Türk İş Hukuku’nda İşletmenin Önemi

İşyeri ve İşletme


4857 sayılı İş Kanunu’nunda [1] işletme kavramına açıkça yer verilmediği görülmektedir. [2] İşletme kavramının niteliğini tayin için öncelikle madde 2/f.1 hükmünde yer alan işyeri tanımını belirlemek gerekecektir.
Şöyle ki,  “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir…”
Bu hususun Tanımlar hükmünü düzenleyen madde 2 cümlesi içinde; devam eden fıkralarda işveren vekilinin tanımında, “…İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir…”, demek suretiyle ve takiben işveren- alt işveren ilişkisinin tanımında “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.” Şeklinde yer verildiği görülmektedir.
Bundan başka İş Kanunu’nda md.4/b-d; md.18; md.29, md.32, md.78,md.81,md.95,md.105/c hükümlerinde işletme kavramından bahsedilmektedir.
İş.K.’nun, İş sağlığı ve güvenliği hükümlerini düzenleyen 78. maddesi, “…iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygunluğu yönünden; işçi sayısı, işin ve işyerinin özellikleri ile tehlikesi dikkate alınarak işletme belgesi alması gereken işyerleri ile belgelendirilmesi gereken işler veya ürünler ve bu belge veya belgelerin alınmasına ilişkin usul ve esaslar … Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. “ demek suretiyle yer vermiştir.
Bu açıdan bir işyerinin, işçi sayısının, işin ve işyerinin özellikleri ile tehlikesi dikkate alınarak Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikte belirtilen esaslar dahilinde bir belge ile işletme kapsamına alındığı görülmektedir.
Esener Hocamız, işletmeyi, “ İktisadi veya ideal bir amacaın gerçekleştirilmesi için aynı işverene ait bir veya birkaç organize şekilde birleşmiş işyerinin bağlı olduğu örgütlendirilmiş bir bütündür” olarak tanımlar. [3]
Doktrinde [4] , her işyerinin örgütlenmiş bir bütün olmasından ileri gelerek,  söz konusu bütün içinde işverenin belirli bir iş tekniği amacını izlediği, bu amacın da, “mal veya hizmet üretmek” olarak belirlendiği durumda, işverenin; maddi ve maddi olmayan mallar ile işçileri bir araya getirip, “iş organizasyonu” temelinde örgütlediği birliğe atıf yapılmıştır. İşyeri tanımında ileri gelerek söylenebilecek olan ise, bu organizasyon biriminin çoğu zaman tek bir kişiye ait olduğu vakit tanımlamanın “işyeri”, birden çok ( örneğin mirasçılar ve ortaklar) birlikte aynı işletme amacını güdüyor iseler ve/veya bu ayrık durumun dışında birden çok işyerinin varlığının kabul edildiği durumlarda organizasyon tanımı “işletme” olarak yapılacaktır. Buna karşılık büyük bir işletmenin faaliyeti, hukuk ve mali bağımsızlığı gerektirmeyen muhtelif işlerini de kapsayabilir. Bir işletme bir işyerinden oluşabileceği gibi birden çok işyerini de kapsayabilir. İşletme kavramının buradan hareketle işyeri kavramındna daha geniş olduğu söylenebilir. İşletme esasen aynı organizmanın iki farklı görünüşü olarak belirlendiğinden, işletme, işyerlerinin bütünüdür şeklinde anlaşılmamalıdır. İşletme bir tek işyerinden ibaret olabileceği gibi, aynı işverene ait muhtelif işyerlerinin de bir bütün olarak bir işletmeyi meydana getirmesi şart değildir. [5]
Söz konusu işyerlerinin, münferit işyeri tesisatına ortak olarak sahip olmaları veya aynı kişi tarafından yönetilmeleri durumunda dahi, sonuç aynıdır. Amaçdaki ayniyet de, her zaman işyerinin tek olduğu sonucuna götürmez. Bir kimse hem birden çok bağımsız işletmede aynı amacı izleyebilir hem de aynı işletmenin içinde çok farklı bölümsel amaçlara yer vermiş de olabilir. Bu yüzden, tek bir işyeri (işletme) olup olmadığını saptamada ölçünün, sadece birlik halindeki örgüt olduğu bunun da en açık olarak, teknik yönetimin birliğinde kendisini gösterdiği söylenebilir. [6]
Bir bütün halinde teknik yönetim, sadece işyerinin değişik parçalarının yer itibariyle birbirine yakın bulunmaları durumunda gerçekleşebilir. Kuşkusuz, bu durum onların aynı çatı altında birleşmelerini gerektirmez. Bununla birlikte, belli ölçüde yer yakınlığı olmadan da, teknik yönetimin birliğinden söz edilemez. Buna göre tek bir işyerinin mi yoksa bir işletmenin mi söz konusu olduğunu saptayabilmek için İş K. Md. 27II açısından da teknik yönetimin esas tutulması yerinde olacaktır. [7]
Coğrafi yönden sınırlanmış ve gerekli malzeme ile donatılmış olan işyeri bir teknik üretim ünitesi olduğu halde işletme, kuruluş biçimine bakılmaksızın, sorumluluğu işverene ait olan ekonomik ve mali bir üretim ünitesidir. Bundan başka, işyerini yetkileri teknik alanla sınırlı bir işyeri müdürü veya şefi idare ettiği halde, işletme müdürü tarafından yönetilmektedir. İşyeri müdürü, işletme içerisinde idare yetkisine sahip değildir ve işletme müdürüne karşı sorumludur. [8]
İşyeri Kavramı
İşçi prensip olarak işini işyerinde görür. İşyeri bir teknik üretim ünitesi olduğuna göre, ferdi hizmet ilişkileri, işyeri sendika temsilcileri, işyeri komiteleri, işyeri disiplin kurulları işyeri seviyesinde kurulur. Bundan başka, işin düzenlenmesi, iş emniyeti, iş denetimi gibi konularda işyerinin özellikleri göz önünde tutulur. [9]
İşyeri kavramı içerisinde bir araya gelen unsurlar;

