Kırım’ın Kurucusu Melek Hacı Giray

Altın Orda Devleti, en parlak yıllarını yaşadığı ilk dönemlerinden itibaren Slavlar ve bölgedeki Türk toplumların giriştiği isyanlar neticesinde zayıflamaya başlamıştı. Tüm tehditlere rağmen 250 yıl boyunca ayakta kalabilen Altın Orda Devleti, son darbeyi Timur Devleti tarafından aldı. Timur, kendi desteği ile Altın Orda Devletinin başına geçen Toktamış ile anlaşamamış, 1395 yılında yaptıkları bir savaşla Toktamış Han ölünce Altın Orda Devleti de bölünmeye uğramıştı. Bu bölünme neticesinde Sibir, Kırım ve Astrahan Hanlıkları ortaya çıkmış, Toktamış’ın oğlu Uluğ Muhammed Han da bölünmüş olan devletini siyasi çekişmeler ve mücadelelere rağmen idare etmeye çalışmıştır.

Kırım’da ilk mücadele, araştırmada detaylı ele alınacak olan Hacı Giray Han’ın dedesi Taştimur ile başlamıştır. Öyle ki Taştimur kısa bir süre başarılı olup adına para bastırmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Oğulları Gıyaseddin ve Devlet Berdi Uluğ Muhammed’e karşı bağımsızlık mücadelesini sürdürmüşler fakat başarılı olamayıp, Litvanya Dukasına sığınmışlardır.

Araştırmam da Kırım’ın müstakil olmasında en önemli şahıs olan Hacı Giray Han’ın yetiştiği ortam, muhacereti, Hanlığa geçişi ve Kırım Hanı olduktan sonra Kırım yarım adasında tek hâkim güç olması için yaptığı mücadeleyi ve Hacı Giray Han’ın Osmanlı Devleti ile münasebetlerini ortaya koyacağım.

Melek Hacı Giray’ın Soyu

Hacı Giray Han, Cengiz Han’ın oğlu Cuci’nin soyundan gelmekte olup şeceresi tarihçiler tarafından farklı şekillerde ifade edilir [1] . Baş-Timur oğulları, babalarının yaptığı gibi, Kırım’dan her uzaklaştırıldığında Litvanya büyük dukasının yanına sığınıyordu. Leh kaynaklarına göre, burada Gıyasettin’in oğlu doğmuştu ki, bunun Hacı Giray olduğu iddia edilmektedir [2] . Diğer taraftan Leh kaynaklarının diğer bir iddiası ise Hacı Giray ile amcası Devlet Berdi (Birdi) ile aynı kişi olarak göstermesidir [3] . Elbette bu iddialar yerli kaynaklar tarafından tamamen yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. Hacı Giray’ın Gıyasettin’in içinde büyüdüğü bir giray kabilesinde arasında doğduğu nakleder. [4]

Hacı Giray Han’ın şeceresini, Ebu’l Gazi Bahadır Han, Secere-i Türk-i’de şu şekilde açıklamıştır; Cengiz Han, oğlu Cuci Han, oğlu Doğan Timur, öğlu Uz Timur, oğlu Sarıca, oğlu Güncek Oğlan, oğlu Toklu Hoca Oğlan, oğlu Toktamış Han. Toklu Hoca’nın oğlu Tülek Timur, onun oğlu Hasan Oğlu [5] , onun oğlu Muhammed Han, onun oğlu Taş Timur, onun oğlu Gıyasettin Han, onun oğlu Hacı Giray’dır [6] . Öte yandan, Çengizlilerin resmi şeceresinde Baştemur (Taş Timur) çok iyi bir şekilde ifade edilmiştir. Baştemur Oğlanın dört oğlu olmuştur: Gıyasettin, Cemalettin, Ali Bek ve Devlet Berdi’dir. Gıyasettin’in de dört çocuğu olmuştur: Kızı Şahneseb, kızı Sultanneseb, oğulları ise Can Giray ve Hacı Giray’dır [7] .

