinden soyutlanmadan ele alınır. Bu nedenle sosyal çevre ve doğa betimlemelerine önem verilmektedir. Sanatta sosyal fayda gözetilir. Duygusal ve şiirsel bir üslup kullanılır. Bu akıma bağlı sanatçılar, duygu ve düşüncelerini eserlerinde gizlemezler.
Romantik akımda daha çok şiir, tiyatro ve roman gibi eserler sunulmuştur. Drama türü tiyatroda bu hareketle ortaya çıktı. Fransız edebiyatından Victor Hugo, Lamartine (Lamartine); Alman edebiyatının Goethe (Göte), Schiller (iller); Rus Edebiyatından Puşkin; İskoç edebiyatının Walter Scott’ı (Voltaire Scott), bu akımın dünya edebiyatındaki başlıca temsilcilerinden biridir. Romantizmin Türk edebiyatındaki başlıca temsilcileri Namık Kemal, Ahmet Mit Efendi ve Abdülhak Hamid Tarhan’dır.
Romantik hareket üzerine başka bir kaynak
Klasisizm’e bir yanıt olarak on sekizinci yüzyılda Fransa’da doğmuş bir edebi akımdır. Ondokuzuncu yüzyılda tüm Avrupa’ya yayıldı ve orada benimsendi. Görünüşünde 1789 Fransız İhtilali sonrası toplumsal, siyasi ve düşünsel yapının izleri belirmiştir.Fransız İhtilali ile krallık yıkılmış, sosyal ve ekonomik gelişimini tamamlamış yeni burjuva sınıfı, halkın desteğiyle iktidara gelmiştir. insanlar. Ancak huzursuzluk tamamen azalmadı ve toplum monarşistler ve cumhuriyetçiler olarak ikiye bölündü. Aydınlanma Çağı düşünürleri arasında yer alan Montesquieu, Voltaire, Rousseau ve Diderot gibi düşünürlerin önderliğinde insan hak ve özgürlükleri mücadelesi yürütülmüştür. Savaş, toplumsal gelişmenin önündeki tüm engellere karşı sürdürüldü. Fransız İhtilali bu birikimlerin sonucudur. Tıpkı Klasisizm hareketinin egemen ve güçlü monarşinin bir ürünü olması gibi, Romantizm de Devrim sonrası Fransız Devrimi’nin liberal ve liberal atmosferinin bir ürünüdür. Aydınlanma Çağı’nın entelektüel, sanatsal, sosyal ve politik birikimleri Romantik akımı besleyen ana kaynaklardır. Victor Hugo, Cromwell adlı oyununda romantizmin ilkelerini ön plana çıkardı.
1. Romantik sanatçılar tutkuyu, coşkuyu ve kontrol edilemez hayal gücünü klasik sanatçıların aklı ve sağduyusuna karşı koydu. Lirik şiir romantizm tarafından canlandırılır.
2. İnsan doğasını değil, dış dünyayı olabildiğince renkli, çarpıcı ve abartılı tasvir ettiler.
3. Eski Yunan edebiyatı ve Latin edebiyatı yerine çağdaş edebiyat örnek alınır. Dinin anlamı önem kazanmış, Hıristiyanlığın mucizeleri ve ortaçağ efsaneleri ele alınmıştır. Bazı temalar tarihten, bazıları ise günlük yaşamdan alınmıştır.
4. Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini gizlemediler. Sanatlarını toplumu dönüştürmek için bir araç olarak kullandılar ve “toplum için sanat” kavramına bağlı kaldılar.
5. Romantik sanatçılar, normatif standartlardan kaçınarak dil ve edebiyatta klasisizmin tüm kurallarını çiğnediler. Kapalı ve süslü bir üslup kullanmışlar, şiirsel bir anlatım benimsemişlerdir.
6. Ayrıcalıklı değil, mükemmel, mükemmel insanlardan, hayatın her kesiminden insanlardan bahsettiler. İnsanları ve olayları işlerken iyi-kötü, güzel-çirkin gibi zıtlıklardan yararlanmışlardır. İnsanların zihinsel durumlarının soyut gözlemi terk edilmiş, insanlar yaşadıkları sosyal çevre içinde ele alınmıştır.
7. Olayların anlatımında tesadüflere çok yer verilir. Uzak ülkeler ve yabancı gelenekler geniş bir şekilde anlatılmaktadır.