Teknik amacın Ticaret Hukukunda iktisadi ve ticari veçhede belirlendiği halde, İş Hukuku alanında gelir sağlama hedef tutulmadığı gibi kar kasdının varlığı bu teknik amacın konusuna girmez. Ticari ve ekonomik amaç gütmeyen, eğitim yardım, din ve hayır müesseseleri ile sağlık işlerinde de iş tekniği amacı olduğu kabul edilir. [11]
İşletme Kavramı
İşletme, kavram olarak, ekonomi politikasında incelenen işletme teorisinin esasını oluşturur. Burada, işletme riski işleticiye ait olmak üzere mali bakımdan bağımsız bir ekonomik üretim ünitesidir. Ticaret hukuku bağlamında iktisadi işletmenin aynı zamanda bir ticari işletme niteliği taşıması gerekirken İş Hukuku işletme ile o işletmede işçilerin çalışması sebebiyle ilgilenir. Öyle ki, Ticaret Hukuku muvahecesinde Türk Ticaret Kanunu md. 12 hükmünde yazılan yazılı işleri görmek için kurulmuş olması ve TTK md. 17’ye göre esnaf sayılan bir kimse tarafından işletilmesi gerekir. İş Hukuku kapsamında işletmenin ilgilendiği alan, işletme komitelerinin kurulması, işçilerin işletmenin idaresine katılması gibi konular bazındadır. [12]
İşletmenin Unsurları
İşletme 3 unsur olarak tezahür eder;

  1. Ücretle Çalışan Personel

İşletmede, bir hizmet akdine göre çalışan ve iş mevzuatına tabi olan işçilerden söz edilir. Bu çerçevede, ticari işletme veya sanayi işletmesi karakteri taşıyan kamu kuruluşlarında hizmet akdi ile çalışan personel de işçi sayılır. Esener Hocamız, işletme içerisinde yüksek kademedeki, o işletmenin faaliyet sorumluluğunu yüklenmiş bulunan idare personelinin işletme yönünden işçi sayılmaması gereğini savunmuştur. [13]
Ticaret Hukukunda ekonomik fayda bu mesnetle gelir sağlamak amacıyla tivari faaliyetin başlaması ile işletme kurulur. İş hukukunda ise esas olan, işçilerin korunması fikridir. Buna göre, aile işletmesi ekonomik anlamda işletme olduğu halde işçi çalışmadı için İŞ Hukuku yönünden işletme olarak kabul edilemez. [14]
Hizmet akdi ve işletme içerisinde meydana gelen istihdam ilişkisi çerçevesinde işletme ve işçileri arasında bir hukuki ilişki kurulmaktadır. [15]
İş Hukuku yönünden işletmede çalışan işçilerin sayısının önemi yoktur. İşçilerin sayısı belki işletme komitelerinin kurulmasında ve işçi delegelerinin tayininde rol oynar. Aynı şekilde çalışanların niteliklerinin de önemi yoktur. [16]
b)         İşletme Şefi
Bir işletmeden söz edilebilmek için, idare yetkisi ile donatılmış, sorumlulukları yüklenmiş, son söz hakkını haiz bir üst organın bulunması şarttır. Bu işletmeci, bizzat işveren olabileceği gibi İŞ.K.md.2 hükmüne göre tayin olunmuş bir işveren vekili de olabilir. İş Hukuku açısından önem arz eden husus, iş mevzuatına göre cezai ve hukuki sorumluluk taşıyan, işçilerle olan akdi ilişkilerde borç ve yükümlülük altına girmiş olan teşebbüs sahibidir. [17]