Hacı Giray Han kim olursa olsun, şüpheye yer olmayan husus şudur ki, o gerçekten Cengiz Han’ın soyundan gelen bir aileye mensuptur ve onun Osmanlı egemenliği altında Kırım hanı olarak hüküm süren bütün halefleri bu soyun üyesidirler [8] .

Melek Hacı Giray’ın Çocukluğu ve Gençliği

Hacı Giray’ın doğum tarihi hakkında bilgi mevcut değildir. Ancak Melek Hacı Giray’ın Litvanya’da doğduğu kesindir [9] . Babasının adı Gıyasettin’dir. Çocukluğu hakkında pek bilgi yoktur. Ancak şunu söyleyebiliriz ki çocukluğu babası Baştemur oğlu Gıyasettin ve amcası Devlet Berdi ile Kırım’dan uzak Litvanya’da geçmiştir.

Melek Hacı Giray’ın Kırım Hanlığına Yükselme Süreci

Hacı Giray’ın ataları bir zamandan beri Kırım’da hâkimiyet kurmaya çalışıyordu. Kırım’ın bağımsızlığı için ilk mücadele Hacı Giray’ın dedesi Taştimur tarafından başlamıştır [10] . Hacı Giray’ın Kırım Hanlığına ne zamana geçtiği kesin olarak bilinmemekle beraber [11] , Leh kaynaklarına göre 1428’de Altın Ordu’da hâkimiyeti eline geçirmek için bir teşebbüste bulunmuş ve başarısızlığa uğrayınca tekrar Litvanya’ya dönmüştür. [12] Halil İnalcık’a göre bu durum, Hacı Giray ile Devlet Berdi’yi karıştırmaktan ortaya çıkmıştır.  Öyle ki Arap kaynaklarının bu tarihler de Kırım’a Devlet Berdi’nin ve sonra Uluğ Muhammed’in hâkim olduğunu kaydediyor [13] .

Uluğ Muhammed Han’ın 1428’de Sultan II. Murad’a yazdığı mektupta Saray’ın 1427’de zapt edildiğini bildirmektedir. Dolayısıyla Hacı Giray’ın, Uluğ Muhammed Han’ın 1428’de Saray’a yerleşmesinden bir veya birkaç yıl sonra Şırın kabilesinin beyi Tekine Mirza’nın yardımıyla ele geçirdiği tahmin edilmektedir [14] .

Melek Hacı Giray’ın Kırım’daki Hanlık Dönemi

Hacı Giray 1441 yılında Hanlığının özel paralarını bastırdı. Kırım Hanlığı 1453 yılında, Kırım yarım adası dışında çok geniş bölgelere yayılıyordu. Bunlar: Kıpçak Bozkırı, Taman ve Kabartay illeri, Azak Denizi’nden Dinyestr nehrine kadar, kuzeyde Don, Özü ve Turla nehirleri arasındaki Belgorov’a kadar olan arâzîyi de içine alarak daha da genişlemişti [15]

Hacı Giray’ın hanlığının ilk yılları, Kırım limanlarını ellerinde tutan Cenevizlilerle mücadele içinde geçti [16] .  Bundan dolayı olmalıdır ki ilk işi mümkün olduğu kadar çok müttefik aramak oldu. Desteklerini temin etmek istediği komşu hükümdarlarının dinleri ve milliyetleri Hacı Giray için pek önemli değildi [17] . Önce vassâlı olan Mengub Prensi Alexis ile anlaştı. 1445 yılında Altın Orda Han’ı Kırım’ı ve güneydeki Polonya arazilerini tehdit ettiği zaman Hacı Giray IV. Kasimir’le ilk Polonya/Litvanya ittifakını gerçekleştirdi [18] .

