Velayet Hakkının İhlali / Uluslararası Çocuk Kaçırma

İçerik

Çocuğun, Başka Bir Ülkeye Götürülmesi

Velayet hakkının ihlali , günümüzde uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Boşanma sonrası velayet i anne veya babada olan çocukların, yaşadıkları ülkeden başka bir ülkeye götürülmesi velayet veya kişisel ilişki kurma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır.

Öncelikle çocuğun sağlıklı gelişimi dikkate alınarak, bu soruna uluslararası bir çözüm getirilmek istenmiştir. Bu amaçla birçok ülkenin taraf olduğu “ Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfizi ile Çocukların Velayetinin İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi ” 1980 yılında imzalanmıştır. Bu sözleşme Türkiye tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiş ve bir iç hukuk metni olma özelliği kazanmıştır.

Yine 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi ile çocuğun haksız olarak kaçırılması ve alıkonulması durumlarında, çocuğun iadesi usulü düzenlemiştir. Bu sözleşme de 01.08.2000 tarihide Türkiye tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Çocukların Velayetine İlişkin Avrupa Sözleşmesi, yabancı mahkemelerce verilen  TC vatandaşlarına ilişkin velayet kararının Türkiye’de tanıma ve tenfizini kolaylaştırır.

Velayet sahibi ebeveynin, müşterek çocukla birlikte mutat yerleşim yeri nden ayrılıp, başka bir ülkeye yerleşmesi söz konusu olabilir. Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi,  velayet hakkının ihlaline yol açacak biçimde, çocuğun mutat yerleşim yeri nin değiştirilmesi durumlarında uygulanma alanı bulacaktır.

Velayet Sahibi Ebeveyn, Çocukla Birlikte Başka Bir Ülkeye Yerleşmek İsterse Diğer Taraf Hangi Hukuki Yola Başvurabilir?

Türkiye hukukuna göre, velayet sahibinin, çocukla birlikte yurtdışında yaşama kararı üzerine, diğer tarafın, aile mahkemesi hakimine başvurma hakkı vardır. Diğer taraf, mahkemeden bu konuda tedbir alınmasını ve velayetin tekrar değerlendirilmesi ni isteyebilecektir.

Medeni Kanun 183. Maddesine göre; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.”

Uluslararası Velayet Davaları

Yurtdışı Velayet Kararının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi

Çocukların Velayetine İlişkin Kararların Tanınması ve Tenfızi ile Çocukların Velayetinin İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi; taraf devletlere, diğer ülkelerde verilen velayet kararlarının tanıma ve tenfiz usulünü kolaylaştırma yükümü getirmiştir.

“Taraf Devletlerden birinde, çocuğun velayetine ilişkin bir karar elde etmiş ve bu kararın başka bir devlette tanınmasını veya tenfızini isteyen her kişi, bu amaçla, taraf herhangi bir diğer Devletin merkezi makamına, dilekçe ile başvuruda bulunabilir.”

Yabancı ülke mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi Türkiye’de dava yolu ile yapılabilmektedir. Yurtdışı velayet kararının Türkiye’de tenfizi de, gerekli belgelerle birlikte, taraflardan birisinin yetkili mahkemeye başvurusu ile mümkün olabilmektedir.

Yurtdışında verilmiş olan velayet kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizi için, karar ilgililerinden birisinin, yaşadığı ülke yetkili makamlarına başvurulması gerekir. Bu makamlar başvuruyu Türkiye Adalet Bakanlığı’na bildirmektedir. Adalet Bakanlığı konuyu Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirmekte; yetkili savcılık, söz konusu velayet kararının yetkili mahkemeden tanıma ve tenfizini talep etmektedir.  Dava, cumhuriyet savcılığı tarafından takip edilebilmektedir.

Mutat Meskenin Değiştirilmesi Halinde Çocuk İadesi

Öncelikle sözü edilen sözleşmede, bilinen anlamının yanında, “ ebeveynin ziyaret hakkı nın, velayet hakkının normal sonucu” olduğu kabul edilmiştir. Yani, sözleşme, dar anlamda velayet hakkı ile birlikte ebeveynle kişisel ilişki/ziyaret hakkı nı da koruma altına almaktadır. Bunun sonucu olarak da velayet hakkında sahip olan ebeveynin çocuğu başka bir ülkeye götürmesi halinde, diğer ebeveynin şahsi ilişki kurma hakkı ihlal edilmiş olmaktadır. Lahey Sözleşmesi bu durum da uygulanma olanağı bulur.

“… çocukla şahsi ilişki kurma hakkının kullanıldığı sürenin sonunda veya velayet hakkı nın kullanıldığı ülkeden başka bir ülkedeki geçici bir ikamet süresinin sonunda çocuğun uluslararası sınırın ötesine geri dönmemesi;…. haksız götürme sayılır.”

