Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Kpt. Mesut Öztürk, Dünya gazetesine verdiği beyanatta Doğu Akdeniz’de yaşanan sıcak gelişmeler bağlamında bölgemizdeki Taşucu Limanı’nın stratejik önemine dikkat çekti. Öztürk, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü askeri faaliyetler ile araştırma faaliyetlerinde üs olarak kullandığı Taşucu Limanı’nın kapasitesini artıracak adımların milli politika olarak benimsenerek yatırımlara hız verilmesi çağrısında bulundu.
Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Kpt. Mesut Öztürk, Dünya gazetesine verdiği beyanatta Taşucu Limanı’nın stratejik önemine dikkat çekti. Geçmişten günümüze güç ve egemenlik mücadelelerine tanıklık eden Doğu Akdeniz coğrafyasının hızla değişen dünya düzeninde, bugün Orta Doğu’yu kontrol altında tutmak isteyen güçlerin ilgi odağı haline geldiğini vurgulayan Öztürk, “Uluslararası ticaretin kavşak noktalarından biri olan Doğu Akdeniz, mevcut zenginliklerine ek olarak yeni hidrokarbon kaynaklarının keşfi ile yine aynı küresel güçler için iştah kabartan, bu yönüyle de çatışmaya dönüşme potansiyeli olan tehditler barındıran, türlü ayak oyunlarının sergilendiği bir coğrafyaya dönüşmüştür.” ifadelerini kullandı.
Bölge’nin, yeni enerji kaynaklarının keşfi, sismik araştırmalar, deniz yetki alanlarının belirlenmesi, Irak, Suriye ve Kıbrıs meseleleri ekseninde sadece Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin değil, kıyıdaş olmayan güçlerin de rekabet ve çatışma alanı haline geldiğine değinen Öztürk, bölgedeki kaynakların paylaşımı açısından Türkiye’yi denklem dışı bırakmaya yönelik girişimlerin her dönemde devam ettiğine dikkat çekti.
Öztürk şöyle devam etti:
“Doğu Akdeniz meselesi; uluslararası hukuk çerçevesinde kendi haklarını koruma ve çevresinde gerçekleşen ‘ o ldu bitti’lere müsaade etmeme kararlılığında olan Türkiye için bugün bir güvenlik meselesi haline dönüşmüştür. Bölgede yaşanan krizler ve sıcak gelişmelere paralel olarak ülkemizin bölgedeki siyasi, askeri ve ekonomik gücünü arttıracak önlemleri almak üzere BM, NATO ve AB düzeyinde kurduğu diyaloglar, Libya ve KKTC ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmaları ve sismik araştırma ve sondaj gemileriyle yürüttüğü petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri elbette son derece önemlidir. Tüm bu sürecin en önemli ve stratejik bölgelerinden biri de kuşkusuz, ulusal ve uluslararası güvenlik açısından da hayati önem taşıyan 2 adet limana sahip olan kentimiz Mersin ve daha spesifik olarak da Taşucu bölgesidir.
Taşucu bölgesinin ve Taşucu Limanı’nın Türkiye’nin güvenlik stratejisi açısından ne derece önemli olduğu, esasen bundan 46 yıl önce 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı’nda görülmüştür. Türkiye’nin en uç ve Kıbrıs Adası’na yakın noktası olarak, harekattan önce Türk birlikleri Taşucu’na yığınak yapmış, Girne’ye hareket Taşucu Limanı’ndan gerçekleşmiştir.
Keza bölgenin önemi, 1999 yılında alınan 449 sayılı MGK kararı ile bir kez daha tescillenmiştir. Kararda ülkemizin Akdeniz sahillerinde barış zamanında sivil ticari gemilere, gerginlik durumlarında Deniz Kuvvetleri’ne hizmet verebilecek bir tersanesinin bulunmadığından hareketle Taşucu’ndaki limanın bir bölümünün tersane bölgesi haline getirilmesi tavsiyesinde bulunulmuştur. Söz konusu MGK kararı, Taşucu’nun taşıdığı stratejik değerin devlet eliyle de altının çizildiği anlamını taşımaktadır.