Hacı Giray ile Uluğ Muhammed arasındaki münasebetler ise tam olarak bilinmemekle birlikte, Seyyid Ahmet Han ile Hacı Giray arasındaki ilişki tamamen düşmanca idi. Hacı Giray, sırf kendi istiklalini muhafaza etmek ülküsü ile Moskova knezi III.İvan ile sıkı bir dostluk kurmuş ve Moskova’yı Altın Orda tarafından gelecek herhangi bir tehlikeye karşı korumayı da üstlenmişti. 1452’de Hacı Giray müstevli Seyyid Ahmed Han’a saldırdı ve Polonya/Litvanya birlikleriyle beraber onu yenmeye muvaffak oldu [19] .

Melek Hacı Giray’ın Devletler ile Münasebetleri

Hacı Giray’ın kurmuş olduğu Kırım Hanlığı, Doğu Avrupa ve Karadeniz siyasetinde önemli bir yere sahipti. Hacı Giray, Altın Ordu Devletinin yapısını devamı niteliğinde devlet düzenini tesis etmiştir.

1465’te Papa II. Paulus, Antakyalı Louis’yi Hacı Giray’a elçi olarak gönderip İmparator III. Frederick idaresin de Osmanlılara karşı Haçlı seferine katılmasını istedi. Ancak Hacı giray bu teklifi kabul etmedi.

Kırım limanını kontrol eden Cenevizliler karşı Kırım hanı sürekli bir savaş halindeydi. Dolayısıyla Mangub’taki Rum beyi ile Cenevizlilerin aleyhinde birleşti. Ancak bu birleşmenin de Cenevizlilere karşı yetmeyeceğini biliyordu. Bundan dolayı 1453’te İstanbul’u feth eden II. Mehmet ile temasa geçti.

Hacı Giray Han, Osmanlı Padişahı II. Mehmet ile 1457 yazında Cenevizlilerin üzerine gidilmesi konusunda mutabık kaldılar [20] .  Dönem itibariyle pek ehemmiyetli olan Kefe Limanını kuşatan Osmanlı ve Kırım Türkleri denizden ve karadan müdahale ettiler. Osmanlı Devleti denizden 50-60 gemi ile denizden müdahale etti. Kırım Hanlığı ise 6.000 atlı ile karadan kuşattı. Cenevizlileri vergi ödemeye kabul ettirdiler. Buna göre Osmanlı Devletine 3.00 ve Kırım Hanlığına 1.200 altın haraç vermeyi kabul ettiler [21] . Osmanlı devletiyle yaşanan bu durum ileride Kırım Hanlığının Osmanlı Devletine bağlanmasında önemli bir yer teşkil edecek, Mengli Giray döneminde ilişkiler epey kuvvetli olacaktır.

Melek Hacı Giray’ın Ölümü

Hacı Giray Han 1466 yazının [22] sonralarına doğru öldü. Hacı Giray, Bahçesaray’da Salacık mevkiindeki ataları tarafından yapılmış türbeye gömüldü. Hacı Giray’a melek lakabı verilmişti. Ardında birbirleriyle mücadele eden Şecere-i Türk’e göre 8 Müneccim Başı’ya göre 12 evlat bırakmıştır. [23] Onun Kırkyer’de bir medrese yaptırdığı ve yine Kırım’da mescid ve medreseleri olduğu belirtilmektedir.

Hacı Giray devrinde Kırım, Doğu Avrupa ile yapılan ticari münasebetlerde önemli bir yere sahipti. Kırım yarımadasının güneyindeki Cenevizliler Han tarafından atanan memurlara bağlıydılar. Kırım Türkleri hem deniz hem de kara ticaretiyle uğraşıyorlardı. Ticaret Moskova, Kazan ve kuzeydeki diğer bölgelerden gelen kürk, balık, bal mumu, hububat ve Uzakdoğu’nun ipeği ve baharatı dâhildi.