“Şahsi ilişki kurulması konusundaki kararlar ve velayete ilişkin kararların şahsi ilişki kurma hakkını öngören hükümleri, velayete ilişkin diğer kararlar gibi aynı şartlar altında tanınır ve tenfiz edilir.”

Uluslararası Lahey sözleşmesi , taraf devletlere, kendisinden iade talep edilmesi durumunda yeni bir velayet kararı vermeme yükümü getirmiştir. Örneğin Almanya’da verilen velayet kararı ihlal edilerek  Türkiye’ye getirilen çocuk için, Almanya’nın Türkiye’den iade talebi varsa, Türkiye mahkemeleri, yeni bir velayet kararı veremeyecektir. Ancak iade koşullarının oluşup oluşmadığını inceleyip, bu konuda bir karara varabilecektir.

Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca çocuk iadesi usulü için bkz. Uluslararası Çocuk İadesi

Lahey Sözleşmesi uyarınca çocuk iadesi talebinin reddi koşulları için bkz. Uluslararası Çocuk Kaçırma Durumunda İadenin Reddi Sebepleri

Velayet ve Uluslararası iade konusunda velayet altındaki çocuğun tercihinin yeri ve önemi hakkında bkz. Uluslararası Çocuk İadesi ve Velayet Davalarında Çocuğun İstek ve İradesi

Velayet Kararı Yokken veya Ortak Velayet Mevcutken Çocuğun Yurtdışında Alıkonulması

Çocuğun velayeti konusunda herhangi bir mahkeme kararı olmadan veya velayetin ortak kullanılması yönünde bir mahkeme kararı varken ebeveynlerden birisinin çocuğu yurtdışına kaçırması halinde, diğer ebeveynin velayet hakkı ihlal edilmiş olur. Bu durumda uluslararası sözleşmelere dayanarak, çocuğun bulunduğu ülkeden iadesi talep edilebilecektir.

Yine çocuğun başka bir ülkeye götürülmesinden sonra, bu götürmenin haksız olduğunun tespiti veya götürmeden sonra velayete ilişkin bir mahkeme kararı nın alınması durumunda da, Çocukların Velayetinin İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi uygulama alanı bulacaktır. Hak sahibinin talebi ile sözleşme tarafı devlet, bu karara dayanarak, yine çocuğun götürüldüğü diğer taraf devletten çocuğun iadesini talep edebilecektir.

Çocuğun Yurtdışına Kaçırılması Durumunda İade İçin Türkiye’de Başvurulacak Yetkili Makamlar

Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi’ nin uygulanabilmesi için taraf devletlere merkezi makam belirleme yükümü öngörülmüştür. Türkiye’nin yapacağı çocuğun iadesi talebi nde Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü; sözleşme tarafı diğer devletlerden çocuk iadesi talebi gelmesi halinde ise gönderici makam olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları tespit edilmiştir.

Velayet hakkı ihlal edilen taraf çocuğun Türkiye’ye iadesini talep ediyorsa , Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne başvurması gerekir. Çocuğun iadesinin sağlanması için, çocuğun götürüldüğü ülke yetkili makamlarına gerekli girişim de Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından yapılacaktır.

Çocuğun Yurtdışına Kaçırılması ve Lahey Sözleşmesi Uyarınca İadesi Hakkında Yargıtay Kararı

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

(2010/2-628 E, 2010/693 K, 22.12.2010 T)

• Çocuk Hakkında İade Kararının Verilmesi

( Annenin Türkiye’de Ailece Geçirilen Tatilden Sonra Babaya Boşanmak İstediğini Söyleyip Çocuğu Yanında Tutması. Babanın İlgisiz Tavırları Çocuğun 2 Yaşında Olması Gözetildiğinde Çocuğun İadesi Talebinin Reddine Karar Verileceği )

• Yurtdışında Doğan Çocuğun Anne İle Birlikte Türkiye’ye Getirilmesi

( Ailece Geçirilen Tatilden Sonra Annenin Türkiye’de Kalıp Çocuğu Yanında Tutması. Babanın İlgisiz Tavırları Çocuğun 2 Yaşında Olması Gözetildiğinde Çocuğun İadesi Talebinin Reddine Karar Verileceği )

• Uluslararası Çocuk Kaçırma

( Annenin Türkiye’de Ailece Geçirilen Tatilden Sonra Babaya Boşanmak İstediğini Söyleyip Çocuğu Yanında Tutması. Babanın İlgisiz Tavırları. Çocuğun 2 Yaşında Olması Gözetildiğinde Çocuğun İadesi Talebinin Reddine Karar Verilmesi Gereği ) Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi/m.12

ÖZET:

Yurtdışında doğan ve halen Türkiye’de anne yanında olan müşterek çocuğun yurtdışında ikamet eden babaya Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca iadesi koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Şahsi görüşme sırasında tutulan tutanaklar ve babanın küçük önünde etrafı ile diyalogları, dava dışı kişiye yönelik ifadeleri, küçüğün iadesine karar verilmesi halinde yetişme çağında ihtiyacı olan anne sevgi ve şefkatinden mahrum kalacak olmasının çocuğun fiziki ve psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı. dava tarihinde iki yaşında bulunan çocuğun yaşı nedeniyle annelerinden ayrılmasının, sözleşmede belirtilen ruhsal risk oluşturduğu, babanın çocuğa karşı duyarsız davranışlarının, 2 yaşında bulunan çocuğun ruhsal gelişimi açısından tehlike oluşturacağı. babanın tutanaklara yansıyan iletişim yapısı dikkate alındığında müsamaha edilemeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir riskin olduğu açıktır.

Bu durumda iadeden kaçınmayı gerektirecek vahim bir durumun varlığının kabul edilmesi gereklidir. Mahkemece verilen “ iade kararı verilmesi talebi nin reddine” ilişkin direnme kararı sonucu itibariyle doğrudur.

KARAR: Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: Danimarka’da doğan ve halen Türkiye’de anne H. A. K. yanında olan müşterek çocuk M. K.’ın Danimarka’da ikamet eden baba F.k K.’a Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca iadesi koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır….Öncelikle belirtilmelidir ki, Türkiye adına 21 Ocak 1998 tarihinde imzalanan “Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi”nin onaylanması, 3 Kasım 1999 tarih ve 4461 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve 29 Aralık 1999 tarih ve 99/13909 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanarak 15 Şubat 2000 tarih ve 23965 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 26’ncı maddesinin 3’üncü paragrafına çekince koyduğumuz sözleşme, 1 Ağustos 2000 tarihinde Türkiye yönünden yürürlüğe girmiştir. Söz konusu sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenleyen 5717 sayılı “Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun” 22.11.2007 tarihinde kabul edilerek 04/12/2007 tarih ve 26720 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin 1 inci maddesinde sözleşmenin amacı taraf devletlere gayri kanuni yollardan götürülen veya alıkonan çocukların derhal geri dönmelerini sağlamak ve taraf bir devletteki koruma ve ziyaret haklarına, diğer taraf devletlerde etkili biçimde riayet ettirmek olarak belirlenmiştir. Aynı Sözleşmenin 3’üncü maddesinde ise hangi hallerde bir çocuğun yer değiştirmesi veya geri dönmemesinin haksız olarak nitelendirileceği belirlenmiştir. Buna göre: Sözleşmenin uygulanmasında, bir çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olarak nitelendirilebilmesi için:
Çocuğun yerinin değiştirilmesi veya alıkonulması, bu fiillerin gerçekleşmesinden hemen önce mutat meskeninin bulunduğu devletin hukuku uyarınca, bir kişiye veya bir kuruma tek başına veya birlikte kullanılmak üzere tevdi edilmiş bulunan velayet hakkının ihlal edilmesi suretiyle meydana gelmiş olması ve ihlal edilmiş bulunan velayet hakkının yer değiştirme veya alıkoyma vakıasının gerçekleştiği sırada fiilen kullanılmakta veya bu vakıa gerçekleşmemiş olsaydı, kullanılacak olması şartları aranmıştır….

(Yargıtay HGK 2010/2-628 E, 2010/693 K, 22.12.2010 T)

Mahkemenin, çocuğun iadesi başvurusu hakkında bir karar verebilmesi için öncelikle çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olup olmadı ğını tespit etmesi gereklidir. Mahkeme böyle bir tespiti yaparken, çocuğun mutat meskeni hukukunu veya çocuğun mutat meskeninin yetkili makamlarınca verilmiş olan kararları dikkate alabilir…

Hal böyle olunca, mahkemece verilen “ iade kararı verilmesi talebinin reddine” ilişkin direnme kararı sonucu itibariyle doğrudur. Sonucu itibariyle doğru bulunan direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle onanması gerekmiştir….

SONUÇ : Davacı F.K. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA. gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ikinci görüşme günü olan 22.12.2010 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Türkiye’de tanıma ve tenfiz ve uluslararası hukuk avukatı desteği, uluslararası çocuk kaçırma ve çocuk iadesi, uluslararası velayet davaları , yurtdışında boşanma, yabancı ülke vesayet ve kısıtlama kararlarının tanınması gibi davalarla ilgili avukatlık ofisimize ulaşabilirsiniz.

Türkiye’de uluslararası hukuk davaları ve tüm avukatlık çalışma alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz: Arslanbuğa Mersin Avukatlık Bürosu