8. Romantikler tiyatroda üçlü kuralını çiğnediler ve dramatik türü geliştirdiler. (Unutmayın, bunu gerçekten yapan ilk kişi Shakespeare’di; Romantizmin ilk öncüsüydü.)
9. Romantik edebiyatta roman, öykü, tiyatro, eleştiri, deneme, fıkra, deneme, anı, gezi yazısı, şiir gibi ürünler sunulur.
Victor Hugo ………………………… .. Şiir, Dram, Roman
Jean-Jacques Rousseau ………………… .. Felsefe, Sosyoloji
Voltaire …………………… Felsefe, roman, şiir
Friedrich Schiller ………………………………. Tiyatro ve şiir
J. Wolfang Goethe ……………………………….. Şiir, Dram, Roman
Lamartine ………………………..şiir..roman
Chateaubriand ………………..şiir
Şili ………………………………. Saç
George Sand ………………. kısa öykü romanı
Alfred Vigny ………………. Saç
Alfred de Musset … bir hikaye ………………………….. bir roman
Alexandre Dumas Pierre ………… Roman
Puşkin ……………………………… .. Şiir
Romantizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:
Namık Kamal ……………… Şiir, tiyatro, roman, eleştiri ve tarih
Ahmed Mithat Efendi ………………. roman, hikaye
Abdul Haq Hamid Tarhan ………… Şiir, tiyatro
Rikizade Mahmud Ekrem ……. Saç
Yalnız
Çoğunlukla günbatımında dağdaki o yaşlı meşelerin gölgesinde hüzünle oturuyorum. Gözlerim ayaklarımın altında rasgele değişen ova manzarasında geziniyor. Burada ırmak köpüklü dalgalarıyla bir yılan gibi kıvrılıp kıvrılarak ilerler ve uzaklarda gözden kaybolur. Yaprak ormandaki çayırlara düştüğünde, akşam rüzgarı gelir ve onu vadilerden uzaklaştırır. Ben şu solgun yaprak gibiyim: Ah esen rüzgarlar, Ah deli rüzgarlar, Al beni o yaprak gibi, Al götür beni! Favoriyi takip et
geceleyin
Kuş cıvıltıları ve taze çiçek kokularıyla yine bahar geldi. Gün sona eriyor. Batan güneşin kızıllığı artık gecenin mor tonları arasında yavaş yavaş kayboluyordu. Lilia Viola, villasının balkonunda harika rüyalar gördü. Bu, bir İtalyan’ın dağların başında sevgilisi için yaptırdığı olağanüstü bir konaktı. Sevgilisi burada acı ve kederden ölmüş, ancak İtalyan kendisine acı dolu anılarını hatırlatan bu yerde kalmak istememiş ve sevgilisinin mezarının etrafındaki bahçeleri ve kendi adını taşıyan villayı yabancılara kiraya vermiş ve oradan ayrılmış. kendisi. . Kendiliğinden, tek başına beslenen acılar vardır. Pişmanlık gibi korkup kendinden kaçan acılar vardır. Lilia, hafif bir esinti gibi, bir dalga gibi, bu güzel 1 Mayıs günü gibi, çok hoş bir rahatlama veren, bakışlarını korkuluklara dikmiş, yumuşak ve sakin bir tavırla, medeni insanın ayaklarının altında kalmış güzelim vadide dolaşıyor. . George Sand)
İlk satır
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, gece geç oldu, kalp ne kadar zor olursa olsun, ay parlasa bile.
Kılıç kını giydiği gibi, ruh da sandığı giyer. Öyle bir gün gelir ki kalp nefes almayı bırakır ve aşk dinlenmek ister.
Hep sevişmek için olsa da gün ışığı çabuk geliyor ama artık ay ışığında yürüyüşe çıkamıyoruz.
(çev. Halit Çakır, Lord Byron)
Romantizmin Türk Edebiyatına Etkileri:
Romantizm bazı Tanzimat yazarlarını etkilemiştir. Namık Kemal ve Ahmed Mithat Efendi. Abd al-Haqq Hamid Tarhan ve Rikizade Mahmoud Akram’ın eserlerinde romantizmin izleri görülür. Bu etkiler romantizmin gerçek boyutlarının bir yansıması değildir. Duyguların ifade edilmesi, rastlantılara yer verilmesi, sanat yapıtlarıyla toplumu değiştirmek, zıt tiplere yer verilmesi Romantizmin izleri sayılabilir.
Tüm edebi akımlar:
“varoluşçu gerçekçilik”
[wpcin-random-posts]