Sonuç olarak, Melek Hacı Giray’ın hayatı, müstakil Kırım Hanlığı kuruluş tarihinin önemli bir parçasını teşkil eder. Araştırdığım kaynaklarda Hacı Giray’ın tam olarak doğum tarihini bulamadım. Fakat Litvanya’da doğduğu kaynaklarda sabittir. Kırım’ın bağımsızlığı için Hacı Giray’ın muvaffakiyetinden evvel dedesi Taştimur’un bu mücadelede Hacı Giray’a örnek olduğunu söylemekte bir beis görmemekteyim. Araştırmamın neticesinde gördüm ki Altın Orda’nın dağılmasından hemen sonra bölge Türklüğün (Kırım,Kazan, Sibir ve Astrahan) siyasi teşkilatlanması pek hızlı olmuştur.  Öyle ki Hacı Giray’ın 1441’de para bastırdığını ve ilk olarak Kırım’ı müstakil bir devlet kıldığını siyasi teşkilatlanmanın oturduğunu ifade edebilirim.

Hacı Giray kurduğu hanlığın dış münasebetlerini pek dikkatli izlediğini hatta ittifak politikasının ilk aşamada farklı olduğunu Devletin çıkarları için soy veya dini faktörlerin pek önem arz etmediğini Lehler ile yapmış olduğu ittifak ile ortaya koymuştur. Sonrasında kaynaklar bize şunu gösteriyor, II. Mehmet’in İstanbul’u feth etmesiyle Hacı Giray’ın Osmanlı Devletine yakınlaşması vakidir.

[tline]

[1] Ahmet MUTLU, “ Hacı Giray I ”, DİA, c.14, s.474, İstanbul, 1996.

[2] Halil İNALCIK, “ Hâcî-Gîray I ”, İA, c.5, s.25-26, İstanbul,1977.

[3] Ahmet MUTLU, a.g.m., s.474.

[4] Halil İNALCIK, a.g.m., s.26.

[5] Lakabı “İçkili Hasandır.”

[6] Ebu’l-Gazi Bahadır Han, Türk’ün Soyağacı , Çev. Rıza Nur, İlgili Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2010, s. 189-190.

[7] Zeki Velidi TOGAN, Umumî Türk Tarihi’ne Giriş , Enderun Yayınevi, İstanbul, 1981, s. 492.

[8] J. V. HAMMER, Kırım Hanlığı Tarihi , Çev. Seyfi Say, İnsan Yayınları, İstanbul, 2013, s. 30.

[9] Alan FISHER, Kırım Tatarları , Çev. Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009, s. 17.

[10] Ahmet MUTLU, “ Hacı Giray I ”, DİA, c.14, s.474, İstanbul, 1996.

[11] Halil İNALCIK, “ Hâcî-Gîray I ”, İA, c.5, s.26, İstanbul,1977.

[12] Alan FISHER, a.g.e., s. 17.

[13] Halil İNALCIK, a.g.m., s.26.

[14] Ahmet MUTLU, a.g.m., s.475.

[15] Müstecib ÜLKÜSAL, Kırım Türk-Tatarları (Dünü, Bugünü, Yarını) , Baha Matbaası, İstanbul, 1980, s.25.

[16] Ahmet MUTLU, “ Hacı Giray I ”, DİA, c.14, s.475, İstanbul, 1996.

[17] Alan FISHER, Kırım Tatarları , Çev. Eşref B. Özbilen, Selenge Yayınları, İstanbul, 2009, s. 17.

[18] Ahmet MUTLU, a.g.m., s.475.

[19] Alan FISHER, a.g.e., s.17.

[20] Müstecib ÜLKÜSAL, Kırım Türk-Tatarları (Dünü, Bugünü, Yarını) , Baha Matbaası, İstanbul, 1980, s.26.

[21] Halil İNALCIK, “ Hâcî-Gîray I ”, İA, c.5, s.27, İstanbul,1977.

[22] Ahmet MUTLU, a.g.m., s.475.

[23] Halil İNALCIK, “ Hâcî-Gîray I ”, İA, c.5, s.27, İstanbul,1977.