used to – be used to

İçindekiler:

used to

Anlamı

Used to, Geçmişte belli bir dönem olmuş ama artık geçerli olmayan durumları anlatmak için kullanılır.

I used to be a student. = Ben öğrenciydim.
There used to be a big forest here. = Eskiden burada büyük bir orman vardı.
Young people used to listen to Ferdi Tayfur. = Gençler Ferdi Tayfur dinlerdi.

Yapısı ve Olumlu cümleler

Özne+fiil+nesne zaten her cümlenin temel yapısı. Used to, geçmiş zaman kalıbı üzerine kuruludur. İlginç olan şu ki “used to” ifadesine fiil gibi davranır ve geçmiş zaman cümlelerinde olduğu gibi 2. halini kullanırız ve asıl fiili yalın halinde bırakırız. Bakınız asıl fiilleri kırmızı yapıyorum.

My father used to work in that factory. = Babam şu fabrikada çalışırdı.
Mehmet used to play video games. = Mehmet bilgisayar oyunu oynardı.
I used to get up very early when I was young. = Gençken çok erken kalkardım.

Olumsuz Cümleler

Yine “used to” ifadesine teknik olarak fiil muamelesi yapıyoruz ve “didn’t” dedikten sonra “used to”yu “use to” yapıyoruz. Yani nasıl ki sıradan bir geçmiş zaman olumsuz cümlesinde fiil yalın haline dönüyorsa “used to” da “use to” oluyor. Cümlenin asıl fiilinde hiç bir değişiklik yok. Yine fiiller kırmızı.

I didn’t use to like football. = Ben futbol sevmezdim.
There didn’t use to be so many people in this town. = Bu kasabada bu kadar insan yoktu.
Young people didn’t use to listen to rock music. = Gençler rock müzik dinlemezdi.

Soru Cümleleri

Tüm cümle kalıplarında olduğu gibi yardımcı fiil başa geliyor ve cümle soruya dönüşüyor. Tabi yine “used to” asıl fiilmiş gibi davranıp yalın haline dönüyor.

Did you use to go to the seaside every summer? = Her yaz deniz kenarına gider miydiniz?
Did people use to visit each other more often? = Eskiden insanlar birbirlerini daha sık mı ziyaret ederdi?
Did they use to be your neighbours? = Onlar sizin komşunuz muydu?
What did you use to do when you failed in an exam? = Bir sınavda başarısız olduğunda ne yapardın?

used to test bağlantısı

be used to

Anlamı

“alışkın olmak” demektir.
I grew up in a village. I am not used to the hustle and bustle of the big city. = Ben köyde büyüdüm. Büyük şehrin koşuşturmacasına alışkın değilim.

Aslında bu çok basit bir konu. Hatta konu bile değil, sadece bir kelime. “used” kelimesini “alışkın” anlamına gelen bir sıfat olarak ele alırsak meseleyi çözmüş oluruz. Bu sıfattan önce gelen “be” fiili de genelde bütün sıfatlardan önce kullanılan fiildir. Yani bir kalıbın parçası değildir. (Zaten yine her sıfatta olduğu gibi “be” yerine “get” de kullanabiliriz.) Sonrasında gelen “to” kelimesi de “-a, -e” anlamı katar ve ney e alışkın olunduğunu gösterir. Böyle bakarsak biz burada bir kalıbı değil “used” kelimesinin “alışkın” anlamına gelen bir sıfat olduğunu öğreniyoruz. Konunun özü budur.

Hangi zamanlarda kullanılır?

Tabi ki bütün zamanlarda kullanılabilir çünkü basit bir sıfattır.

They are old people. They are not used to listening to loud music. = Onlar yaşlı insanlar. Yüksek sesle müzik dinlemeye alışkın değiller.

I was afraid of driving when I came to İstanbul as I wasn’t used to traffic. = İstanbul’a geldiğimde araba sürmekten korkardım çünkü yoğun trafiğe alışkın değildi.

Görüldüğü geçmiş zamanda “used to” yine “used to” olarak kalıyor, şekil değiştirmiyor; tıpkı diğer sıfatlar gibi.

get used to

Bu başlık altında da bir sıfat olarak “used” kelimesinin get fiili ile kullanımına örnekler göreceğiz:

University was different from high school but I got used to it soon. = Üniversite liseden farklıydı ama kısa süre içinde alıştım.

I know you are not rich any more but you will get used to it, too = Evet artık zengin değilsin ama buna da alışacaksın.

I used to drive to work. Then I started using the public transport. It was difficult at the beginning but then I got used to it. = İşe arabamla giderdim. Sonra toplu taşımayı kullanmaya başladım. Başlangıçta zordu ama sonra alıştım. (“use” kelimesini üç farklı anlamda gördünüz bu 3 cümlede)

Test