2006 yılında cereyan eden İsrail-Lübnan krizi nedeniyle, çatışmalardan kaçan üçüncü ülke vatandaşlarının tahliyesinde deniz yolu kullanılmış, saldırı altındaki Lübnan’dan tahliye edilen Türk ve yabancı ülke vatandaşları Mersin Limanı’na getirilmiştir. Gelişen süreç vesilesiyle Doğu Akdeniz’deki limanlarımızın varlığı ve Doğu Akdeniz’de ulaşım konusundaki imkan ve kabiliyetlerimizin önemi bir kez daha anlaşılmıştır.
Taşucu Limanı, bölgemizin tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinin ihracı ile Karaman, Konya illerimizin sanayi mamulleri ve çimento sanayinin ihracatı için önemlidir. Her türlü yük gemisi, feribot ve ro-ro gemilerinin yanaşabileceği şekilde dizayn edilen liman, bölge için taşıdığı ekonomik ve stratejik öneme rağmen 2008 yılında duyurulan imar planı değişikliği ile yat limanına dönüştürülmek istenmiştir. Limanı ve fabrika sahasını yok edecek bu düzenleme Odamızca yargıya taşımış, hukuki sürecin sonunda haklılığımız anlaşılmıştır.
Öte yandan, yakın zamanda hayata geçirilen KKTC Su Temin Projesi ile Mut ilçemize yapılacak rüzgar santrali gibi büyük projelerde yine bu liman kullanılmış, Su Temin Projesi’nde ihtiyaç duyulan malzemeler ile rüzgâr santralinde kullanacak gövde ve kanatların tahliyesinin Taşucu Limanı’ndan yapılması suretiyle lojistik maliyetlerin düşürülmesi açısından önemli avantajlar elde edilmiştir. Hatta, Su Temin Proje’sinin devamı için deniz geçişi isale hattında ihtiyaç duyulan üretim, bakım ve onarım işlemleri de yine bu limandan yapılmaya devam edilmektedir.”
Doğu Akdeniz’deki Askeri ve Sondaj Gemilerimiz Taşucu Limanı’nda Barınıyor
“Taşucu Limanı bugün bir kez daha Akdeniz’de suların ısındığı, tansiyonun yükseldiği bir ortamda, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir” diye konuşan Öztürk, ülkemiz adına Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren sondaj ve sismik araştırma gemileri ile onlara güvenlik desteği sağlayan Türk donanmasına ait askeri gemilerin Taşucu Limanı’nda barındığını, bu gemilerin ikmali, lojistik ihtiyaçları ve bakım-onarımlarının yine Taşucu Limanı’ndan karşılandığını belirtti.
Geçmiş yıllarda limanın marinaya dönüştürülmek istendiğini hatırlatan Kpt. Mesut Öztürk, “ Bu noktada özellikle vurgulamak isteriz ki, geçmiş dönemde Özelleştirme İdaresinin imar planı değişikliği hayata geçirilmiş ve Taşucu Limanı marinaya dönüştürülmüş olsaydı, limanın rıhtım yükseklikleri düşürülmüş ve yatların yanaşması için parmak iskeleler haline dönüştürülmüş olacaktı. Dolayısıyla sondaj, sismik ve destek gemilerimizin limana yanaşması mümkün olmayacak ve belki de ülkemizin jeopolitik hak ve çıkarlarını korumak üzere Akdeniz sularında yürütülen çalışmalar sekteye uğrayacaktı” dedi.
“Taşucu Limanı 50 yıldır gerek Doğu Akdeniz’de yaşanan krizlerde gerekse yürütülen proje ve ticari faaliyetlerde rüştünü ispat etmiştir”
Öztürk şöyle devam etti:
“Taşucu Limanı yaklaşık 50 yıldır gerek Doğu Akdeniz’de yaşanan krizlerde gerekse yürütülen proje ve ticari faaliyetlerde rüştünü ispat etmiştir, etmektedir. Bölgede yaşanan deneyimler, Doğu Akdeniz’de bir limandan asla vazgeçilmemesi gerektiği konusundaki ısrarımızın ne denli doğru olduğunu ortaya koymaktadır.
Son olarak, gerek enerji kaynakları gerek güvenlik gerekse deniz ulaşımı açısından stratejik önemi haiz bu limanın bölge güvenliğini kontrol altına almak ve ekonomiye daha fazla katkı sunmak üzere verimliliğini arttıracak yatırımların milli politika olarak benimsenip, yatırımlara hız verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.”