  1. İşletmenin Konusu Olan Belirli Faaliyet,

Ticaret Hukuku alanında bir ekonomik faaliyet yürütmeyen ve bu kapsamda bir gaye gütmeyen dernek, vakıf gibi kuruluşlar ekonomi bakımından bir işletme olmadığı halde işçi çalıştırdığı takdirde İş Hukuku yönünden işletme sayılır. Bu faaliyeti İş Hukuku bakımından işletme kavramının süreklilik ve bağımsızlık niteliğinden ileri gelir. [18]
aa) Süreklilik
İşletmenin var olabilmesi için “az çok devamlı faaliyette bulunma amacı” ile kurulmuş olmaları yeterlidir. Zira, ancak bu surette işçilerin hizmet ilişkisinin devamlılığı temin edilebilecektir. İşletmenin devrinde de, devralan sırf bu sebepten ötürü hizmet akitlerini fesh edememelidir. Böylelikle, işletmenin devri halinde mevcut hizmet akitleri hüküm ve sonuçlarını işletmeyi devir alan kimseye karşı da meydana getirmeye devam eder. İş güvencesi ilkesinin sağlanabilmesi için, akitlerin üçüncü kişilere karşı nisbiliği ilkesinden ayrılmak zorunluluğu vardır. [19]
bb) Bağımsızlık
Ticaret Hukukunda bir iktisadi işletmenin az çok devamlılık arz etmesi ve ekonomik gaye gütmesi hususunda yapılan faaliyetin bağımsız olarak bir işletme müdürünün yönetiminde yapılması gerekir. Bağımsız olmayan bir örgüt işletme değil, işyeri sayılır. İş Hukukunda ise, iktisadi veya ideal bir amaca erişmek için idareci ve personelin örgütlenmesi ile, işletme meydana gelir. [20]
İşyeri ile İşletmenin Karşılaştırılması








[1] R.G. 10.06.2003, s. 25134

[2] Ayrıntılı bilgi için bkz. Turhan Esener, ‘’İş Hukuku’’, AÜHFY, Ankara,1978, s. 82- 110.

[3] Esener, s. 87

[4] Bkz. Esener, ‘’ Pratik yönden, özellikle tek ve aynı işyerinde faaliyette bulunan küçük ve orta büyüklükteki bir sanayi veya ticari işletmede, işyeri ve işletme kavramları kolaylıkla birbirine karışabilir.”, s. 82.

[5] Bkz. Esener, “…aynı işverene ait bir tamir atelyesi ile bir ekmek fırını hem ayrı iki işyeri ve hem de farklı iki işletmedir. Fransız ve Alman doktirinin de işyri ve işletme kavramları birbirinden hiç değilse teorik bakımdan ayırt edilmektedir…”, s. 82., Kenan Tunçomağ/ Tankut Centel; “İş Hukukunun Esasları”, Beta, 4.b, İstanbul, 2005, s.60 vd.

[6] Tunçomağ/Centel, “ …sözgelimi bir sanayici, birden çok bağımsız iplik fabrikasının sahibi olabilir….”, s. 61.

[7] Tunçomağ/Centel, s. 61.

[8] Esener, s. 83.

[9] Esener, s. 83.

[10] Esener, “ Teknik amaç, bir fabrikada eşyanın imali, bir malın satışı, nakliyat gibi konularda işyeri müdürünün izlediği en yakın gayedir. Fakat bu, işletmenin son gayesi ve saiki olmayabilir. Şu halde işyerinin mutlak surette piyasa için çalışması gerekmez.”,s. 84.

[11] Esener, s. 84.

[12] Esener,s. 84.

[13] Esener,s. 85.

[14] Esener, s. 85.

[15] Esener, s. 85

[16] Esener,s. 85.

[17] Esner,s. 85-86.

[18] Esener,s. 86.

[19] Esener, s. 86.

[20] Esener,s. 87.